24. Bölüm

68 8 0
                                    

iyi okumalar.

Düşüncelerinizi merak ediyorum yorumlarda bekliyorum sizi.



Gitmek mi kalmak mı daha zordu bu hayatta..
Hangisi bir insan için daha zordu.
Gitsek, kalanın ahı vardı. Kalsak ise kendimize haksızlık ederdik.

Beni sımsıkı saran adam gitmeme izin vermiyordu. Ellerimi, bağlamış olan ellerine koymuş okşuyordum.

'Gitme. Bir kez yaşadım o duyguyu ölüm gibi.. cennet gibi kokun, bana huzur veren gözlerin sanki benim için yaratılmışsın. Seni bırakırsam Tanrı'ya hakaret ederim. Seni seviyorum lavin'im.' Canı yandığı belli olsa da sitem dolu sözleri kalbime dokunmuştu.

Bedenimi ona çevirerek burun buruna gelmiştik. Gözlerindeki derin duyguları bir yana sert bakışlarından eser kalmamıştı.

'Seni seviyorum Savaşı'm.' Melodiyi andıran ses tonum kalbimi hızla attırmıştı.

Gülümsedi.
Sert yüz hatlarından hallice sanki dünyanın en mutlu adamıyla beraberdim.

Sakallarını okşayarak burnumu burnuna değdirdim. O ise bir hamlede alnımdan uzunca
öpmüştü.

Elleri ise belime sıkıca kavradı. Ne olduğunu anlayamadan kendimi kucağında bulmuştum.

İki elimi boynuna dolayıp parmak uçlarımla ensesine bastırmıştım. Bu hareketimle erkeksi ses tonuyla karşılık vermişti.

Odaya gelmiş yatağa doğru oturmuştu. Ben ise kucağında olsam da kalbimin sesi bütün odayı sarıyordu. Savaş ise benim aksime daha heyecanlı bir eli belimde diğeri ise ensemdeydi.

Sıcak dudakları dudaklarımla buluşunca sertleşmişti. Hızlı olması benim karşılık vermemi zorlasa da hoşuma gitmişti.

Derin nefes alıp veriyor buna rağmen daha da hızlanıyordu. Elimi kalbine koyup kalbini dinlemeyi Ümit ettim.

O ise kendini kaybetmiş şekilde beni sömürüyordu.

Dudaklarından son defa öpmüş iki parmağımı dudağının üstüne koymuştum. nefes alıp verişimiz bütün odayı inletiyordu.

Öyle kalmış sadece nefesimizin düzenlenmesini beklemiştik. Yanaklarımı avuçlamış göz göze gelmemizi sağlamıştı. Gözleri ise tüm benliğini kaybetmiş katran karasıydı. Kendini tutmaya çalışması ise cabasıydı.

'Sana doyamıyorum.... ne yaptın bana.' Sert sesi kulaklarıma ilişince utanmıştım. Halbuki sadece yaptığım onu sevmekti.

'Sadece seni sevdim hep seveceğim.' Diyerek karışıklık vermiştim. Buna rağmen gözlerindeki arzu ikimizi yakacak cinstendi.

Kapının hızla açılmasıyla ikimiz de o yöne döndük. Sabah gördüğüm hizmetli gözlerini sonuna kadar açmış şaşkın bir şekilde bize bakıyordu.

Omzundan itekleyerek tek hamlede kucağından indiğimde savaş bozulsa da bozuntuya vermemişti.

'Ş-şey özür dilerim' kekeleyen hizmetli savaşa korkulu gözlerle bakması beni germişti.

'Kapı çalmayı öğretmediler mi sana!' Tüm odayı inleten savaşa dönmüş kolumla onu dürtmüştüm. O ise yüzünü bana dönmüş 'sus' bakışlarındaydı.

'Sorun değil işinin başına dönebilirsin.' Demiştim. Kulpu tuttuğu gibi kapıyı kapatıp gitmişti.

'Hadi alışveriş yapalım.' Heyecanlı sesimle ona bakmış ne dediğini dinlemeden giyinme odama geçmiştim.

Büyük bir odada yarı kısım savaşın yarısı ise benim kıyafetlerinden oluşuyordu.

Çoğunu giymeyeceğime adım gibi emin olsamda denemek istiyordum.

ZİFİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin