Altıncı Bölüm

163 29 0
                                    

        "O yaprağın adı "Yosun Menekşesi" Onu ancak yüksek kayalıkların yamacında bulabilirsin. Yosun Menekşesini bulmak çok zordur. Kokusu yüzyıllar boyunca geçmez ve kokusundaki gizemi anlayan kişi, hayattan istediği her şeyi alabilir.

            Yosun menekşesini aramak demek, diğer bütün güzel kokulardan vazgeçmek demektir. Bulduğun anda, artık araman gereken başka bir şey kalmaz. Yosun menekşesini kokladığında, bulman gereken her şeyi bulmuş olursun.

            O, sevginin ve gücün simgesidir. Bazen tek bir yaprağını bulabilmek için bile, bir ömür arar durursun. Kokusunu duyarsın, ama göremezsin. Yosun menekşesini gözlerinle değil, yüreğinle aramalısın. Ancak yüreğinle aradığın zaman bulabilirsin.

            Yüreğinin fısıltılarını dinle... Seni yosun menekşesine götürecektir... Seni hayallerine götürecektir...

            Ama o yaprak zehirlidir. Bu muhteşem kokunun ardında, ölümcül bir zehir vardır.

            Onu ancak yüksek kayalıkların dibinde bulabilirsin. Taşları parçalarcasına uzatır gövdesini. Ulaştığın zaman, bulman gereken başka bir şey kalmamıştır, her şeyi bulmuşsundur..."

            Elimde zehirli bir yaprak tutuyordum. Ama kokusu dünyanın en güzel kokusuydu. Mektupta yazılanlara göre, hayalet dostum bir yaprak kılığında gelmişti yanıma ve o güzel kokunun gizemini anlayan kişinin hayatta her şeyi yapabileceğini söylüyordu.

            Belki bütün bunlara inanabilirdim. Eğer henüz delirmemişsem, bunlar gerçek olabilirdi. Hem zaten, şu ana kadar olumsuz bir şey de söylememişti bana. Ama gizemli dostumun bilmediği bir şey vardı. Ben kimsenin yardımını istemiyordum. Buna ihtiyacım yoktu. Ben kendi başımın çaresine bakabilirdim. Bu güzel koku olmadan da yaşayabilirdim.

            Başarmak, hayattan istediğim her şeyi almak gibi bir hedefim yoktu benim. Mektup yanlış adrese gelmişti. Bu yaprak benim ellerime düşmemeliydi. Ona ihtiyacı olan başka birileri vardı ama bu kesinlikle ben değildim.

            Hiç kimse beni mutlu olmaya ikna edemezdi. Ben çaresiz değildim. Belki isteseydim hayata dört elle sarılabilirdim.   Ama ben bunu istemiyordum. Ben hiç kimse için bir şey yapmak istemiyordum. Ne bu mektup, ne başka mektuplar, ne diğerleri beni buna ikna edemezdi.

            Umarım bütün düşüncelerimi anlayan, aklımdan geçen her şeyi bilen mektup arkadaşım da beni anlar ve yolumdan çekilirdi. Ama o bunu yapmadı...

            O, çok daha kötüsünü yaptı bana...


Kanatsız Uçan Kuşlar (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin