12/İstanbul

5.8K 202 75
                                    


❄️
Keyifli okumalar dilerim.

Havalimanı her zamankinden daha sakindi. İnsanlar bir o yana bir bu yana yürüyor bazıları aceleci bazılarıysa sakin hareketlerle uçaklarımı takip etmeye çalışıyorlardı. Elindeki valizi sürükleyerek asansöre bindi ve otopark katına bastı. Çift taraflı açılan kapıdan çıkıp audi marka arabasının kilidini elindeki anahtarla açarak valizi bagaja yerleştirip sürücü koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırdı. Öncelikli olarak şirkete uğrasa iyi olacaktı.
Sadece üç haftalığına buradan uzak olmasına rağmen şehir onu yabancılamıştı. Kalabalık, trafik bitmek bilmeyen korna ve konuşma sesleri günün erken saatinde bile azalmamış aksine aynı tempoyla devam ediyordu. Geceden kalma insanlar üstleri başları perişan bir şekilde spor arabalarında trafikte ilerlemeye ve en olası şekilde evlerine gitmeye çalışıyorlardı.

Şirketin otoparkına arabasını her zamanki yerine park edip aşağı indi ve asansöre ilerleyip 32 tuşuna bastı. Cam asansör içerisinde yukarıya doğru süzülürken çalışanlarının kendi hakkında fikir yürütmeye başlamış olduklarını gördü. Nasıl görmesindi ki... onu asansörde gören her biri kafasını çevirip yanındakine hararetli bir şeyler söylüyordu. Asansör tekrar açıldığında kendi ofisine doğru yürüdü. Sekreteri ayağa kalkıp ona baş selamı verirken elini kapıya koyup taranmasını bekledi. Ofise girdiğinde otomatik kapı arkasından kapandı ve dışarının tüm sessizliği de dışarıda kalmış oldu.

Masasının kenarındaki tuşa basıp sekreteriyle iletişim sağladı:

-Öğlene kadar rahatsız edilmek istemiyorum.

-Emredersiniz efendim.

Parmağını dokunmatik ekrandan çekip kravatını çözdü ve İstanbul'u ayakları altına seren büyük rahat deri koltuğuna doğru ilerledi. Ofisinin üç tarafı cam masasının arkası ise duvardı. Yerler siyah mermerdi ve göz alıcı şekilde parlıyordu. Filmli camlar dışarının dikizci gözlerini engellerken odanın içerisinden her şey açık seçikti. Adam yorgundu...Fiziksel bir yorgunluk hissetmiyordu fakat ruhen berbat bir haldeydi. Cep telefonu çalmaya başladığında kulağındaki Bluetooth kulaklığı açtı:

-Evet...?

-Yılmaz, İstanbul'a inmişsin dostum.

-Geldim Hakan.

-O halde seni bir ziyaret edeyim. Bu arada seni tanıştırmam gereken biri var.

-Ofisteyim, bekliyorum.

-Anlaştık yarım saate oradayız.

- - -

-Verdiğim listede sizi rahatsız eden bir şeye rastladınız mı Sevgi hanım?

-Ah aslına bakarsan liste olağanüstüydü diyebilirim. Bu ikinci hamileliğim fakat ilk defa bu kadar rahat ve kilo problemim olmadan geçiriyorum.

-Bunu duyduğuma sevindim. Pekala başka eklememi istediğim birkaç alternatif olduğunu belirtmiştin.

Kadın tatlı bir şekilde tombullaşmış iki parmağını ağzına bastırıverdi. Yanakları kızarmıştı. Sühan kadının bu halini tatlı buldu. Hormonların etkisi olsa gerek kadın duygusal ve utangaçtı. Sabırla ona cevap vermesini bekledi:

-Bu aralar biraz fazla ekşi aşeriyorum bunun için bir şeyler yapamaz mıyız...?

-Öğün aralarına bir iki küçük ekleme yapabilirim sanırım.

-Bu harika olur.

Sühan yazıcıdan çıkan yeni listeyi ona uzattı:

-İşte burada, bir sonraki randevumuza kadar kendine iyi bak lütfen.

MAHREMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin