❄️
Keyifli okumalar dilerim.Küçük adam önündeki kağıda baktı. Ne yazması gerektiğine tam olarak karar veremiyordu. Fakat sıra ondaydı küçük kızın mektubuna cevap yazmak zorundaydı. Kurşun kalemi elinde sıkıntıyla çevirdi. Onun gidişinin ardından bir türlü eskisi gibi olamıyor Sühan'ı çok ama çok fazla özlüyordu.
Küçük kız her defasında ona onu ne kadar özlediğini yazıyordu. Yılmaz gözleri dolmuş bir şekilde masasının çekmecesini açtı ve renkli mektup kağıtlarında gezdirdi gözlerini. Hepsini Sühan ona yazmış yollamıştı. Her hafta Cuma günü mutlaka ama mutlaka eline yeni bir mektup ulaşmış oluyordu. Üstüne üstlük kendiside küçük kızı çok özlemişti.
Babası da onu yakında İstanbul'a yollayacaktı. Az bir zaman kalmıştı. Fakat İstanbul'a gittiğinde onun mektuplarını alamayacaktı artık ilişkileri sekteye uğrayacak belki de Sühan'ı tamamen unutacaktı. Aklındakilerle yüreği ezildi. Onu unutmak istemiyordu...
- - -
Sühan son çamaşırını da valize yerleştirdikten sonra elini beline koyup çöktüğü yerden doğruldu. Beli de ne kadar ağrımıştı... Birden çalan telefonuna kaydı bakışları. Eline aldığı telefonun ekranına bakmadan direkt:
-Efendim?
Deyiverdi. Yanıt olarak sekreteri Canan'ın sesini işitti:
-İyi akşamlar efendim,biletinizi hallettim yarın akşam saat sekizde.
-Teşekkür ederim Canan. Hüseyin abiyi de arayıp bilgilendirirsen sevinirim. Arabam indiğimde kapıda olsun.
-Tabi Efendim siz hiç merak etmeyin.Bu arada bu hafta randevularınızı da sıraya koydum.
-Sağol Canan,geldiğimde görüşürüz.
-İyi akşamlar Sühan hanım.
Sühan telefonu kapatıp komidinin üzerine bıraktığında acıkmış olduğunu hissetti. Aşağı inip bir şeyler yese iyi olacaktı. Üzerine rahat bir pijama takımı geçirip saçlarını özensiz bir şekilde toplayarak terliklerini de giyip odadan çıktı ve merdivenlere doğru yürüdü. Bir de kahve mi içseydi...? Merdivenleri yavaşça inip mutfağa girdiğinde Zehra'nın da orada olduğunu gördü. Zehra kendisine göre oldukça yapılı bir kızdı. Oturduğu masanın başında bulgur ayıklıyordu. Sühan eşiği geçip mutfağa girdiğinde onun dikkatini üzerine çekmeyi başardı. Zehra kaşlarını kaldırararak bir süre onu inceledikten sonra sordu:
-Bir şey mi istemiştiniz...hanımım?
Sühan kızın bu tuhaf hareketlerine bir türlü anlam veremiyordu.Olumsuz anlamda başını sallarken dolaba doğru ilerleyip konuştu:
-Kendim halledebilirim teşekkürler.
-Siz hiç zahmet etmeyin,bana söyleyin ben yaparım.
-Gerek yok Zehra,sen işinle meşgul olsan kâfi.
Dedi Sühan ve dolaptan domates,marul,beyaz peynir ve salam çıkarıp tezgahın üzerine bıraktı. Ekmek bölmesinden aldığı ekmeği kesip arasını da ayırdıktan sonra gerekli malzemeleri içine dizip tuzladı. Sürahide duran portakal suyundan da bir bardağa doldurduğunda iyice ağzı sulanmıştı. Bir an önce yiyip karnını doyursa gerçekten mükemmel olacaktı.Evet bir diyetisyen olabilirdi ama o da çoğu insan gibi yemek yemeyi seviyor aynı zamanda da bundan keyif alıyordu. Fakat her ne olursa olsun formunu korumayı da iyi başarıyordu. Dışarı çıkıp büyük terasa çıktı ve bütün Mardin'i ayaklarının altındaymış gibi hissettiren büyük terastaki doğu tarafın korkuluklarına ilerleyip geniş yere çıktı ve ilk ısırığını aldı. Küçükken de buraya gelirdi. Aslına bakılırsa o her defasında buraya gelirdi. Hatta Yılmaz onunla dalga geçtiğinde bile geldiği yer burasıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHREM
RomanceDİKKAT! Yetişkin içerik barındırır. 18 yaşından küçüklerin okuması sakıncalı ve uygunsuzdur. Onun ateşiyle yanarken onun sana yasak olduğunu bilmek... Aradaki kalın çizgilerle belirlenmiş sınırları gözünü kırpmadan aşabilir misin? Yasak olduğunu bi...