Bölüm 30

991 46 3
                                    

(30)

"Benim iliğim sana uyuyor Rüzgâr."

Umut? Düşmandan gelen umut... Herşeyin son damlası...
Kalbimi hızlandıran bu umudun anlamı neydi? Anlamı ; herşeyin eskisi gibi olacağının umuduydu. Uygun ilik ola ola onda mı uygun çıkmıştı? "Yalan söylemeyi bırak! Ve şimdi buradan defol git!" dedim. İlik uysa bile iliğini vermeyeceğini biliyordum. O günahını bile vermezdi. Asil tek kaşını kaldırdı. "Pişman olacağın şeyler diyorsun güzelim." Diyen Asille Rüzgarın sinirden gerildiğini hissettim. 

"Kes lan sesini! Senden ne iyilik ne de ilik isterim! Şimdi siktir ol git buradan." 

"Peki Rüzgar." dedi keyifle. "Ayaklarıma kapanacağınız günleri bekliyorum." bunu deyip son olarak bana göz kırptıktan sonra odadan çıkıp gitti. "Rüzgar..." dememle susturdu beni. "Sakın Nehir! Sakın tahmin ettiğim şeyleri söyleme bana." Gözlerim dolarken nasıl bir şeyin içine düştüğümüzü düşünüyordum. Düşmanımdan medet umar hale gelmiştim ve bu hiç adil değildi. Neden başka birinin değil de Asilin iliği uyuyordu? Rüzgar asla kabul etmezdi böyle bir şeyi. Ki Asil de böyle bir iyiliği bize yapmazdı. "Rüzgar lütfen..." dedim boğazım düğümlenirken. "Zaman kısıtlı."

"Böyle bir şeyi kabul etmeyeceğimi en başta senin biliyor olman gerekir." dedi arkasına yaslanırken. Kafasını duvara doğru yaslayıp gözlerini kapattı. "Şimdi lütfen bu konuyu hiç açmamak üzere kapatalım. Olur mu güzelim?" Olumsuz şekilde kafamı salladığım da cevap vermedi. "Seni kaybetmek istemiyorum anlamıyor musun? Sence gurur yapacak zaman mı?" dedim sesimin yükselmesine hakim olamayarak. "Rüzgar gurur yapacak zamanımız yok!" Kapattığı gözlerini araladı. Gözlerinde olan o yorgunluğu görmeye dayanamıyordum. "Sence gurur mu yapıyorum?" diye oda istemsizce sesini yükseltti. "Sence ben istesem de verecek mi o iliği? Kendisine yalvarmamızı istiyor, ve ben bu zevki ona asla yaşatmayacağım." Gözlerim iyice dolduğunda yanaklarıma süzülen yaşları hissettim. "Ağlama." dedi fısıldarcasına. "Canımı acıttığının farkında mısın bilmiyorum ama ağlama, ikimize de bu zulmü yapma..."

Asıl zulmü ikimize de yaşatan kendisiydi fakat bunu anlamıyordu.

"Birazdan bizimkiler gelir." dedim mesafeli. "Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var. Sende istersen uyu. Zaten şimdi hemşireyi çağıracağım." deyip odadan hızla çıktım. Arkamdan seslendiğini duysam da dönüp bakmadım. Bakamadım. Eğer ona bir şey olursa onu asla affetmezdim. Hemşireyi çağırdıktan sonra hastanenin bahçesine çıktım. Banka oturup arkama yaslandım. Gözlerimden süzülen yaşları silme gereksiniminde bile bulunmadım.  Telefonumun çaldığını cebimde ki titreşimle anladım. Abimin aradığını görünce derin bir nefes aldım. Onu dinleyecek havam da değildim. Telefonumu tümden kapattım. Biraz düşünlerimle baş başa kalmaya ihtiyacım vardı.


***

1 HAFTA SONRA


"Tercihlerimi Ankara'ya yani buraya yaptım." dedi Sanem bilgisayara dikkatli dikkatli bakarken. Son işlemleri yapmış olacak ki bilgisayarı bana uzattı. "Hadi bakalım sıra senin tercihlerinde."

Yavaşça aldım bilgisayarı. Parmaklarım bilgisayar klavyesinde gezinirken bir kaç üniversite ve istediğim bölüm olan iletişim fakültesini yazdım. En başa Ankara üniversitesini yazdım. Sanem de en başa Ankara üniversitesini yazmıştı ve onun bölümü benimkinden kat ve kat iyidi. İşlemleri tamamladığımda kafam o kadar doluydu ki ne ara bittiğini farketmemiş olmam beni şaşırtmadı bile. Son bir haftadır hastaneye gitmiyordum ve haberleri Sanemden alıyordum. Onu görmeye can atsam da kırgındım. Belki beni görmezse bu inadından vazgeçer diye umuyordum. Fakat o olayın akşamında bana yazmış inadından vazgeçmeyeceğini ve Asilin iliğinin uyduğunu kimseye söylememem gerektiğini söylemişti. Abimlere söylemek istesem de söylememiştim. Bunun hiç bir yararının olmayacağına emindim. 

Rüzgâr Ateşi Körüklerse (Mahalle) (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin