MAHREM

20/Didar I

❄️

Keyifli okumalar dilerim.

("SÜVEYDA " adlı hikayeme göz atmış mıydınız...?)

Dudaklarının üzerindeki ılık nefesler ıslak dudaklarına yakıcı birer kor gibi düşerken bir türlü aklını toparlayamıyor az evvel adamın ona ne dediğini idrak edemiyordu. Vücudu istekle kasılmıştı. Adamın güzel kokusunu derince içine çekerken gözlerini kapatıp dudaklarını araladı. Edepsiz düşünceler beyninde cirit atmaya başlamıştı ki kahretsin onu tekrar tekrar öpmek istiyordu. Yılmaz'ın parmakları baldırlarında gezinmeye başladığında öne doğru hafifçe atılıp adamın dudaklarını kapattı. O da sanki bunu bekliyor gibiydi, dudaklarına baskı yapan dolgun dudakları emip ısırdı. Bütün arzuları bedenini ele geçirmek için fırsat kolluyor, kadının sıcak teninin teması bütün vücudunu avucuna almak için bekliyordu. Mantığı bas bas bağırıp geri çekilmesini söylerken o sağır taklidi yapıyor gibiydi...Dakikalarca öptü kadını...Öptü,öptü,öptü.

Gözlerini açtı...Ellerinin altındaki hatunun gözleri kendisinin aksine kapalıydı. Dolgun dudakları hafifçe şişmiş dudaklarındaki kırmızı ruj neredeyse silinmişti. Burnunun ucunu kadının mis gibi kokan boynuna sürtüp çenesine ulaşıp hafif bir öpücük bıraktı. Onun bu hamlesiyle Sühan derin bir nefes almış adamın omuzlarına sıkıca tutunmuştu. Kasıklarında sızı ve sıcaklık içindeki en derin arzuları gün yüzüne çıkarması için ona baskı yapıyordu. Adamın söylediğini hatırladığında ihtiyatla cevap verme isteği duydu:

-Yapamıyorum...

Yılmaz'ın sıcak nefesleri bu defa boynuna vuruyorken devam etmekte tereddüt etse de içinden geçenleri açıkça söyledi:

-Kendimi engelleyemiyorum.

Yılmaz boynunu öpüp karşılık verdi ona:

-Bende...Senden uzak kalamıyorum.

Söylenenler karşılıklı olarak içlerine bir nebze de olsa su serpmişti. Yılmaz daha fazla ileriye gitmemek için kendini sıktı. Burası ne yeri ne de zamanıydı. Kadını belinden tutup konsoldan indirdi ve elini kalçalarına koyarak eteğini aşağı sürükleyip eski haline getirdi. Onun bu dokunuşuyla Sühan tepeden tırnağa titrediğini hissetti. Basit bir hareketten bile böylesine bir etki alıyorsa adamın üzerinde aynı etkisi olup olmadığını ister istemez merak etti. Dişleri alt dudağını acımasızca esir aldığında kafasını birden kaldırıp adamın gözlerine baktı. Yılmaz aynı yakıcılıkla ona bakıyordu. Parmaklarını adamın ensesinde gezdirdikten sonra aynı çizgi üzerinden boynuna gelip yakasını düzeltti. Parmakları altındaki adamın sert vücudu gerilmiş kaskatı kesilmişti. Elleri omuzlarında kaldığında bir süre onun tepkilerini izlemeye devam etti. Birkaç dakikanın ardından aynı anda söze girdiler:

-Konuşmamız gerekiyor.

Susup tekrar birbirlerine kenetlendiler. Onaylayan ilk Yılmaz oldu:

-Evet öyle gerekiyor.

Kadının cevabını beklemeden eğilip yerdeki çantasını alıp ona uzattı. Sühan uzatılan çantayı gövdesinden sıkıca kavrarken diğer eliyle kapıyı işaret etti:

-Ben...şey yapsam iyi olacak...

Adam kafasını salladı:

-Evet şey yapmalısın...

Sühan topukları üzerinde geri geri gidip sırtını kapıya yasladı:

-Ruj...rujumu tazelemeliyim.

Adam üzerine doğru geldiğinde kapıyla onun iri gövdesinin arasına sıkışmış tenindeki sıcaklığı hissetmişti. Elini kadının başının yanına koyup dudaklarına doğru eğilip alt dudağını dişlerinin arasına alıp kadını tekrar öptü ve geri çekilip kapının kilidini çevirirken fısıldadı: