19.bölüm

102 13 4
                                    

Merhabalar!




Kırılgan bir köprüde eve doğru gidiyorum. Ona ulaşmazdım,sesim ve cümlelerim ona ulaşamazdı. Anlamazdık birbirimizi....

Ne ben onu ne de o beni anlardı. Belki de seviyorduk birbirimizi ama farklı bakıyorduk hayata...

Onu çok seviyordum. Her bir zerrem onun için yanıp kül oluyordu. Hayat buydu işte.

Sevsem bile yapamayınca yapamıyorduk.

Sokak ışıklarından ve bir kaç ev ışığından başka bir şey olmamasına rağmen korkusuzca kaçıyordum.

Lanet olsun...

Nereye gidecektim? Nerede olduğumu bilmemem beni daha geriyor bir yandan ise anlık cesaretimle koşmaya devam ediyordum.
Yaz esintisi olmasına rağmen alnımdan göğsüme doğru savrulan terler rahatsız etse de umursamadım.

Sadece koşuyordum. Bacaklarımdaki sızı kalbimdeki ağrı beni düşürse de koşmaya devam ettim.

Uzun yolun sonunda İki yol ayrımı vardı karşımda. Ciğerlerim nefes diye inlese de nereye gideceğimi düşünmekten kafayı yiyecektim.

Olduğun yerde çivilenmiş nereye gideceğimi düşündüm bir müddet. Telefonum olmaması daha da zorlaştırmıştı durumu.

Kalbimin küt küt sesini duyuyordum ıssız sokakta.

Sağ taraftan gelen ışıkla o yöne baktım. Siyah jeep aydınlatmaların etkisiyle parlıyordu.

Titreyen bacaklarımla yola atladım. yavaş gitmesi benim için iyi olmuştu. Aracın önüne atlamamla frene basmıştı. Araçla aramla bir kaç adım olması rahatlamama neden olmuştu.

Bir kaç adımımla duran arabaya doğru ilerledim.

Koşmaktan yorulan bedenimin isyanını duymayarak sürücünün yanına gittim.
Sarsak adımlarımla yürürken siyah film çekilmiş cam da açılıyordu. Hızlı açılan camla birlikle onu gördüm. Lanet olsun her şey üst üste mi gelecekti?

Bu sefer tamamen ölüm fermanım okunacaktı.

Lanet olsun! Lanet olsun!

Doludan kaçarken bu sefer de yağmura tutulmuştum. Sert bir yandan da ruhsuz oluşu ona tezat kasıntı duran çenesi ile beni korkutmaya yetmişti.

Ağzım açık ona bakmama rağmen sadece beni izliyordu. Sadece ne yapacağıma bakıyordu.

Av ve Avcı gibiydik şu an. O avına odaklanan bir avcı ben ise avcımdan kaçmaya hazırlanan bir av..

Geriye doğru adım attım. Sağıma soluma hızlıca göz atıp nereye gideceğime doğru tabirle nereye kaçacağıma odaklandım.

O ise bu durumu anlamış sadece gülmekle yetiniyordu. Biliyordum o beni yakalayacaktı ama ben her şeye rağmen kaçacaktım.

Olduğumuz yerde duruyorduk. Kendime kızıyordum. Aptal kafam! Nasıl düşünemedim beni takip edeceğini.

Ona bakmayı kesip sağımdaki yola baktım. Taksi durağı görmemle içim içime sığmıyordu. Beni yakalamadan oraya kadar kaçmam lazımdı.

her daim hazır bekleyen adam koşmaya hazırlanmamla kapıyı açmıştı.

Koşmaya başladım. Son nefesimi son takatimi kullanarak koşuyordum. Arkama bakmaya korkuyordum her şeye rağmen. Duyduğum tek şey kapı sesiydi.

Az kaldı... az kaldı...

Sadece bir kaç metre sonra karşımdaki taksiye binecektim. Savrulan saçlarım önüme düşüyor çantam ise karnıma  tekme atarcasına git gel yapıyordu.

ZİFİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin