otuz iki

1.1K 123 11
                                    

Birileri anlatsın bana aşk daha neler ister
Sevilmeden bitecek mi bu rüya
Bu adam seni ister

Gözlerim boğaz kenarında aileleri ile oynayan çocukların üzerinde gezinmeye devam ediyordu. Babaları olarak tahmin ettiğim adam, bir ağaca yaslanmış gözlerini kapatmıştı. Annesi olduğunu düşündüğüm kadın ve yanındaki minik kız saklanıyordu. Başka bir aileye kaydı gözüm, bir kadın yemek hazırlıyordu, bir adam ve küçük bir erkek çocuğu da top oynuyordu. Tek tek tüm insanlarda gezdi gözlerim. Karşı bankta oturan yaşlı teyzeyle göz göze geldik. Beni süzdü. Bir an dışarıdan acaba ben nasıl görünüyorum, diye düşündüm.

Bir bankın üstünde tek başına oturmuş, boş boş etrafı izleyen, genç bir kız.  Bir haftadır her gün buraya geliyor, bu bankta oturuyor ve etrafı inceliyordum. Bazen müzik dinliyordum, bazen kitap okuyordum, bazen de öylece insanları veya denizi izliyordum.

Düşünüyordum.

Sevdiğim insanlar tarafından ne kadar üzüldüğümü, sevilmediğimi, canımın bilerek acıtıldığını düşünüyordum.

Tek başıma büyümüştüm ben. Sokak aralarında oynanan hiçbir oyuna alınmamıştım mesela, kendimi hep eksik hissetmiştim, sevdirememiştim kimseye kendimi. Öncelerde suçlunun hep kendim olduğunu düşünürdüm. Benim yaptıklarım yüzünden ailemin beni sevmediğini düşünürdüm ama daha sonra komaya girmeden bir süre önce hayatımda ilk kez gördüğüm teyzem bana ulaşmıştı. Kazadan sonra bazı şeyleri unutmuştum ve yeni yeni hatırlıyordum.

Ailemin beni neden sevmediğini, her şeyi açıklamıştı. İşte o gün hepsinden tam anlamıyla nefret ettiğim gündü. Beynim eskilere giderken görüş açımın bulanıklaştığını farkettim. Gözlerimi kırpıştırarak gözlerime gelen yaşları geri gönderdim. Ağlamayacaktım.

İlkokul, ortaokul hiçbirinde çok yakın bir arkadaşım olmamıştı. Toplum içerisinde anne-babasının istemediği çocuklara karşı bir önyargı vardı. Kimsesiz çocuklara, suçluların çocuklarına, devlet korumasına alınan çocuklara, istenmeyen çocuklara...

Ortaokul altıncı sınıftaydım galiba, bir öğretmen bana yaptığım hatadan dolayı, "Ailen sana terbiye vermedi mi?" diyerek sınıfın ortasında azarlamıştı. Yan komşumuzun oğlu da tüm sınıfın ortasında alay ederek ailemin bana karşı tutumunu söylemişti. Kimse dalga geçmedi sınıfta, tam tersine ölüm sessizliğiyle sadece bana bakmışlardı ama yine de yutkunamamıştım o an, utandım, ağladım. Hayatımda kendimi daha ezik, daha kötü hissettiğim bir anım yoktu.

Liseye geçtiğimde kendi şehrimden hiçbir liseyi yazmamıştım tercihlerime. Babamın da çok umrunda değildi tabii. Belki yanlarından gidecek olmama sevinmişlerdi bile. Aslı ve Helen ile lisede tanışmıştım. Bayramlarda, tatillerde hiç oraya dönmemiştim. Dönecek kadar param da olmamıştı, dönmekte istememiştim. İçine o kadar kapanık bir insandım ki, yeni tanıştığım insanlarla iki kelimeyi bir araya getirip konuşamazdım. Özgüvensizdim.

Helen ve Aslı'ya ailemin durumunu tamamıyla hiçbir zaman anlatmamıştım. Onlar da zorlamamışlardı. Tatillerde onların yanında kaldım. Aileleri bana hep kendi kızları gibi davranırdı ama hep çok çekinmiştim onlardan.

Vaktimin çoğunu kütüphanelerde kitap okuyarak geçirirdim. Okuduğum lisenin hemen karşı tarafında büyük bir halk kütüphanesi olurdu. Sakin ve bir sürü kitabın olduğu bir kütüphaneydi. Kendimi onlar sayesinde geliştirmiştim. Üniversiteye geçince İzmir'e gitmek, onlardan kopmak zorunda kalmıştım. Kısacası yalnızlık benim yakamdan düşmüyordu. Kendi yalnızlığım içinde boğulduğumu hissederken yanımdaki boş yer iri bir bedenle doldu.

Sana Nerden Rastladım?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin