on sekiz

2.3K 207 160
                                    

Bir yalan eksik, bir yalan fazla,
Nasıl olsa döner dünya.
İster inan, ister inanma,
Yalnızlığın çaresini bulmuşlar.

Kaynayan çayın altını kapatıp sofraya koydum. Yüzümü yıkamama rağmen sanki gözlerim açılmamaya yeminliydi. İşime henüz başlayamadan yıllık izine ayrılmak zorunda kalmıştım. Bir hafta sonra başlayacaktım. Güzelce kahvaltımı yaptım ve çantama bir kaç önemli eşyamı koyup evimden dışarı çıktım.

Kapıyı kilitlerken ne kadar daldıysam, arkamdan gelen sesi duymamıştım bile. Yerimde hafifçe sıçrayıp elimi kalbimin üzerine koydum.

Gözlerim sadece bir kaç saniye karşımdaki adamı inceledi. Uzun boylu, sarışın, griyi andıran gözleri vardı ve daha önce hiç görmediğim bir adamdı. "Ben rahatsız ettiysem kusura bakmayın." Anahtarını kilitten çekip avcuma aldım. "Yok, önemli değil." Mesafeli bir gülümseme oluştu yüzünde. "Merhaba, ben Taha. Yanılmıyorsam yeni komşunum."

Kaşlarını kaldırarak karşı kapıya baktım. Şükür, tamamen taşınmışlardı demek ki. Bana uzattığı eli kısaca sıktım, yüzüm de küçük bir gülümseme oluştu. "Rumeysa ben de, memnun oldum." İyi birisine benziyordu ama netice de kimseye güven olmazdı. "Görüşmek üzere o zaman." Aynı şekilde karşılık verdim tam gideceğim zaman beni tekrar sesi durdurdu. "Rumeysa, yanlış anlamazsak numaranı alabilir miyim? Kimseyi tanımıyorum ve bir sorun çıkarsa kime danışacağımı bilmiyorum."  Başımı salladım ve ezberimdeki numarayı yazmasını bekledim.  Daha sonra ben dışarı çıkarken o evine girmişti.

Bugün Gülşah'la buluşup gelinlik bakacaktık. İznim dolmadan tüm düğün işlerini halletmemiz gerekiyordu. Evime çok uzak olmayan bir yerde buluşmaya karar kılmıştık. Çağlar'ın geleceğini sanmıyordum, muhtemelen sadece ikimiz olacaktık.

Anlaştığımız yere gelince gözlerim etrafta dolaştı ve mağzanın önünde bekleyen, arkası dönük, kısa boylu bir kız görünce gülümseyerek yanına ulaştım. Hemen içeri girip Gülşah'ın istediği modeli aramaya koyulduk.

Bir kaç gelinliği alıp, diğerlerinin aksine fazlaca büyük olan kabine girdi. Bekleme koltuklarına oturup mağaza elamanının getirdiği kahveyi yudumladım.

***

"Bu da çok yakıştı ama diğeri daha güzel olmuştu sanki." Aynadan kendini süzüp ellerini gelinlikte dolaştırdı. "Off çok kararsız kaldım." Gözüme çarpan gelinliği hemen yerinden söküp almam saniyeler içinde oldu. "Oha, oha bu mükemmel. Bunu denesene." Elimdeki gelinliği kısaca süzdü, onunda aklına yatmış olacak ki hevesle onayladı beni.

En fazla beş dakika sonra içerden kafasını çıkardı. "Fermuarı çekemedim, help." Gülüp hemen kabine girdim, gelinliği süzmeye fırsat bulamadan fermuarı uzattı. Kumaşa sıkılmıştı, uzun bir uğraştan sonra fermuarı çekip aşağıdan yukarı süzdüm. Karşımdaki görüntüye mükemmel demek az kalırdı. "Ben bunu çok beğendim."

Onayladım ellerimi çırparak. "Bunu kiralıyoruz o zaman." Gülümseyerek aynadan kendini süzdü. Yüzündeki sinsi gülüşü gördüm. Neler geçiyordu bunun aklından? Bahsettiğimiz kişi Gülşah ise, her şeyi yapabilirdi. Asla güvenmiyordum.

Kabinin kalın perdesini açtı ve gözüne kestirdiği gelinliği alıp üzerime attı. "Hadi sen de bunu giy." Tam itiraz edecekken parmağını kaldırıp yüzüme doğrulttu. "Sakın itiraz etme, kız kızayız şurada denesen n'olur?" Omuz silkipperdeyi çektim, hiç gelinlik giymemiştim hayatımda.

Hızlı olmaya çalışarak giydim ve fermuarını dikkatlice çektim. Aynadan gördüğüm bedene memnuniyetle gülümsedim. Tam olmuştu üzerime. Gülşah'ın gelinliğinin aksine kabarık değildi. Üst kısmında küçük küçük işlemeler vardı. Ve çok güzeldi. Gülşah'ı bekletmemek adına kabinden çıktım.

Sana Nerden Rastladım?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin