12.Bölüm - Korku

91 2 0
                                    

Derya tam bir ters C çizmişken, Fuat ters E harfini tercih etmişti. Fuat'ın ters E çizmesinin sebebi kahvehanenin içine girmesindendi, daha doğrusu içeri şöyle bir bakıp çıkmasından. Hiçbir şey demeden yoluna devam etmişti, Derya da bir şey sormamıştı.

Çitlerin kenarında bulunan ufak bir aralıktan içeri, bir bahçeye girdiler. Derya'ya göre hepsi bahçeydi ama burası ahşap evin avlusuydu. Kimseye bir şey demeden, hele ki izin almadan içeri girmiş olmak Derya'nın hoşuna gitmemişti. Fuat'ın bu tür şeyleri dert ediyormuş gibi bir hali yoktu.

"Ne bagyon öyne, gelmeyecen mi gı. Gelsene!"

Ayakları gider gibi yaptığında zihni tekrar dişini geçiriyordu. Öylece kalmıştı, kulakları dikleşmiş etraftan gelebilecek en ufak bir çıtırtıyı bile duyabilecek bir hal almıştı. Birilerinin bir şey diyeceği yoktu aslen. Derya Fuat'ın söylediği "kuzenlerim" kelimesine dikkat etmiş olsaydı tereddüt etmezdi muhtemelen. Daha ilk günden başına bela açmak istemediğinin ayrımına vardığında ayakları geldikleri avlunun eşiğinden geçmişti.

"Annem merak etmiştir beni, gideyim en iyisi."

"Eyi."

Kararını değiştirmeyi düşünmüyordu, henüz on dakika bile geçmemiş olduğundan muhtemelen annesi uyanmamıştı ama yine de kararlıydı, geri dönecekti. Belki biraz ısrar edilmiş olsa hiç yoktan içi rahatlamış olarak dönebilirdi eve. Yeni edindiği arkadaşın onun varlığı veya yokluğuyla ilgili henüz bir duygusu oluşmadığının göstergesiydi "iyi" sözü. Derya değişilmez olmaktan mutlu olabilirdi. Keşke gitme deseydi Fuat, Derya arkasına dönüp "gitmem gerek" diyebilseydi Ankara'da izlediği filmlerde olduğu gibi...

Geldiğinden çok daha kısa sürede geri dönmüştü Derya ama hesaba katmadığı bir şey vardı; evden çıkmadan önce anahtarı almak. Kapının önüne geldiğinde bu hatasının farkına varmıştı. Yapabileceği hiçbir şey yoktu, bekleyecekti. Nereye gittiği, nasıl ve kiminle gittiği gibi sorularla boğuşmak zorunda kalacaktı. Kapının eşiğine oturdu. Oturduğu yerden diğer çocukları göremiyordu. Ayağa kalkıp baktıysa da çitlerin arkasındaki bahçedeymiş gibi görünmüyordu artık çocuklar. Ne yaptıklarını merak etmeden duramadı, belli ki çok daha güzel oyunlar oynamak için içeri geçmişlerdi. Hala geç sayılmazdı, geri gitmiş olsa Fuat kabul eder miydi acaba oyunlarına? O kabul etse bile diğer çocukların edeceği ne malumdu akıllım. Bir sonraki sefer olursa bu kadar ürkek davranmayacağına dair söz verdi kendi kendine.

İlkin eteğinden fırlayan iplikle oynamaya başladı. İplik koptu, kapı duruyordu. Saçlarıyla oynadı kıvır kıvır oldu hepsi, kapı bana mısın demedi. Hilal kapıyı açtığında Derya ne yapıyor olduğunu hatırlayamayacak kadar sıkılmıştı. Hemen annesinin boynuna sarılmak istedi, koşturarak annesinin dibine kadar geldiyse de annesinin arkasına dönüp "içeri gir çabuk" demesi tüm planlarını alt üst etti. İkiletmeden söyleneni yapıp, içeri girdi.

Geçmişten GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin