Bölüm 17

3K 118 32
                                    

(17)

Deniz Kokusu için watpat elçisinden bir mesaj aldım ve tabiki çok mutlu oldum. Yarışmaya katılmak için yapacağım başvuru da kitabım istenenleri karşılıyormuş. Kitap düzenlense de fazla acemice. (Düzenleme dediğim de yalnızca yazım yanlışlarının düzenlenmesi.) Fakat yarışmaya katılacağım. Şansımı deneyeceğim. Şans denenmek için vardır :) Evet felsefemi yaptığıma göre daha fazla konuşmadan bölüme geçelim <3

*

Aradan geçen bir hafta da isteme günü gelip çatmıştı. Akşam isteme vardı ve Sanemle
Şimali hazırlıyorduk. Tabi Şimal hanım kıyafet beğenmiyordu. Hakikaten yılmıştım. Sanemin de benden farksız olduğunu sanmıyordum tabi.

"Bana bak Şimal, döverim kız seni. Bir kaç saat sonra gelecekler ve sen hâlâ elbise beğenmiyorsun! Hem daha biz de hazırlanacağız." Sanemin konuşması Şimal de pekte etki etmemişti. Yatağın üzerinde bulunan kırmızı, diz üstünde biten çokta dekoltesi olmayan fakat insanı oldukça sexsi ve cazibeli gösterebilecek bir elbise alıp Şimal'in suratına doğru fırlattı.

Şimal hızlı reflekslerle tuttu tabi elbiseyi.
"Sabahtan beridir yakındığınızın farkında mısınız? Hem ne yapayım yani? Fazla kararsızım."dedikten sonra elbiseyi süzdü göz ucuyla. "Neyse bir de buna bakayım." diyerek elbiseyle banyoya girdi.

Sanem,Simal'in banyoya girişiyle yatakta ki siyah elbiseyi bana fırlattı kibarca.

"Bunu da sen dene bakayım,yakışır sana."dediğinde yanaklarımı şişirdim. Bu da başımıza modacı kesildi.

"Tamam, Şimal banyodan çıkınca denerim."
Sanem beni onaylayıp kendisi için elbise bakarken bir hafta boyunca sarı çiyanla olan cebelleşmem geldi aklıma. Evet, evleri yokmuş gibi koskoca bir haftadır bizdelerdi. Bizde kalmaları yetmiyormuş gibi huzurumu da kaçırmışlardı. Hanna'nın Rüzgâr abiyi dilinden düşürmemesi de bunun etkisi olabilirdi belki. Kendisi muhtemelen Rüzgâr abiye güzel görünmek için hazırlanıyordu.

Rüzgâr abiyi ise bu süreçte fazla görmemiştim. Hatta hiç görmedim de diyebilirim. Günleri hastanede geçiyordu zaten. Gözlerim onu arıyordu günlerdir. İçimde anlamsız bir duygu hüküm sürüyordu. Özlem olabilir miydi? Belki... Bilmiyorum. Bilmekte istemiyordum.

Açılan banyo kapısıyla kendime gelerek yanımıza gelen Şimal'e baktım. "Oha."dediğimde anlamsızca kafasını salladı."Gerçekten yakıştı mı? Kuzey de beğenir mi?"diye sordu sesinde ki heyecanla. Olumlu şekilde kafamı salladım.

"Beğenmek ne kelime Şimal. Adam seni görür görmez istemeyi geç, kınayı, düğünü beklemeden direk nikah masasına oturtur zaten." Bedenini saran kırmızı elbise kıvrımlarını hafiften belli ediyordu. Fazla açık seçik değildi ve isteme için tam olarak ideal bir seçimdi.

"Ben seçtim elbisesini tabi yakışacak." Sanem kendini överken Eren abinin yanında kala kala ona benzediğini anladım.

Sanem kendini övmeyi bitirip yakıştığına dair övgülerini sıralarken banyoya elimde ki elbiseyle girmiş banyonun kapısını kapatmıştım. Zar zor elbiseyi giymekle cebelleştim bir kaç dakika. Giydikten sonra aynaya dahi bakmadan banyodan çıktım. İkisinin de bakışları bana dönerken,"Kız olmasam pis kekoluk yaparak sana sarkardım ha."diyen Sanemle odayı hepimizin kıkırtıları doldurdu.

Şimal,"Rüzgâr delirecek."dedi göz kırparak. Gözlerimi büyüttüm şaşkınlıkla.

"Ama sen nereden biliy-" Sözümü kesti.

Rüzgâr Ateşi Körüklerse (Mahalle) (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin