18.bölüm

114 13 5
                                    

Güneş ışıklarının gözüme gelmesiyle uyanmıştım. Bütün gece yatmamıştım buna rağmen bedenime esir düşerek uykunun kollarına atmıştım sonunda...

Yavaş şekilde yatakta oturur vaziyete gelmiştim. İçimdeki huzursuzluk beni daha yorgun hale getiriyordu.

Komidinin üstünde olan telefonumu açmıştım. Bir müddet açılmasını bekledikten sonra saate bakındım. Saat daha 06.00 olmuştu. Bundan sonra yatacağımı düşünmüyordum. O yüzden ayağa kalkıp banyoya doğru ilerledim.

Küvete doğru ilerleyip suyu açtım suyun dolmasını beklerken odama giderek iç çamaşırı çıkarttım. Banyodan taşan su seslerini duymamla banyoya ilerledim. Uykum iyice açıldı bu sefer. Bu kadar yavaş mı hareket ediyordum! Bütün kıyafetlerimden arınıp kendimi soğuk suya teslim ettim.

Soğuk su bütün vücudumu ele geçirirken titrememle kendime daha iyi hissediyordum.
Düşüncelerle dolu olan kafamı toparlamam ve her şeye rağmen savaşmam gerekiyordu.

Seviyordum onu. Lanet olsun! Keşke özgürlük vaat edip beni hep sevseydi. O zaman onu bırakmazdım ki. Her şeye rağmen onu bırakmazdım.

Kaç sene geçerse geçsin onu sesine, onun gözlerini özleyecektim. Özlemim arttığında sevgimde aşırı artıyordu çünkü.

Ve biliyordum
Ne kadar değişirsem değişeyim yine onu sevecektim.

Küvetten çıkmış bornozumu vücuduma sarmıştım. Midem ve kalbimin kasılması beni aşırı kötü yapıyordu. Kesin bir şey olacak diyen düşüncemi geride bırakıp sadece yapacaklarımla ilgilenmem gerekti.

Aynada kedime baktığımda ise koca bir yıkıntıyla karşılaştım. Böyle olacağını bildiğim halde yine de aynada kendime bakma cesaretini buluyorum kendim de. Önünde uzun bir yol vardı ve ben bu yolu kendime göre yaşayacaktım.

Üstümü değiştirmiş kendime aynada tekrardan bakmıştım. Hazır olduğuma kanaat getirip kapıya doğru gittim. Dünden attığım çanta aynı yerindeydi. Elime alıp kapıyı açmıştım. Ayakkabımı giyip kapıyı sonuna kadar kilitleyip çıkmıştım. Artık güvende değildim. Sonuna kadar dikkatli olmalı gözüm açık olmalıydı.

Unutma lavin her şey kendimin için....

Dünkü taksiyi çoktan aramıştım. Binanın önüne çıktığımda ise taksici amca beni bekliyordu. Etrafımı kolaçan edip öyle taksiye binmiştim. Adresi taksiciye söyleyip camdan etrafı izlemeye başladım.

Bir insanı sevdiğim halde ondan kaçmak canımı yakıyordu.

Savaştan;

Sevdiğim kadın yanımda değildi. Nefesim, kadınım beni bırakıp gitmişti.

Bir gün güven verip bir gün nefret ediyordu benden. Halbuki tam güven verseydi onunla her şeyi yapardım. O ise beni bırakmayı tercih etmişti. Bunun bedelini çok kötü ödeyeceğini biliyordu o da...

O sadece benimdi. Benim soyadımı taşıyacak beni görecek sadece beni sevse sadece bunları yapsa onu dünyanın en mutlu kadını yapardım.

En yakın arkadaşım beni aramasıyla telefonu açmıştım.

'Abi mücevherlerinden biri sabah bir kuyumcuda satılmış.' Demişti. İşte şimdi morelim yerine gelmişti.

Aptal sevgilim... mücevherlerinin hepsi nadir parçalardı. Yine de ona olan sevgim daha da güçleniyordu.

Ben izin vermiştim kaçmasına. İstesem hemen alırdım yanıma ama kaçmasının bedelini ödemesi gerekti.

ZİFİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin