Selamlar, bölüm mood fotoğrafımız medyada mevcut.
Bölüm şarkılarımız;
Isak Danielson - Broken
Madrigal - Dip
Zakkum - Elveda
Bu bölümde zaman atlaması var.
Hadi geçelim bölüme...
***
3 AY SONRA
Günler günleri, haftalar haftaları kovalamış, aylar geçmişti. Şimdi Ağustos ayındaydık okulun açılmasına bir buçuk hafta kadar bir zaman kalmıştı. Gidecek olan arkadaşlarımla bugün hepimiz vedalaşmıştık. Çünkü bir hafta önceden gideceklerdi ve şuan valiz hazırlığı içindelerdi. Üniversetiyi sorduğunuzu duyar gibiyim.
Ben İzmir'de kalıyorum ama maalesef ki Buğra gidiyor, Ankara'ya. Üzülsem de sorun olmuyor benim için, çünkü biliyorum biz mesafe ilişkisinin de üstesinden geliriz.
Yusuf ve Funda istedikleri yeri tutturamadılar ama şans onlardan yana olduğu için aynı şehire; İstanbul'a denk düştüler. Dilay ise İzmir'i yani burayı kazandı. Galiba aramızda istedikleri yeri ve üniversiteyi tutturan bir tek Yasemin ve Bulut vardı. Ahmet'te Antalya'yı kazanmıştı. Sena bu duruma üzülse de Ahmet'e güveniyordu.
Telefonuma gelen mesaj sesi ile düşüncelerinden çıkıp şifreyi girdim.
Buğra = Sevgilim tahlil sonuçlarım temiz çıktı.
Ceyda = Rahatladım.
Buğra = Neyse, ben yorgunum uzanacağım biraz.
Ceyda = İyi dinlemeler Sevgilim.
Buğra = ❤️
Buğra'nın son iki haftadır başı dönüyor, midesi bulanıyordu ve hatta dün parkta bayılmıştı. Zar zor telefonumu çıkarıp babamı aramıştım ve hızlıca hastaneye gitmiştik.
Bu arada ben Buğra'nın anneannesi, dedesi, dayısı ve teyzeleriyle tanıştım. O kadar sevdimki hepsini, onlar da beni sevdiler ve hatta bize yemeğe bile geldiler. Annem ile teyzeleri çok iyi anlaştılar, babam ile de dayısı aynı şekilde.
Ahmet'te ailemle tanışmaya yemeğe geldi, görmeniz lazımdı. En az Buğra kadar tedirgindi. Şaşırmayacağınız bir şekilde babam onu da kıskandı.
Odamdan çıkıp oturma odasına geçtim. Babamın yanına oturup dizine uzandım.
"Gidiyor değil mi Buğra oğlum?" dedi annem.
"Gidiyor maalesef." dedim dudaklarımı büzerek.
"Gitsin çocuk bırakın okusun uzaklarda." babam mutlulukla cevap verdiğinde onun bu haline gülmüştüm.
"Ahmet'te gidiyor değil mi dedi sevinçle?" başımı olumlu anlamda salladım.
"Biri Ahmet mi dedi?" Sena kapının önünde dikiliyordu.
"Kızına bak Betül! 40 kere Sena diye çağırırım duymaz, Ahmet dedik dibimizde bitti."
"Aşk olsun baba ben senin de kızınım." babam ve Sena'ya gülüyorduk.
"Evet babacığım," dedi Sena babamın diğer tarafına geçip otururken "Ahmet'te gidiyor."
"Oh be bu üniversite sınavı ne güzel bir şeymiş, bir taşta iki kuş." babamın bu lafına hepimiz birlikte gülerken göz kapaklarımın ağırlaştığını hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ YAĞMURU
Novela JuvenilKitap gençlik kitabıdır. ✔️ • Bir yaz yağmuruna yakalanmak insanı en fazla nasıl bir şeyin içine sürükleyebilirdi ki? Hadi gelin, buna birlikte bakalım :)