otuz

1.3K 127 38
                                    


Uzaklarda bir yerlerde
Paralel bir evrende
Sen ve ben çok önceden
Tanışmış olabilir miyiz?

Bir anlığına zemine kayan bakışları sorum karşısında hızlıca gözlerimi buldu. Gülümsedi, rahatça arkasına yaslanırken bir dizini diğerinin üzerine attı. "Uyu artık istersen." Ama benim uykum yoktu, sorumun cevabını merak ediyordum. Bir yandan da duymaktan korkuyordum.

"Sorumu cevaplamayacak mısın?" Derin bir nefes aldı. "İlk görüşte aşk var mı?" Bunu ben onu ilk gördüğümde de sorgulamıştım değil mi?

"Hmm, bana göre mi soruyorsun bilmiyorum ama bence yok. Yani insan ilk kez gördüğü birine hemen aşık olamaz bence. Etkilenir, hoşlanır ama olamaz." Kaşları havalandı.

"Ama uzmanlar olabilir diyormuş." Gülmemek için kendimi zor tutarken yine de kıkırdamaktan kendimi alıkoyamadım. "Sen bunu mu araştırdın?" Utandı, yani bence utandı. Eli ensesine gitti ve tuhafça güldü. "Hayır, karşıma çıkmıştı bir ara." Daha fazla zorlamamak için başımı salladım. Bir yandan odaya bakarken de ofladım.

"Ben ne zaman taburcu olacağım bıktım burdan."

"İstersen doktorunla konuşabilirim. Ama burdan çıkınca ne yapacaksın?" Alt dudağımı bilmiyorum anlamında büktüm. Gerçekten, evim her şeyim İzmir'deydi. "İzmir'e giderim, evim her şeyim orda. Tabii ev sahibi çoktan başkasına satmadıysa." Kaşları şaşkınlıkla havalandı. "Özel değilse, kızlar aileni çağırmadılar, İzmir'de bir süre sana bakacak biri lazım. Onları niye çağırmıyorsun?"

Gözlerim uzaklara daldı. Bunu kimseye anlatmamıştım ama o benim için kimse değildi. Kimse olamayacak kadar değerliydi. "Onlar yoklar. Hiç olmadılar zaten. Öyle." Ne kadar kısa, o kadar iyi. Birkaç dakika kimseden çıt çıkmadı, boğazına temizleyip destek verircesine kolumu tuttu. Gülümsedim. "Rumeysa, belki tuhaf gelir ama ben hep burdayım, unutma olur mu? " Ama seni yerim ben. Duygusal bir kektim şu an.

"Teşekkür ederim." Gözlerini kapatıp açtı. Gözlerim mutlulukla doldu. Onun bana önceden dediği şeyi, ben demek istedim bu sefer. "Sana sarılabilir miyim?" Beklemiyor olacak ki önce afalladı ama kısa sürdü.

Sandalyeden ayrılıp benim gibi yatağın üstüne oturdu. Kollarını iki yana açarken hiç düşünmeden girdim oraya. Kokusu ciğerlerime ulaştığı an zapt edemediğim gözyaşlarım yanaklarıma süzüldü. "Doğru söyle bana mı aşıksın?" Sırf güldürmek için söylediği sözlerde başarılı olmuştu.

Evet, ona aşıktım.

Ama bilmese de olurdu.

***

"Rumeysa, yardım istemediğine emin misin?" Aslı'nın onuncu kez sorduğu soruya göz devirip cevapladım. Üstüme giydiğim beyaz tişörtün uçlarını bol, kot pantolonun içine soktum ve aynadan kendimle göz göze geldim. Dudaklarım iki yana kıvrıldı.

Dün, Ali doktorla konuşmuştu ve ertesi gün taburcu olmak için izin almıştı. Doktor bey de zorluk çıkartmamış, dikkat etmem gereken birkaç şeyi üstüne basa basa anlatmış ve ilaçlarımı yazmıştı. Mutluydum, bu hastane odasından kurtulduğum için özelikle.

Sabah Emre ve Aslı gelmişti. Aslı kıyafet getirmişti ve hemen duş alıp giymiştim. O hastane önlüğünden kurtulduğum için de ayrı mutluydum. Yeni taradığım saçlarımı bileğimdeki tokayla toplayıp dışarı çıktım. Aslı bedenimi süzüp ıslık çaldı. "Taş gibi hatunsun, şu fiziğe, şu boya, şu bele bir bak. Maşallah yavruma." Güldüm, havada öpücük atıp laptopu çantaya yerleştirdim. Burdan çıkınca ilk işim telefon almak olacaktı. Hesabımda bir miktar birikimim vardı.

Sana Nerden Rastladım?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin