35.Bölüm - Müsvedde

88 2 0
                                    

Cumartesi günü otobüs gelmeden saatler evvel abisinin başının etini hem mecazi hem de gerçek anlamıyla yemişti. Abisine her türlü aksiliği hesaba kattırabilmiş, kırk beş dakika önceden otogara varmışlardı. Abisi ve yengesiyle birlikte otobüsün gelmesini beklerken üçer bardak çayı midelerinden aşağı yuvarlamışlardı. Bitkisel özütlü olmasına rağmen, içinde bulunan kimyasallardan ötürü pek de yararlı olmayan çay suları öz sularına karışana kadar, gidince neler yapması gerektiği, yüzlerini kara çıkartmaması gibi mevzulardan bahsetmişlerdi. Fuat mizacına karşı kürek çekip olabildiğince sessiz kalmayı yeğlemişti, onay beklenen cümleleri kendinden emin bir ses tonuyla onaylamıştı yalnızca.

Fuat açısından söylenebilecek çok fazla şey yoktu. Bir bilinmeze gidiyordu, orada karşısına nelerin çıkabileceğine dair olasılıklar çok fazlaydı, hali hazırdaki matematik bilgisi bunu hesaplamaya yetmezdi, yetmiyordu, yetmedi.

Bavulu otobüsün bagajına yerleştirdikten sonra sanki son anda babasının Erol Taş gibi ortaya çıkıp çılgın kahkahalar eşliğinde her şeye engel olacağı korkusu içini titretiyordu Fuat'ın. Gerçi hiçbir şeyden haberi yoktu babasının ama annesinin dayanamayıp telefon ederek her şeyi berbat etme ihtimali vardı. Yaşananlar hesaba katılıp, değişkenler belirlenir ve pi 3 virgül 142857 alınırsa bile bunun olma ihtimali yüzde sıfır virgül sıfırdı...

Fuat, yola çıkacağı günden bir gün öncesine değin bavulunu bile toplamamıştı. Akşam yemeğinde annesinin yüzüne bakamamıştı ama bu göz ardı edilebilir bir değişkendi. Tabağını karıştırıp, annesine gideceğini nasıl anlatacağını kurgulaması değişken bile sayılmazdı. İster hipotenüsten gitsin, ister üç dört beş üçgenini kullansın hiçbir çıkar yol yoktu, annesi çok üzülecekti. Gerçi yalnızca üzülmesi bir nebze olsun katlanılabilir bir şeydi, göz ardı edilebilir hesap hataları olarak sayılabilirdi.

Ev ahalisinin uykuya daldığına emin olduktan sonra internete girmişti. Bir veda etmeyi umuyordu. Ortalıklarda yoktu küçükhanım. Zamanı boşa harcamamalıydı, bilgisayarın fan gürültüsü arasında bavulunu toplamaya başladı. Son kazağı da bavula soktuğunda küçükhanım gelmişti. İyi bir giriş her zaman avantaj sağlardı. Tek dostuna nasıl veda edeceğini henüz bilmiyordu, biraz zaman kazanmak en iyisiydi.

Dostu sağlam bir kişiliğe sahipti. Fuat, yokluğunda bir şekilde devam edebileceğini biliyordu dostunun. Kaderin garip bir şekilde karşılaştırdığı bu kızla başka bir şekilde tanışmış olmayı dilemişti çok önceleri. Ağlar garip bir şekilde örülüyordu. Gerçi o zaman dostu olmayabilirdi kız, resmini görmemişti ama güzel olduğuna hiç şüphesi yoktu. Kendine güven önce kendini sevmekle başlardı, bu da güzelliğin bir göstergesi olsa gerekti. Bu yüzden belki yolda veya başka bir yerde karşılaşmış olsalar kız suratına bile bakmadan çekip gidebilirdi. Belki de tam tersi olurdu ama o zaman da dost olamazlardı, sevgili olurlardı muhtemelen. Ortasının olması çok nadir durumlarda gerçekleşebiliyordu.

Aklından bunlar geçerken şakayla karışık kızın ağzını aramıştı. Onun onu hangi gözle gördüğünü merak etmişti, daha öncesinde yoktu böyle bir merakı. Kızın bir cümlesi yetmişti, haklıydı, burada bile sadece dost olamamışlardı. Bu iyi miydi kötü müydü bilemiyordu ama zamanlamanın ve yerin yanlış olduğuna adı gibi emindi. Olasılıkları hesapladı, gitmese bir şeyler olabilir miydi? Peki, ya geri döndüğünde?

Düşüncelerini toparlamıştı, yapması gerekeni yapacaktı. Belki bu yüzden kızın en çok sevilenler listesindeki yerini, en çok nefret edilenler listesindeki yeni yerine taşıyabilirdi; bir numaraya! Kızın nefretten de öte bir kin beslediğini iddia ettiği öz babasını aslında sevdiğini biliyordu Fuat. Daha da önemlisi babası da biricik kızını seviyordu. Kim bilir belki bu sayede adamcağız, Fuat'ın bırakmak durumunda kaldığı yeri bile alabilirdi.

Geçmişten GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin