sekiz

2.9K 276 286
                                    

Ben bal arısı gibiydim,
Senden önce
Bak pervanelere döndüm,
Seni görünce'

Şuraya bu sözlerin yorumunu da bırakıyorum.
Pervaneden kastı, rüzgar türbini ise, arılar rüzgar tribünü bulunan yerde olmazlarmış, sesten rahatsız oldukları için kendi vızıltılarını duymazlarmış.
( Melloyello35 ♡)

Mandalla burnunuzu sıkıştırınca nasıl hissedersiniz?
Nefes almak için çırpınırsınız ama alamazsınız. Alsanız da o kadar küçük bir nefestir ki, ciğerleriniz daha fazlası için adeta size yalvarır.

Burnumda mandal yoktu. Yoktu değil mi, evet evet yoktu ama o zaman niye böyle hissediyordum.
Sevdiğin adamın doğum günü partisinin olacağı kafenin önünde olduğun içindir belki. Mantıklı. Ay bir anda hatırlayınca kalbim yine çarpmaya başladı.

Aldığım nefes ciğerlerime gitmiyordu ve kalbimin sesini kulaklarım duyuyordu. Sesli bir nefesi dudaklarımın arasından salarken yanımdan geçen adam cins cins bana baktı. Ne var ayol, ilk defa mı nefes veren insan görüyorsun?

Daha fazla rezil olmamak adına karşımdaki kapının demir kolunu çekip içeri girdim. Dışardaki soğuk havaya tezat sıcacıktı içerisi.  Emre'nin dediği saatten bir saat önce gelmiştim. Belki bir yardımım dokunur diye. Ne kadar düşünceli bir insanım, aman Allah'ım.

Gözlerim tüm kafeyi turladı. Masalar bir köşeye toplanmıştı. Sadece ortaya, tek, upuzun bir masa koymuşlardı ve üstünde bir kaç abur cubur vardı. Sandalyelere oturmuş sohbet eden iki adam vardı. Birisi Emre'ydi. Diğeri, siyah saçlı, mavi gözlü, iri yarı bir adamdı. Tam selam vereceğim zaman mutfak olduğunu düşündüğüm yerden elinde kurabiyelerle minyon bir kadın çıktı. Gerçekten benden çok kısa ve zayıftı.

Beni görünce kaşlarını çatıp dikkatlice incelemeye başladı. Bu sırada elindeki kurabiyeleri masaya bırakmıştı. "Merhaba."

Kadın benden gözlerini alıp bir süre düşündü, sonra aklına gelen şeyle Tatlıca gülüp iki adımda yanıma geldi ve birden sarıldı. "Merhaba, Rumeysa sensin yanılmıyorsam." Gülümseyip sarılışına karşılık verdim.

Benden ayrılıp arkasını döndü.

"Emre'yi tanıyorsun zaten, Çağlar benim sevgilim. Emre üniversiteden arkadaşı, biz de sonra tanıştık işte." Nefessiz sıraladığı cümlelerle gözlerimi kırpıştırdım. "Hayatım sakin ol, kız ne yapacağını şaşırdı?" Gülşah, Çağlar'a dönüp dil çıkardı. Gülümsedim.

Emre elindeki son balonu da bağlayıp yere fırlattı. "27 yaşına giren öküz gibi herife balon şişiriyorum, anasını satayım.". Elimde olmadan gülerken yalnız değildim. Gülşah'da benimle birlikte kahkaha attı ve yerdekş balkonlardan birini Emre'nin kafasına attı.

Her şeyi tamamlayıp sandalyelere yerleştik. Emre, yan pastaneden pastayı almaya gitmişti. Ve saat neredeyse gelmişti.  İstemsiz heyecanlanıyordum. Yanımda bana seslenen Gülşah ile tekrar onu dinlemeye başladım. Çok geçmeden gelen pastayı da sunum tabağına alıp Ali'yi çağırmışlardı.

Ay ben gerçekten çok heyecanlıydım!

Ortama çok çabuk ayak uydururken kapının açılmasıyla tüm bakışlar oraya çevrildi. Kulağımı delip geçen topuklu ayakkabıya yüzümü buruşturup sahibine baktım. Boyattığı belli olan sarı saçları, yüzüne sanki gelinin kız kardeşiymiş gibi yapılan makyajı ve üstündeki ben pahalıyım, diye bağıran şık elbisesiyle bir kadın girdi içeri. Yürüyüşünden ve bize yukardan bakışından küçük dağları ben yarattım havasında olduğu belliydi.

Sana Nerden Rastladım?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin