On Dördüncü Bölüm

125 27 2
                                    

"Canım oğlum;

Hayat bir liman gibidir. Pek çok gemi gelir geçer bu limandan. Büyük küçük gemiler vardır limana demir atan. Bazen çok kısa bir süre kalırlar ve sonra okyanusa tekrar geri dönerler.

Bazı gemilerse, uzun yıllar boyunca kalır bu limanda. Ama bütün gemiler, bir süre sonra limanı terk etmek zorundadırlar. Çünkü limanın öbür tarafında, okyanusun da ötesinde, çok daha büyük ve güzel bir liman daha vardır.

...ve bütün gemiler, o limana mutlaka uğramak zorundadırlar. Gidilecek tek liman o'dur ve biz, ilk geldiğimiz limana, yalnızca biraz dinlenmek için uğrarız.

Bizim görevimiz seni limana getirmek ve sana kendi geminin kaptanı olmayı öğretmekti. Bunu tek başına yapman mümkün değildi. Bu yüzden senin yanındaydık.

Buraya ilk geldiğin zaman, senin geminde yalnızca saf sevgi vardı. Henüz tek bir lekesi olmayan, tertemiz ve berrak bir sevgi... Sana bildiğin her şeyi sonradan öğrettik.

Şimdi limanı iyice tanıyorsun ve burada kalıcı olmadığını da biliyorsun. Çünkü bu limanda, hiçbir gemi sonsuza dek kalmaz. Sadece mutlu olmalısın burada vakit geçirirken. Çünkü başına gelecek hiçbir şey kalıcı olmayacak sen buradayken.

Karaya demir atıp, zincirlerinin paslanmasına izin verme. Gemiler, okyanuslar için yapılmıştır. Burada sonsuza dek kalacağını düşünüp, hata yapma. Zaten çok kısa bir süre kalacaksın, o zamanı da mükemmel geçirmelisin.

Sen bu limandaki milyarca gemiden sadece bir tanesisin. Diğer gemilerin senin yerini alacaklarından korkma sakın. Bu limanda herkese yetecek kadar yer var. Sadece, paylaşmak için, yüreğini sonsuza kadar açman şartıyla...

...ve sakın, diğer gemilere yönelik küçük ya da büyük tek bir kötü bir davranışta bulunma. Çünkü bu yolculuğun sonunda, onlarla tekrar karşılaşacaksın.

Çok basit şeyler yüzünden, limanda geçireceğin zamanı zehir etme hem kendine, hem de diğerlerine. Unutma, bu limandaki her şey sevgi ve paylaşmak üzerine kurulu. Bu, öylesine büyük bir liman ki, herkes için yetecek kadar mutluluk ve huzur var. O yüzden, mutluluğu çok uzaklarda arama. Bazen hiç beklemediğin anda, büyük bir gemi seni alıp, son limana götürebilir. Geride bir şey bırakma ne olur...

Yapamadığın için pişmanlık duyacağın şeyler kalmasın geride. Çünkü o gemi ansızın gelebilir. Şimdi de gelebilir... Bu limanda "Yarın" diye bir gün yoktur oğlum... Yarınlar asla olmamıştır ve olmayacaktır.

Sahip olduğun tek zaman, nefes aldığın andır. Düne ve yarına ait tek bir şey bulamazsın bu limanda. Dünkü fırtına çoktan bitti, yarın seni açık denizlerde nelerin beklediğini bilmiyorsun. Yalnızca şimdiye sahipsin ve bu zamanı en iyi şekilde kullanmalısın. Burada biletler anlık kesilir ve biletin kesildiği an, yola çıkmak zorundasındır.

Yalnızca mutlu olmak ve mutlu etmek için uğraş ver oğlum. Sen buraya geldiğin zaman, nefretin ne demek olduğunu bilmiyordun. Kötülüğün tanımını yapamazdın bu limana ilk geldiğinde. Bütün bunları sana biz öğrettik. Sen saf sevgiyle ve bilgelikle gelmiştin dünyaya. "İmkânsız" diye bir şeyden haberin yoktu senin. Bunu da sonradan öğrendin. "İmkânsız" diye bir şey yoktur oğlum. Eğer olsaydı, şu anda bu limanda olamazdın.

Bu sonsuz limanda, asla yalnız olduğunu düşünme. Etrafında milyarlarca gemi var. Hepsi de, aynı limana gidecek ve şunu da unutma, bu limandan ayrılırken, geminin içinde bulunan her şeyi denize boşaltacaksın. Güverteni mücevherlerle doldurmaya çalışma. Onca emek harcayarak yüklediğin altınları okyanusun derinlerine bırakmak gelir sana. Tüm bu yükleri nasıl olsa götüremeyeceksin. Ancak paylaştığın zaman mutlu olabilirsin. Yıllarca uğraşıp kazandığın mücevherleri, bir gün gelip okyanusun dipsiz sularına kendi ellerinle teslim edeceğini düşün. Sanki çöp kutusuna boşaltıyor gibi.

Kanatsız Uçan Kuşlar (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin