❄️
Keyifli okumalar dilerim.Ortama birden gergin bir hava peydah olmuştu.Yılmaz şaşkınlıkla baktı kadına.Emin olmak için dönüp dönüp tekrar baktı.Neler oluyordu? İkisinin de aynı zamanda Mardin'de olması tesadüf müydü? Küçükken oyunlar oynadığı,saklambaç oynarken şişman diye saklanamadığı gerekçesiyle dalga geçtiği o küçük kız büyümüş ve bu hale mi gelmişti gerçekten...? Aklı bu olağanüstü sayılacak değişimi kolay kolay kabullenemiyor karşısındaki kadından da bakışlarını çekemiyordu.Gözlerini bir kez daha genç kadına çevirdi.O da onun gibi şaşkın görünüyordu ve bir o kadar habersiz.Kızın bakışları kendisininkiyke kesişip gözlerine kenetlendiğinde yutkunma ihtiyacını ihtiyatla bastırdı.Aklına ne olmuştu da bu kızı görür görmez delikanlılık çağındaki sübyanlar gibi tepki vermeye başlamıştı. Yalanı oldu olası sevmezdi ve doğruyu söylemek gerekirse bu kadın Yaradan'ın özene bezene yarattıklarındandı.Hokka gibi burnunda,kırmızı dudaklarında,al yanaklarında,zümrüt yeşili gözlerinin süslediği o büyülü yüzünde en ufak bir kusur bile yoktu.Tam o sırada babasının sesiyle ağır çekimden çıktı:
-Geç otur kızım,ayakta kalma.
Sühan da Yılmaz'ın oturduğu gibi sedire çöktü.Karşısında oturduğu adamın heybetiyle derin bir soluk koyverdi.Öylesine devdi ki karşısındaki adam...Geniş omuzları azımsanmayacak boyu ve cüssesiyle ürkütücü görünüyordu.Kuzguni siyahlıktaki saçları ve onlarla yarışacak derecedeki kara gözleri insanın içine işliyor bir kor gibi yakıyordu.Hiç değişmemişti Yılmaz.Her zaman arsız bir çocuk olmuştu zaten ama o sıska,hastalıklı duran çocuğun nasıl bu hale gelebildiğini aklı almıyordu. Adamın gözlerini üzerinde hissedince zümrüt yeşili gözlerini onda sabitledi.Etraftaki sesler kulağına uğultular şeklinde ulaşıyor sanki o ve kendisinden başka kimse yokmuş izlenimi veriyordu. Kalbi, üzerindeki yakıcı gözlerin ağırlığı altında ezilirken ona eş olarak öyle çarpmaya başlamıştı ki genç kız bunu birilerinin duymasından korkuyor ellerini göğsüne sarmamak için kendini zor tutuyordu.
Zehra içeriye girip yemeğin haberini verdi:
-Ağam yemek hazırdır.
Osman Bey içeridekilere seslenerek ayaklandı:
-E hayden bakalım o halde.
Birlikte avluya indiklerinde binbir çeşit baharatın kokusu etrafa dolaşmışken yakıcı isotun kokusuda genizleri yakıp geçiyordu.Genç kız annesinin ona ayırdığı yere oturduğunda tam da Yılmaz'ın karşısına oturduğunu gördü.Koskoca masada oturacak başka yer kalmamıştı sanki de bir bu eksikti! Tabağına konulanları çıt çıkarmadan aceleyle yiyip masaya göz gezdirdi.Herkes hala yiyordu fakat kendisi bir diyetisyen olarak neyden ne kadar yemesi gerektiğini bildiğinden gerekli besinleri çoktan almıştı.Ellerini yavaşça birbirine sürttü ve ayağa kalktı:
-Elhamdulillah size afiyet olsun. Amcacım ve babam yorgunum,bu gün için sizden anlayış bekliyorum...
Kimsenin konuşmasına izin vermedi yengesi:
-Bunun izni mi olur yavrum.Dinlen tabi.
Ve kimse Medine Hanim'ın sözü üzerine söz söylemedi.Sühan yorgun adımlarla odasına ilerlemeye başladı.Yorgunluktan neredeyse bayılmak üzereydi.Zaten bugün yaşadığı atraksiyonlar oldukça heyecan vericiydi. Merdivenleri tırmanıp odasına doğru yöneldi. Odanın kapısına henüz varmış ve elini kapının koluna yeni atmıştı ki ince parmakları kulpu kavrayamadan sert bir el hemen yanındaki duvara yaslandı.Sühan korkuyla derin bir nefes verdi.Adamın sesi oldukça düzdü:
-Bugün...bir şey ele vermemen....
-Önemli değil.
diyerek kestirip attı kız.Odanın kapısını gürültüyle açıp içeri girecekken genç adam kolunu girişe koyarak girmesini engelledi.Sühan ateş saçan bakışlarla döndü ona.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHREM
RomansaDİKKAT! Yetişkin içerik barındırır. 18 yaşından küçüklerin okuması sakıncalı ve uygunsuzdur. Onun ateşiyle yanarken onun sana yasak olduğunu bilmek... Aradaki kalın çizgilerle belirlenmiş sınırları gözünü kırpmadan aşabilir misin? Yasak olduğunu bi...