Merhabalar.
Nasılsınız?
***
3 SENE SONRA
İşe gitmek için hazırlanıp odamdan çıktım.
"Birileri kahvaltı yapmadan mı gidiyor?" dış kapıdan çıkacağım sıra annemin sesiyle duraksadım.
"Klinikte atıştırırım bir şeyler." diyerek vestiyerde duran ayakkabılarımı ayağıma geçirdim.
"Bak bir haftadır kahvaltı yapılmıyor, kızacağım artık." diyerek elindeki simit ile yanıma geldiğinde simiti bana doğru uzattı.
"Yenilecek bu." dediğinde tebessümle elindeki simiti aldım ve kapıyı çekerek asansöre bindim.
Dilay ile ortak kliniğimiz vardı. Her sabah Dilay'ı arabamla evinden alır birlikte kliniğe giderdik. Bizimle aynı sokakta olan anaokulunda Yasemin öğretmen olarak çalışıyordu, Bulut ise müdürdü. Ahmet polis, Yusuf subay, Funda ise İzmir'in iyi olan sayılı avukatlarındandı. Hepimiz eskisi gibi iç içeydik.
O hariç.
Apartmandan çıkan Dilay gülerek arabanın kapısını açıp yanıma oturdu.
"Günaydın." dedi sevinçle.
"Günaydın." diyerek ehliyet kemerini taktığında arabayı sürmeye başladım.
"Bugün 09.50 de Açelya Hanım ile görüşecektin değil mi?" onaylarcasına başımı salladım.
"Baran'a da Bahar gelecekmiş aynı saate." Baran bizim klinikte çalışan Çocuk ve Ergen psikolojisiyle ilgilenen meslektaşımızdı.
"Ben de 10.30 da Akay Bey ile görüşeceğim." dediğinde kliniğin önüne varmıştık.
"Yol boyu iş konuştuk sayende." dedim gülerek.
Dilay işine çok değer veriyordu ve her sabah bu şekil danışmanları sayardı.
"İş önemli." dediğinde gülerek kliniğe girdim. O da arkamdan geliyordu.
"Oo Günaydın hanımlar." dedi Baran gözlerini Dilay'dan alamazken. Baran Dilay'a karşı boş değildi. Dilay'ın da ona karşı boş olduğunu düşünmüyordum.
"Günaydın." dedim gülerek merdivenlerde durduğumda.
"Günaydın." dedi Dilay 32 diş sırıtarak.
Asistanım Naz yanıma geldiğinde o bana bugünki programları sayarken odamın önüne gelmiştik.
"Ceyda Hanım on dakika sonra Açelya Hanım burada olurlar."
"Tamamdır Naz, ben odamdayım. Bir sade kahve getirirsen çok sevinirim." dediğimde tebessümle başını salladı.
Odama geçip ceketimi askılığa astım. Çantamı masama koyarak sandalyeye oturup dosyaları incelemeye başladım. Bir süre dosyaları inceledikten sonra çalan kapıyla "Gel." diyerek dosyaları yan tarafıma koydum.
"Ceyda Hanım, Açelya Hanım geldiler." dedi Naz, Açelya Hanım'ı içeri davet ederek.
"Hoş geldiniz Açelya Hanım." dedim tebessümle ayağa kalkarak o da aynı şekilde bana yaklaşınca Naz'a dönerek "Ben kendi kahvemi söylemiştim zaten aynısından Açelya Hanım'a da getirin." dediğimde tekrardan yerine oturdum.
Naz beni onaylayıp çıktığında Açelya Hanım karşıma oturdu, konuşmaya başladım.
"Kendinizi bugün nasıl hissediyorsunuz?"
Başını kaldırarak "Daha iyiyim." deyince ona gururla bakmıştım.
***
Bugünki görüşmelerimi bitirmiş masamı düzenliyordum, yorgunluktan ölüyor ve bir an önce eve gidip ayaklarımı uzatmak istiyordum. Çalan telefon ile elimdeki kitapları bırakıp masanın üzerindeki telefonu elime aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ YAĞMURU
Fiksi RemajaKitap gençlik kitabıdır. ✔️ • Bir yaz yağmuruna yakalanmak insanı en fazla nasıl bir şeyin içine sürükleyebilirdi ki? Hadi gelin, buna birlikte bakalım :)