New Orleans

713 60 14
                                    

Bunun benim açımdan iyi bir şey olması mı gerekiyor? Eğer öyleyse ben kesinlikle bunun aksini hissediyorum. Bu o kadar karmaşık bir şey ki aynı anda bütün duyguları hissediyor, bir günü sadece bir saniye içinde yaşıyorum. Herşey o kadar yoğun, o kadar acı verici ki buna daha ne kadar katlanabilirim bilmiyorum. Değişiyor muyum onuda bilmiyorum. Ne bir belirti gösteriyorum ne de bir farklılık. Hala olduğum gibiyim. Tek fark eskiden bu kadar korkak değildim. Olan bütün şeylere rağmen kendimden her zaman emindim, şimdi ise kim olduğum, ne olduğum hakkında en ufak bir fikrim yok.

Scott birileri ile konuşmuş. Kapının arkasına gizlice saklanıp onları dinlerken duydum hepsini. Bunun daha önce bir çok kişi tarafından başkaları üzerinde denendiğini ancak başarısız olduğunu ve tamamen bir efsane olduğunu konuştular.

Aslında efsane olmasını gerçekten çok isterdim ama olmadığını biliyorum.

Uyandığımda Klaus'un çok uzağındaydım. Fark ettiğim ilk şeylerden biri buydu. Beni yakaladığı zaman ikimizde çemberin içindeydik. Belki sinirle beni fırlatmış olabilir bu da bir ihtimal ama fırlatsaydı bir yere çarparak yere düşmüş olmam gerekirdi. Fakat benim oraya yürüyerek gittiğim açıkça belliydi. Beni ısırdığını hatırlamıyorum ve yürüyüp ondan uzaklaştığımıda.

"Hala bir şey hissetmiyor musun?"

"Hayır, hala aynı."

Bir an gözlerim Elijah'a takıldı. Düşüncelerimi okuması mümkün müydü?

O çok garip birisi. En azından Kol ve Klaus'a oranla. Yani ikisinin psikopat olduğu açıkça ortada. Elijah ise tam bir beyefendi gibi görünüyor ama diğerlerinden daha acımasız.

Doğruyu söylemek gerekirse onlar gibi bir canavar olmak istemiyorum. Diğerleri gibide. Vampir olmak daha kötüsü. Herkes ölürken sen hayatını sonsuza kadar sürdüreceksin. Peki ya ben? Klaus ile birbirimize bağlı olacağız. Onu öldürmek isteyen düşmanları her yerdeyken zarar görmemem imkansız. Evet bunu denedik. Benim acı çekmem ona işlemiyor, yüzüme bir yumruk yedim onda bir kıpırdama bile olmadı ama ben onun bütün duygularını, acılarını hissediyorum. Tabi düşmanlarının bu önemli bilgiye sahip olacağını sanmıyorum. Ona zarar vermek isteyen herkes beni hedef alacak. Sadece bu kadar değil. Onun kötü olduğunu düşünüyorum hatta biliyorum çünkü duyguları kadar anılarınıda görüyorum. Onunda  benimkileri gördüğünün farkındayım. Bana bakarken yüzünde ki o ifadeden bunu anlamak oldukça basit. Nedense ikimizde bunun hakkında kimseye tek kelime etmedik. Biliyoruz ki ikimizinde sırları var. Kimsenin bilmemesi gereken sırlar.

"Eğilin!"

Birinin çığlığını duydum. Herkes kendini yere atarken ayağım geriye kaydı. Eskiden tek parça halinde duran cam toz olmuştu. Duvarda saymayacağım kadar çok delik oluşurken bu bana ormanda omzuma saplanan oku anımsattı. Gözlerim göğsüme kaydı. Hedef yine kalbimdi ama geçen sefer ki isabetsiz atıştan sonra hedef on ikiden vuruldu. Parmağımı sol göğsüme bastırıp elime bulaşan kana baktım. Bedenim boşluğa düşüp başımı zemine çarpmadan önce bir el kaydı ve yana düştü. Kurşun kalbine isabet etmiş kişi ben değildim.

*

Gözlerimi açtığımda kendimi bir kutunun içinde buldum. Hayır, hayır, hayır. Hayır.

Hayır!

Ölmüş müydüm? Kutunun kapağına sert bir tekme attım. Lütfen bana bunun bir tabut olmadığını ve yerin dibinde gömülü olmadığımı söylesinler.

"Yardım edin!"

Lanet olası bir tabutun içindeyim.

"Lütfen yardım edin!"

WolfsbaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin