Mektubun hitap kısmında "Sana" yazıyordu. İsim yoktu, sadece bu yazı vardı.
Sayfanın altında yazılanlar daha da garipti.
Mektubun Yazıldığı Tarih : 12.Aralık.1923
Mektubun Teslim Tarihi : 3.Eylül.1996
Bu bir şaka olmalıydı. Ama kim, neden böyle bir şaka yapmak isterdi ki bana?
Yıllardır kimseyle oturup, konuşmamıştım bile. Beni tanımayan birisinin bana şaka yapacağını da sanmıyordum zaten.
Saatimin tarihine baktım. Bugün 3 Eylül'dü ve bugün benim doğum günüm olduğunu hatırladım bir anda. Acaba beni tanıyan birisi bana bir doğum günü hediyesi mi vermek istemişti?
Doğum günümü bilen birisi olduğunu da sanmıyordum.
Bu mektup bugün yazılmış olamazdı. Üzerindeki tozları temizlemek için o kadar uğraş vermiştim. Ayrıca mektubun üzerine bir şey dökülmüş ve kurumuştu. Bütün bunların bir günde olması mümkün değildi.
Mektubun sayfalarında daha önce hiç duymadığım bir koku vardı. Sanırım sayfaların üzerine dökülüp kuruyan bu şey bir esans olmalıydı. Hafif ve güzel bir kokuydu bu.
Zarfın üzerindeki mühürde bugünün tarihi yazabilir diye baktığımda zarfın üzerinde mühür olmadığını gördüm.
Peki, o postacı? Neden hemen peşinden koştuğum halde onu görememiştim? Neden kimse görmemişti onu?
Saatime baktım. Saat tam olarak 17.30'du. Postacının bu saatte geldiğini daha önce hiç hatırlamıyordum. Kapıyı açtığım zaman postacı bana "Günaydın" demişti. Neredeyse akşam olmak üzereydi ve adam bana "Günaydın" diyordu.
Kafam iyice karışmıştı. Sanırım birisi benimle oyun oynuyordu. Ama neden?
Hiç kimsem yoktu benim. Ne ailem ne de bir arkadaşım vardı benim. Hayattaki her şeyini kaybetmiş bir insandım ben. Kim benimle oyun oynamak isterdi ki? Bu garip mektubu okumakla okumamak arasında tereddüt ettim önce. Belki de bu mektup gerçekten bana ait değildi. Ama o tarihler...
Bu bir saçmalıktı. 1923 yılında yazılan bir mektup nasıl bana ait olabilirdi? Bunu kim yazmış olabilirdi ki?
Okumadan önce, mektubu gönderen kişinin adresine gitmeye karar verdim. Miralay İbrahim, her kimse onu bulmak istiyordum. Mektupta yazan adres benim evime epey uzakta bir mesafedeydi.
Bir taksi çağırdım ve mektupta yazan adrese gittim. Adresin yazılı olduğu yerde büyük bir alışveriş merkezi vardı.
Etraftaki iş yerlerinden bazılarına, mektupta yazan ismi sordum. Hiç kimse bilmiyordu. Alışveriş merkezi yapılmadan önce, burada bir toptancı hali olduğunu söylediler. Miralay İbrahim'i kimin tanıyabileceğini sordum. Toptancı halinde çalışanları tanıyabilecek birisinin adını verdiler bana. Yusuf isminde bir ayakkabı tamircisini aramaya koyuldum Üsküdar'da.
Üsküdar'a gittim ve ayakkabıcı tamircisi Yusuf'u aradım. Onu herkesin tanıyabileceğini söylemişlerdi. Ben büyük bir ayakkabı mağazasına gideceğimi tahmin ederken, küçücük bir kulübede ayakkabı tamirciliği yapan Yusuf adında yaşlı bir adamın yanında bulmuştum kendimi.
![](https://img.wattpad.com/cover/34758427-288-k552164.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanatsız Uçan Kuşlar (Raflarda)
General FictionElinize Ansızın Bir Mektup Geçebilir. ...ve O Mektubu Okuduğunuzda Bütün Hayatınız Sonsuza Dek Değişebilir... Bu Kitabı, Dünyanın Herhangi Bir Yerinde, Çaresizliğin ve Umutsuzluğun Ortasında, Umudunu Kaybetmeden Ayakta Durmayı Başar...