Bölüm 14

3.1K 123 12
                                    

(14)

"Nasıl kaybolduk? Hemde küçücük piknik yerinde mi?"diye sordum adeta bir serzenişle. Tamam küçücük bir yer değildi, hatta kocaman bir yerdi fakat nasıl kaybolabilirdik kaşla göz arasında! Diğerleri neredeydi!?Rüzgâr abi ciddi miyim?diye baktı."Küçücük bir piknik yeri mi? Ağaçlar birbirlerine çok sık ve kaybolmak mümkün Nehir."Hepte haklı olunmaz ki ama!"Geldiğimiz yön neresiydi?"diye sorduğum da çevresine bakındı. O böyle yapınca bende sağ ve soluma baktım doğal olarak. Her taraf çam ağaçları ile doluydu. Her sene gittiğimiz piknik alanına gitseydik burada böyle kaybolmazdık! Ama bizimkiler farklılık olsun diye buraya gelmişlerdi! Ne olurdu ki aynı yere gitseydik!"Bir sürü yol ayrımı var.

Hangisinden geldiğimizi hatırlamıyorum.
"Yere çöktüm."Nasıl hatırlamazsın ya!"

"Seninle atışırken geldiğimiz yöne tam olarak dikkat edemedim kusura bakma Nehir."İğneleyici ses tonuyla konuştuğunda ters bir şekilde ona baktım. Hem kendisi benimle laf dalaşına giriyor,hem de bana suç atıyor. Bey efendiye bak! Cevap vermek için konuşacaktım ki,konuştu hemen.
"Telefonun yanında mı? Arayalım bizimkileri. Benimkinin şarjı bitti."dedi. Ben ise derin nefes verip,aynı zaman da sakinleşmeye çalışıyordum."Benim ki de yanımda değil!"

*

Dakikalarca öylece yürüdüğümüz de annemin neden beni çeşmeye gönderdiğini düşünüyordum. Eşşek kadar oğlu oradayken hemde. Tabi annem oğluna kıyamıyordu. Biricik oğlu ya!"Harika gerçekten harika!"Tabi söylenmeyi de ihmal etmiyordum. Zaten oyun oynadıktan sonra yorulmuştum, bir de şimdi burada yürüyordum dakikalardır. Durmadan toprağın çıkıntılı ve çukur yerlerine takılıp sendeliyor düşecek gibi oluyordum. Tabi Rüzgâr beyimiz sağ olsun Fulya ablaya (!)yaptığı gibi beni de tutuyordu. İstemem yan cebime koy misali yaparak geri çekiliyordum bende."Yokluğumuzu illaki farkedip bizi aramaya geleceklerdir. Merak etme."

"Ne kadar rahatladım bilemezsin."
dediğimde 'seni de hiç bir şey memnun etmiyor' gibisinden baktı.

Yarım saatten fazla yürüdüğümüzde,
"Yoruldum."dedim bu sefer. Ayak bileklerim fena bir şekilde ağrıyordu. Derin bir nefes verip yanıma yaklaştı. Ben daha ne olduğunu anlamadan beni kucağına aldığında çığlık attım.

"Ne yapıyorsun bırak beni!"

"Yoruldum diyen sen değil miydin?"

"Yoruldum dedim,kucağına al demedim!
Adama bir yoruldum dedim,kucağına aldı hemen. Derin nefes verdim. Beni takmayarak yürüdüğünde,"Ağırım ben ağır! Belini inciteceksin."dedim indirmesi için. Kalbim benden habersiz hızlı bir şekilde çarpıyordu."Merak etme ağrımaz."Göz devirdim."Burada, sen hafifsin demen lazımdı Rüzgâr abi."

Ne kaba bir adam!

Güldü."Söylememe gerek yok. Hafifsin zaten."Bu sefer bende güldüm memnuniyetle."Bu oldu bak."Sonra aklıma hâlâ kucağında olduğum gelince kucağında tepinmeye başladım."Hadi indir beni! Böyle de sen yoruluyorsun!"Ben yorulmayayım diye uğraş verirken kendisi yoruluyordu.

"Nehir kucağımda rahat mı dursan acaba?"

"Nedenmiş o?"

Cevap vermedi. Göz devirdim. İşine geleni cevaplıyor işine gelmeyeni de cevaplamıyordu!

***

"Öleceğiz burada."dedim ağlamaklı.

"Nehir abartma,alt tarafı iki saattir buradayız."Ne? Ciddi miydi?"Safari de yılanlarla kapıştım, safari de aslanlarla boğuştum, nehir de timsahlarla savaştım, dağların tepesinde kartallara göğüs gerdim,ve sen bana abartma mı diyorsun?"
Az daha abart Nehir. Zaten yarım saattir beni o taşıyordu bir de ben yakınıyordum.

Rüzgâr Ateşi Körüklerse (Mahalle) (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin