Selam, naber?
Havalar sıcak moraller alt üst...
***
Taksi mezarlığın önünde durduğunda Buğra ücreti ödemişti ve taksiden inmiştik. Buğra yanıma gelerek elimden tuttu. Mezarlığa girip biraz ilerledikten sonra sola saptık ve ikinci mezarda durduk.
Mezara içim acıyarak baktığımda koluma düşen gözyaşı damlası ile Buğra'ya döndüm, gözünden boncuk boncuk yaşlar dökülüyordu. Elimi bırakıp annesinin mezarındaki kurumuş otları toplamaya başladı. Gözümdeki yaşı ona belli etmemeye çalışarak sildim ve başımdaki siyah örtüyü düzelterek Buğra'nın yanına geçtim.
Buğra otları temizledikten sonra yere bıraktığı suyu eline alarak hem ağlıyor hem annesinin mezarındaki çiçekleri suluyordu.
"Anne." dedi gözyaşlarını serbest bırakarak "Annem, ben geldim." ağlıyordu. "Mutlusun değil mi orada? Burada mutlu olmadığın kadar mutlusun değil mi anne?" hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Ağzımdan kaçan belli belirsiz hıçkırıkla bir kereden ellerimi ağzıma götürdüm, ağlıyordum.
"Seni çok özledim anne. Sensiz eksik gibiyim." dedi ve titrek bir nefes aldı.
"Anne biri annesiyle olan anısını anlattığında nefes alamayacak gibi oluyorum. Ama merak etme mutsuz değilim anne. Eksiğim ama mutsuz değilim. Çünkü o var." dedi ellerimi tutup gözlerimin içine buruk bir gülümsemeyle bakarak.
"Bak ben yine buldum onu. Nasıl da büyümüş değil mi anne?" dedi hıçkırıklarının arasında.
"Seni hissediyorum anne. En karanlık gecemde bile sen varsın yanımda. Biliyorum izliyorsun beni. Ama merak etme anneannem de çok iyi dedem de öyle. Her gün ağlıyorlar biliyorum ama iyiler anne. Yansıtmıyorlar bana ama ben biliyorum. Her yerde senin fotoğrafın asılı anne, okşuyorum o sarı saçlarını. Ne kadar da güzelsin anne, dokunmaya kıyamadığım kadar güzelsin. Hala güzelsindir eminim." farkında olmadan elimi sıktığında "Seni benden alanı affetmeyeceğim anne, affetmeyeceğim."
Yanına oturarak başını omzuma yasladım. Ondan eksik kalır bir yanım yoktu. Benimde yanaklarım ıslaktı. Buğra küçükken de annesine çok düşkündü. Hep saçlarıyla oynardı annesinin.
Buğra başını kaldırarak göz yaşlarını sildi. Bana doğru dönüp benim de göz yaşlarımı silip tekrardan elimi tuttu.
"Ağlamayalım, annem bizi böyle görmek istemez." başımı onaylarcasına salladım.
"Anne bu havuç varya bu havuç unutmuş beni." dedi gülerek.
"Hiçte bile Müberra Teyze, oğlun beni kandırdı." dedim gülmeye çalışarak.
Biraz daha mezarın başında oturduktan sonra duamızı okuyarak oradan ayrıldık.
***
FUNDA YAYAkşam ailece yemek yiyebilmek için mutfakta güzel güzel yemekler hazırlıyordum. Kapıdan anahtar sesi gelince gülerek kapıya ilerledim.
"Hoşgeldin baba, ben de akşam için enfes bir sofra hazırlayacağım. Sen salona geç. Annem de gelir birazdan." dedim mutlulukla ama babam beni duymamazlıktan gelerek yatak odasına doğru ilerledi. Yine neler oluyordu acaba?
Babamın peşinden giderek "Baba dediklerimi duydun mu?" dedim bir umut cevap verir diye.
Dolaptan çıkardığı valize kıyafetlerini koyuyordu.
"Baba neler oluyor?" babam bana dönerek "Boşanıyorum annenden, yeter artık." diyerek parfümlerini almaya başladı.
"A-ama." dedim çenemin titreyişi yüzünden konuşamayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ YAĞMURU
Roman pour AdolescentsKitap gençlik kitabıdır. ✔️ • Bir yaz yağmuruna yakalanmak insanı en fazla nasıl bir şeyin içine sürükleyebilirdi ki? Hadi gelin, buna birlikte bakalım :)