39.Bölüm - Tekrar

86 2 0
                                    

"Sally hadi ama..."

Sesin geldiği yöne bakmadı bile. Bu şekilde çağrılmaktan hoşlanmadığını en az elli defa söylemişti! Yeni bir kavga yaşamak istemiyordu ama onun boyunduruğuna girmek de istemiyordu. Selin sanki duymamış gibi eşyalarını bavula yerleştirmeye devam etti.

İç çamaşırlarını düzgünce katlamaya çalışıyordu. Kollarını göğsünde kenetleyip, sabırsız şekilde ayağıyla ritim tutan Mia umurunda değildi. İstediği kadar acele edebilirdi, o istiyor diye bir şeyleri farklı yapmayacaktı. Zaten o istiyor diye gidiyordu, yetmez miydi? Gidiyor oluşundan ötürü en ufak bir heyecan duymasına fırsat tanımıyordu Mia. Mia'nın ailesini seviyordu, onların yanında rahat hissediyordu kendini ama o kadardı.

Mia ayağıyla ritim tutmayı bırakıp odanın içinde bir aşağı bir yukarı gezinmeye başladığında, uzun zamandır bastırmaya çalıştığı eksiklik hissi tekrar peydah oldu. Önceleri bu hisle yaşamaya çalışmıştı ama olmuyordu. Selin tam hissedemiyor, ağlama krizlerine giriyor; Mia anne şefkatiyle onu korumaya alıyor ve sonuçta Selin daha da yalnız hissediyordu.

İlk başlarda böyle değildi, okuldaki günleri gayet güzeldi, kimse kimseye karışmıyordu, Mia anlayışlı ve sevecendi. Okulda aynı sınıftaydılar, yurtta aynı odada, çoğu zaman da aynı yatakta yatıyorlardı. Sabahları yatakları ayırıp, gece tekrar birleştirmek sıkıcı bir ritüel halini almamıştı. Onunla öpüşmek, tenine dokunmak, gözlerinin içine bakmak... Sadece mastar hallerdeki zorunluluk eylemleri değildi. Sınıfta veya yurtta başka arkadaşlar edinememesi, Mia'nın o korumacı ve kıskanç tavırlarından ötürü on dakikadan fazla başka birisiyle yalnız kalamaması gibi absürt şeyler de yoktu. Sabah uyanmak, derslere gitmek, öğleden sonra duruma göre sevişmek sonra tekrar ve tekrar aynı şeyleri yapmak sıkıcı gelmiyordu. Hafta sonları sinemaya gidip, ışıklar kapanmadan evvel herkesin duyup, dönüp, bakacağı şekilde sesli ve ateşli öpüşmek heyecan veriyordu. Bir zamanlar...

"Mia!!!"

İsminin bu şekilde yüksek ve cırtlak sesle söylenmiş olması kâfi gelmişti, Mia sessizce yatağa oturmuştu.

Selin için bu kadarı yeterli değildi, kızın gözlerine baktığında hala o nefret ettiği bakışı görüyordu; Sevgi. Selin'in midesi bulanır gibi oldu. Gözlerini yumduğunda bulantısı şiddetlendi. Gözlerini kapamak, önünde Bryan'ın belirmesine neden olmuştu. Mia'yı, Bryan Henderson ile aldatmıştı, o aptal beyaz çocukla! Buna rağmen Mia neden hala öyle bakıyordu!

Bryan Henderson okulun en havalı öğrencilerinden birisiydi. Havası basketbol takımında olması, bebek yüzlü olması ve devamlı gülümsemesinden ileri geliyordu. Bunlardan başka hiçbir yetisi yoktu, üstelik kaba ve aptal bile sayılabilirdi. Buna rağmen kızlar onunla çıkabilmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Bryan mı daha aptaldı yoksa bu kızlar mı buna karar verememişti. Basketbol çok sert bir spor değildi ama Bryan'ın kafasına çok fazla darbe almış olduğuna şüphe yoktu! Selin hiç basketbol oynamamıştı ama şimdi düşündüğünde o da bir şekilde kafasını bir yerlere çarpmış olmalıydı. Bryan ile öpüşmüştü! Onun kaba ellerinin vücudunda gezinmesine izin vermişti!

Selin, güzelliğini kullanarak Bryan'a yaklaşmakta hiç zorluk yaşamamıştı. Çocuğu elde etmesi de bir o kadar kolay olmuştu. Erkeklerin ne denli zayıf olduklarını etrafındaki örneklerden görmüştü; iki kırıtmak, biraz yakın davranmak ve Tanrı vergisi bir güzelliğe sahip olmak onları ayartmak için fazlasıyla yeterliydi.

Bedeninde dolanan iki büyük elin boğazında birleşip onu boğmaya başladığını gördüğünde mide bulantısı yerini ekşi bir korkuya bıraktı. Selin gözlerini geri açtığında bir damla yaş yanağından süzülüyordu. Mia'nın damlayı görmesiyle, onu sakinleştirmek adına yanına sokulmaya çalışması ve Selin'in onu bir el hareketiyle engellemesi aynı zamana denk geldi.

Geçmişten GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin