Rahat kelimesinin yanından bile geçmeyen sandalyenin üzerinde kıvranmaya devam ettim. Sandığım kadar iğrenç bir yer değilmiş ama sandalyeleri berbat. Bileklerimi ovuşturup ellerimin uyuşması engelledim. Bir an ayağa kalkmayı düşündüm ama kaçtığımı sanıp üzerime çullanmalarını istemiyorum. Evet çoğul eki kullandım çünkü yaklaşık yedi kişiler. Ya da daha fazlalar. Ayrıca bu tiple burada oturuyor olmamda ayrı konu. Hadi ama Scott nasıl Alfa'sın sen. Kardeşin kurt adamlar tarafından kaçırıldı ve sen onu hala bulamadın. Pekala bu konuyu ciddiye alsam iyi olacak. Sonu iyi bitmezse ben biterim.
"Kaçmayı denememen akıllıca Amy."
"Neyle karşı karşıya olduğunun farkındasın."
Tristan? Bu çocuk her yerden çıkacakmış gibi geliyordu. Haklıymışım. Parmaklarımla yüzüme gelen bir tutam saçı geriye attım.
"Üzerimde doğru düzgün bir şey varken kaçırılmayı tercih ederdim." diye homurdandım.
İşin ciddiyetini asla anlamayacağım.
"Bir daha ki sefer bunu dikkate alacağım."
"Geçen gün okulda gördüğün Alfa hakkında konuşalım. Ne istiyordu senden?"
Sandalyede dik bir konuna gelip gözlerimi Tristan'ın üzerinde gezdirdim. Yalan söylersem kesinlikle anlar. Doğruyu söylersem de hayırlısı.
"Kurtboğan'la zehirlenmişti. Gelip benden ilaç istedi bende verdim. Sonra da beni öldürmeye kalktı."
"Hepsi bu kadar mı?"
Başımı olumlu anlamda salladım. Hala ne tür bir Alfa'nın bir insandan yardım isteyebileceğini çözmüş değilim.
"Pekala... Sanırım bana ufak bir yardımda bulunmak senin için sorun olmaz ha?"
*
Gözlerimi zar zor aralayıp yattığım yerden doğrulmaya çalıştım. Hissizleşmiş bedenim yerinden bile kıpırdamıyor öksürdükçe ölüyordum sanki. Ağrıyan gözlerim acı veriyor boğazım yanıyordu. Kendimi zorlayıp yerden kalkmaya çalıştım. Ellerimle yerden destek alarak doğruldum ve etrafı inceledim. Ormanda ne işim var? Aptal beni buraya bırakıp gitmiş. Daha iyi bir yer bulabilirdi.
Yanımda duran geniş gövdeli yaşlı ağaca tutunarak ayağa kalktım. Kemiklerim bile ağrıyor! Dikkatim bir anda üzerimde ki kıyafetlere gitti. Dün gece üzerimde pijamalarım ve pofuduk terliğim vardı. Siyah deri ceket,deri tayt ve siyah bot değil. Bu da önemli bir ayrıntı. En azından beni pijamalarımla bırakmamış.
Gözlerimi ovuşturup sarsakça yürümeye başladım. Nereye gittiğimden emin değilim açıkçası. Ayrıca leş gibi parfüm kokuyorum. Böyle iğrenç bir koku olamaz. Çok ağır bir kokusu var. Gözlerimi daha da çok ağrıtıyor. Ellerimi deri ceketin cebine sokup her hangi bir şey var mı diye kurcaladım. Naneli sakız paketinden başka bir şey yok.
Seyrekleşen ağaçlardan anladığım kadarıyla ilerisi yol. Evet dediğim gibi ilerisi yol. Ormandan çıkıp kendimi yola attım ve nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Okulun arkası? Bu kadar çabuk geleceğimi tahmin etmiyordum açıkcası. Tristan'ın beni ormanın ortasında ölüme terkettiğini düşünmeye başlamıştım. Adımlarımı hızlandırıp okula doğru yürüdüm. Üzerimde hala pijamalarım olsaydı şuan ormana geri kaçıyor olurdum. Kapıyı ittirip içeri girdiğimde herkes şaşkınca bana bakıyordu. Gözlerimi kısıp 'Ne var?'dercesine etrafı süzdüm. Etrafımda toplanmış şaşkın kalabalığın arasında beliren Ellie'de aynı tepkiyi vermiş şaşkın şaşkın bakıyordu. Nesi var bunların? Alt tarafı dün geceden beri kayıptım. Üzerimde mi bir sorun var diye baktım ama bir şey göremedim.
Bu kalabalıkla daha fazla uğraşamayacağım. Scott,Stiles ve diğerleri okulda değil gibi. Huysuz Derek'in yanına gittiklerine eminim. Yolu azda olsa hatırlıyorum.*
Kendimi toparlayıp zorlukla demir kapıyı açtım. Merhaba millet diyerek hiç bir şey olmamış gibi içeriye girmeyi planlıyorum.
"Hey!"
Doğaüstü güçler takımı da buradaymış. Harika! Hatta daha fazlası var gibi. Çoğunu tanımıyorum.
"Bu o mu?"
"Görünüşe göre kaçmayı başarmış."
Ellerimi bir birine sürtüp yanlarına ilerledim. Hayalet görmüş gibi bakıyorlar diyeceğim ama hayalet bile onları bu kadar korkutmaz bence.
"Neredeydin ve nasıl geri geldin?"
Kalp atışlarının hızlanmasına izin verme Amy. Burada dörtten fazla kurt adam var ve içlerinden biride Alfa. Sen yalan söylemiyorsun sadece hikayede ufak bir değişiklik yapıyorsun.
"Bilmiyorum. Hiç bir şey hatırlamıyorum. Ormanın ortasında uyandım."
Gözlerimi onlardan kaçırmamaya dikkat ederek Peter'ın yanına oturdum.
"Emin misin?"
Scott ve Derek'in imalı bakışları altında kalmamak adına gülümsedim.
"Evet, eminim."
"Ciddiyetsizliği onu öldürme isteğimi dahada arttırıyor."
Bu aralar herkes beni öldürmek istiyor zaten. Şu ikizleri yanlarında ki kızları ve şu çocuğu tanımıyorum. Nedense içimde onlarında normal olmadığına dair bir his var. Demek istediğim insan değiller gibi geliyor. En azından benim düşüncem bu.
"Alfa'nın yerini bulduk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wolfsbane
FanfictionÜç şey uzun süre gizli kalamaz: güneş, ay, gerçek. ▪️1 - #TeenWolf 20.10.2020