❄️Keyifli okumalar dilerim.
Gözyaşları yanaklarından süzülürken titreyen ellerini annesinin elinin üzerine koydu. Soğuk el ürpermesini sağlarken kendini dizginlemeye çabaladı. Kavradığı eli yanağına yaslayıp usulca öptü. Birkaç gün evvel kendine gülen gözlerini düşündü. İki durum arasında kıyaslama yaptı umutsuzca. Kötü düşünceleri kafasından atmak için kendini şöyle bir silkeledikten sonra annesini iki yanağından da yavaşça öptü:
-Uyanacaksın biliyorum... Sen benim can bağımsın.
Yoğun bakım hemşiresi otomatik kapıdan içeriye girdiğinde gitme zamanının geldiğini anlamıştı. İstemeye istemeye doğrulup ayaklandı ve annesinin alnından son kez öpüp onu ardında bıraktı.
Hemşirenin refakatinde dışarı çıktıklarında babası ve amcası hariç kimseyi ortalıklarda göremedi. Yılmaz'ın nereye gittiğini merak etsede bir şey söylemedi. Reşat beye doktorla görüşeceğini söylemiş ve doktor beyin odasında soluğu almıştı. Kapıyı tıklatıp içeri girebildiğinde Kenan Bey onu nazik bir tavırla karşıladı:-Hoşgeldiniz.
Sühan'ı oturması için koltukları gösterirken kendisi de oturdu:
-Bir sorun mu vardı?
Sesindeki yumuşak tını insana güven veriyordu. Sühan çok beklemeden söze girdi:
-Kenan Bey, annemin durumu nasıl?
Doktor, önündeki dosyalardan birini çekip ona uzattı:
-İsterseniz sizde bir gözatabilirsiniz. Şimdilik kritik aksi bir şey söylemek için erken. Hastahaneye vardıklarında çok geçti. Buna rağmen elimizden ne geliyorsa yaptık.
Sühan elindeki dosyayı en ince ayrıntısına varana kadar incelerken doktoru onaylarcasına kafasını salladı:
-Uyanma...uyanabilen ihtimali nedir?
Kenan Bey koltuğunda kıpraştı:
-Sühan hanım tıp bu...Bizim söylediklerimizin yanında bir de Allah var. Her şey olabilir. Fakat duruma şöyle bir baktığımızda çokta iç açıcı bir profil yok maalesef.
Dosyayı kapatıp doktora geri uzatırken bir umut tekrar söylendi:
-Kenan Bey, bizim imkanlarımız geniş. Önerebileceğiniz başka bir tedavi yöntemi varsa elimizden geldiğince...
Kenan Bey kafasını aşağı yukarı sallayarak onaylarken sözünü kesti:
-Elbette biliyorum Sühan hanım. Fakat inanın beklemekten başka yapılacak hiçbir şey malesef yok.
Sühan son limanını da kaybetmiş gibi hissediyordu. Bitkin bir tavırla oturduğu yerden kalkarken doktora teşekkür etti. Yavaş adımlarla koridora çıkarken görevli hemşireye annesinin durumunu tekrar sormuştu. Biraz sonra ona yaklaşan babasını gördü:
-Baba...?
Reşat bey kızının yanına vardığında elindeki beyaz kartı ona uzattı:
-Birkaç tane boş oda varmış, amcan rica etti. Birinde dinlenebilirsin, iyice halsiz düşmeni istemiyorum yavrum.
Sühan istemeye istemeye aldı babasının uzattığı kartı. Zaten saat epey geç olmuştu. Gidip biraz uyusa onun için de fena olmazdı. Babasını yanağından öpüp asansöre ilerlerken gördüğü hasta bakıcılardan birine de odanın bulunduğu katı sormayı ihmal etmemişti.
Üçüncü kata çıkarken kafasındaki düşünceler onu oradan oraya sürüklüyor olsa da içindeki yangını söndürmeye yetmiyordu. Ağlamamak için kendini sıktı. Gün boyu perişan halde olduğundan yüzü gözü şişmişti zaten. Odanın kapısının önüne geldiğinde kartı okutup boş odaya adımını attı. Uzun zamandır kullanılmadığı belliydi. Çoğu eşyaya donulmamıştı, yeni geldiği haliyle orada duruyorlardı. Kapıyı kapatmaya henüz yeltenmişti ki güçlü bir el kapıyı tuttu. Sühan daha ne olduğunu anlayamazken Yılmaz çoktan içeriye girmiş kapıyı kapatmıştı. Loş odada kadına doğru baktı.
Sühan da yarı korku hali normale dönerken ona bakıyordu. Ne yapacakları önceden belirlenmiş film senaryosu gibi oldu. Yılmaz kollarını açar açmaz Sühan aceleyle kendini onun kollarına bırakıvermişti. Yılmaz'ın sert bedenine yaslandığında derin bir soluk aldı ve başını göğsüne yasladı.
Şimdi ona dünyayı verseler buradan daha güzel olur muydu...? Yılmaz yüzünü saçlarının arasına gömüp birkaç derin nefes aldığında gözlerini kapadı. Kollarını adamın beline sararken Yılmaz'ın da ona sıkı sıkı sarılmasını istiyordu.
Sühan daha ne olduğunu anlayamadan onu kucakladığında ufak çaplı bir çığlık atıp kollarını onun boynuna doladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHREM
RomanceDİKKAT! Yetişkin içerik barındırır. 18 yaşından küçüklerin okuması sakıncalı ve uygunsuzdur. Onun ateşiyle yanarken onun sana yasak olduğunu bilmek... Aradaki kalın çizgilerle belirlenmiş sınırları gözünü kırpmadan aşabilir misin? Yasak olduğunu bi...