Bileğimizde takılı duran kelepçeyi Derek'in gözüne sokarak "Mutlu musun?" dedim.
Evet yaşlanıp tekrar gençleşmiş bir kurtadam ile kelepçelenmiş oturuyorum. Ne harika bir gün! Scott ben gelene kadar ikinizde bir yere ayrılmayın demişti. Yine bir ton azar yiyeceğime eminim. Bu benim hatam değil ki ona yanımdan ayrılma diyorum bir bakıyorum ortalıklarda yok. Kapıdan giren kişileri görünce içimden kendime sövdüm. Zaten ne beklediysem. Kimseye görünmeden gizli gizli sıvışmayı mı?
"Günaydın baba, günaydın Parrish! Nasıl gidiyor?" diyerek gülümserken bileğimde takılı vaziyette okan kelepçeyi arkama saklamayı ihmal etmedim.
"Bu erkek arkadaşım... Miguel."
"O Derek Hale."
Oh, demek biliyorsun.
"O kadar belli oluyor mu? Hem açıklayabilirim."
"Pekala açıkla."
Kollarını göğsünde birleştirip bana baktı.
"Onu böyle bulduk."
Hayatında yaptığın en güzel açıklama Amelia.
"Nerede, Gençlik Pınarında yüzerken mi?"
"Aynısını bende söyledim ama hayır. Meksika'da bir yer altı tapınağında." dedim bileğimi ovuşturarak.
Aferin!
"Kamp yapacağınızı söylediniz!"
"Yapıyorduk zaten... Meksika'da... Bana öyle bakmayın,"
Ellerimi havaya kaldırıp "Bu Scott ve Stiles'ın fikriydi." dedim.
Doğru. Ben bir şey yapmadım. Bana Meksika'ya gidiyoruz dediler ve bende olur dedim. Hepsi bu.
*
"Az önce senin yüzünden tutuklandık! Hala ormanda sabah yürüyüşümü yapmak istiyorsun? Sana hiç bir şey söylemeyeceğim. Babam Stiles'a o da gidip Scott'a söylediğinde ne olacak haberin var mı senin? Tabi ki yok. Kime ne anlatıyorsam. Her neyse boşver gitsin. Bu halini sevdim. Bakma öyle. Ne diyordum ben? Ha, evet bu halini sevdim diyor-"
Bırakında iki dakika konuşayım!
"Gördün mü?" dedi Derek kolumu çekiştirip. İlk beden bahsettiğini anlamadım. Küçük bir kız bize doğru koşuyordu. Biraz daha dikkatli baktığımda arkasından birilerinin geldiğini gördüm. Kız neredeyse bacağımı parçalayacak şekilde bana yapıştığında onu arkama alıp geri geri yürüdüm.
"Onlarla dövüşebilirim." diye öne atlayan Derek'i kolundan yakalayıp kendime doğru çektim ve koluna sıkıca sarıldım.
Şimdide Ninja sanıyor kendini.
Yaklaşıp kulağına fısıldadım. "Onları yenemezsin seni aptal."
"Çekil şuradan!"
Karşımıza dizilen adamların dediğinin aksine yerimden bir santim bile kıpırdamayıp küçük kızın elini daha sıkı kavradım. Bir yandan Derek'in saçma bir şey yapmaması için dua ettim. Bir şey yapmak yerine boş boş bize bakmaya devam ettiler. Sana zarar veremezler. Eğer sana zarar verirlerse ne olacağını çok iyi biliyorlar. Cesur ol Amelia. Kalbim deli gibi çarpıyor, dizlerim titriyordu. Kendine güven. Yapabilirsin. Elim ceketimin cebine gitti. Küçük cam şişeyi parmaklarımın arasında çevirip kapağını açtım. Derek'in elime baktığını fark edince şişeyi görebileceği şekilde cebimden çıkardım. Yapmam için onaylar gibi başını hafifçe hareket ettirdi.
Kızdan ne istedikleri hakkında kafa yoracak vaktim yok.
Ya şimdi ya hiç.
Yeterince hızlı koşamazsak ne olacak? Beni öldürme riskini alırlar mı? Ya Derek ölürse? Eskisi kadar güçlü değil. Derin bir nefes alıp bir kaç adım geriledim. Gerektiği kadar zarar görmüştüm zaten. Kaybedecek bir şeyim yok dedim kendime. Kaybedecek bir şeyim yok. O küçük bir kız. Ne olursa olsun o küçük bir kız ve yaşamayı hak ediyor. Ona zarar vermelerine izin veremem. Şişe hala elimde duruyordu. Hazırım. Bu riski kendim için almıyorum, küçük bir kızın hayatı için alıyorum. Hata yapamam. Dikkati dağıt ve kaçmak için zaman kazandır. Yapabilirsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wolfsbane
FanfictionÜç şey uzun süre gizli kalamaz: güneş, ay, gerçek. ▪️1 - #TeenWolf 20.10.2020