10/Araf

7.3K 223 38
                                    


❄️
Keyifli okumalar dilerim.

-Hoş geldiniz Kenan Bey.

Yaşlı adam babacan bir tavırla gülümsedi ve doktorunun karşısındaki yerini aldı:

-Sağol güzel kızım.

Yuvarlak çerçeveli gözlüklerini gözüne geçirip önündeki raporları karıştırdı:

-Ah işte burada.

Başını kaldırıp Kenan Beye baktı:

-Raporunuz gerçekten beklediğimden iyi geldi Kenan Bey. Epey bir yol kat etmişiz gibi görünüyor.

-Oh güzel evladım İnan çok sevindim. Hanım başımın etini yiyordu.

Sühan tatlı tatlı gülümsedi:

-Sağlığa adım adım Kenan Bey. Sizi buralara kadar yorduğum için de kusura bakmayın lütfen.

-Yok yavrum olur mu öyle şey. Ben gelmesem hanım kalkar beni buralara sürüklerdi.

Deyip güldü. Sühan da ona katıldı:

-Eşinize çok selam söyleyin lütfen.

Son hastası kalkar kalkmaz derin bir nefes koyverdi ve gözündeki gözlükleri çıkarıp masanın üzerine gelişi güzel bıraktı. Bunalmış ve canı sıkılmıştı. Olan biten şeyleri bir türlü aklından atamıyordu. Fakat kalkıp İstanbul'a gelerek en doğru kararı verdiğini düşünüyordu. Aklını başına almalıydı orada kalmış olduğu her saniye bir günahın içine çekiliyormuş gibi hissetmişti kendini. Üstelik adam evlenecekti. Düşüncelerini başından savmak adına şakaklarını ovdu. Bilgisayarını ve önündeki dosyaları kapatıp ayağa kalktı. Sekreteri çoktan çıkmıştı. Camdan dışarıya kaydı gözleri şoförü Hüseyin onu bekliyordu. Çantasını ve telefonunu alarak ofisinden çıktı ve kapıyı kilitleyip arabaya doğru yürüdü:

-Hoşgeldin kızım eve mi?

Hüseyin'den gelen bu teklif üzerine kafasını salladı onaylarcasına:

-Evet abi eve gideceğim.

Arabaya bindiğinde çalmaya başlayan telefonuna kaydı bakışları. Ekrandaki Beliz yazısını görünce kendi kendine kızdı. Kalkmış memlekete gitmiş o kadar zaman en yakın arkadaşına haber vermeyi geç arayıp sormamıştı bile. Telefonu açıp kulağına dayadığında cırtlak bir ses misafir oldu kulağına:

-Neden bir türlü açılmıyor bu telefon? Pabucum dama mı atıldı yoksa!

dedi karşıdan gelen sitemli ses. Sühan derin bir nefes aldı:

-Üzgünüm, bir türlü fırsatım olmadı.

-Ne demek fırsatım olmadı? Haftanın her günü hasta mı bakıyorsun sanki aşkolsun Sühan.

Beliz'i çok seviyordu liseden beri arkadaşlardı ve hiç kopmamışlardı. Bu kısa süreli ayrılık bile anlaşılan en yakın arkadaşının kanına dokunmuştu. Acilen gönlünü almalı ve biraz da dert yanmalıydı ona:

-Müsaitsen bana gel olur mu?

Sevinçle kıkırdadı karşı taraf:

-Bir an hiç teklif etmeyeceksin zannettim çatlak şey!

ikisi de kahkahaya boğulduğunda Sühan tekrar söze girdi:

-Çok geç kalma ve lütfen bir şeyler yeme.

-Tamam tatlım, konuştur bakalım hünerlerini bu gece sendeyim.

-Parmaklarını yiyeceğine emin olabilirsin.

MAHREMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin