Merhabalar
Bu benim ikinci kitabım aslında. İlk kitabımda baya amatördüm ve yazmaktan vazgeçmiştim. İnşallah bu kitabım daha içime siner ve sizler de beğenirsiniz. Yorum ve votelerinizi beklerim.Herkes okumaya başladığı saati yazsın.🙏
Arkadaşlar bölümler yeniden düzenleniyor. Kitabına şans verirseniz çok mutlu olurum.
Yeni bir hayata doğru ilk adımlarımı atmaya çalışıyordum.
Kendi kaderimi elimde tutmaya çalışmak mı zordu her şey rağmen hayatımın elimden kayıp gitmesini mi bilmiyordum.Bildiğim tek şey hayat benim..
Ve ben bu hayatta kendi çizdiğim yoldan gidecektim.Ben lavin. Mavi gözlerim, beyaz tenim, siyah saçları olan bir kızdım.
Gözlerim hüznümü, saçlarım ise hüznümü saklayan bir köprü görevi görüyordu. ben buydum.
İstanbul'un kuytu köşesinde ıssız bir sokakta bir apartmanda ailemle yaşıyordum. Ailemle aram iyiydi aslında ama birlikte de geçinemiyorduk.
Bilirsiniz aynı evdesiniz ama yok gibi yaşamak gibiydi bu dediğim.
her insanla anlaşan bir yapım vardı zaten. Bu da beni belirsizliğe sürüklüyordu.
Taksinin kornasıyla gerçek hayata dönmüştüm. Kurtuluşum için ilk Adım olarak iş bulmuş yeni bir hayat kurabileceğimi düşünüyordum. Elimdeki gazetedeki adrese doğru gidiyordum. büyük bir sayfasında küçük bir yuvarlakla çizilmiş yer ise benim gideceğim işti.
Bir evde temizlikçi olarak çalışmak istiyordum. Benim için daha iyi olacağını düşünüyordum orada kalmam daha iyiydi.
Ailemden her şeyden uzaklaşmak için. Kendi ayaklarımın üstünde durmanın zamanı geldiğini hissetmem beni korkutsa da umursamadım.
20 yaşındaydım. Hayatta kendi ideallerim ve tercihlerim olmalıydı. Buna göre yaşamaya özen göstermiştim.
Her şeyi kendim için yapıyordum. Kendime göre yaşıyordum.
Bugüne kadar çalıştığım işlerde her patronun beni çalışmamdan dolayı sevmişti. Ünlü bir iş adamının eviydi araştırdığıma göre.
İlk defa başka bir evde kalmanın, oranın ortamını bilmemem geriyordu vücudumu.
Taksi durduğunda cüzdanımdaki parayı uzatıp taksiciye verdim.
Taksiden inip karşımdaki eve baktım. Cidden bu evi hayal bile etmemiş, yanından bile geçemezdim bunun bilincindeydim.
Karşımdaki ev Saray yavrusuydu. Ben ise apartman dairesinde büyümüştüm. Evin önüne geldiğimde kapının önündeki korumalara iş için geldiğimi söyleyip içeri girmiştim.
Baya büyük bir bahçesi olması hayalimdeki evi yansıtması büyülemişti beni.
Korumalar, kameraları görünce tüm benliğimle emin olmuştum bu evin çok iyi korunduğuna.
Bir an sorgulamama sebep olmuştu.
Hayat hangisiydi?
Biz hangi tarafını görüyorduk hayatın.
Apartman dairesi bir insanla en iyi evlerde yaşayan insanlar aynı insanlar değil miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİFİRİ
ChickLitKırılgan bir köprüde eve doğru gidiyorum. Ona ulaşmazdım,sesim ve cümlelerim ona ulaşamazdı. Anlamazdık birbirimizi.... Ne ben onu ne de o beni anlardı. Belki de seviyorduk birbirimizi ama farklı bakıyorduk hayata... Onu çok seviyordum. Her bir zerr...