Niye ölmemeli öyleyse
Yaşamak mutlu bir devinimseYutkunduğum an çıkan ses zihnimin köşelerine çarpıp dururken baktım yüzüne korkakça; ne yapmalıydım?
Titreyen parmak uçlarımla tırnak etimi ezerken bir kez daha yutkundum, sakin olmak zorundaydım her şey daha berbat olabilirdi; önüne geçmeliydim.
"Ne demek istiyorsun?" Sesim titremeden sorduğum soru karşısında rahat bir nefes bıraktım ortaya, kendimden emin konuşmalıydım.
"Ne mi demek istiyorum?"
Korkunç derecede soğuk ve duygusuz çıkan sesi karşısında kırpıştırdım gözlerimi. Dudağının ucu alayla kıvrılırken peçete yardımıyla tutmuş olduğu silahı bıraktı kenara. İki adım köşedeki çöpe elindeki peçeteyi atıp bana doğru yürümeye başladı. Titreyen bedenimi fark etmemesi için içimden Tanrı'ya dualar ederken tam karşımda durdu yeniden.
"Bu saatte burada ne işin var Lipsa?"
"Rahat bir nefes almak için geldiğimi söylemiştim."
"Bu saatte?" Kolundaki saate çevirdi bakışlarını. "Saat gece yarısını çoktan geçmiş, ikiye geliyor. Ve sen nefes almak için bu karanlık ve tenha yere geldin? Hmm, oradan bakılınca kaç yaşında gibi duruyorum, üç falan mı?"
"U-uyandığımda sen odada yoktun ve sesleri duyunca korktum. Yürümek istedim ve birden burada buldum kendimi. Yürürken fazla dalgın olmuş olmalıy-"
Yükselen melodi ikimizi de ani bir korkuyla irkerken derin bir nefes aldım. Cebindeki telefonu çıkardı ve açtı hızlıca.
"Evet. Hayır sorun yok. Birazdan yukarı çıkacağız, evet tamam. Görüşürüz."
Telefonu tekrardan arka cebine koydu ve gözlerime bir daha bakmadan döndü arkasını. "Doktor bizi görmeyince endişelenmiş, yukarı çıkalım." Alışık olmadığım soğuk sesi ile görmese de başımı salladım hızlıca ve onu takip etmeye başladım.
Ürkek bir şekilde bir adım gerisinden yürüyerek odaya geldiğimizde boş bakan gözleri beni buldu ve ruhsuzca, uzanmam için birkaç şey yuvarladı ağzında. Hızlı adımlarla ilerledim ve uzandım. Aramızdaki gerilim gözle görülür bir şekilde hemen ortamızda oturuyor gibiydi.
Açılan kapı sesi ile aramızdaki tuhaf bakışma kesildi. İçeriye giren doktor ile odak noktamız ona çevrilirken gözündeki gözlüğü işaret parmağı ile öteye itip oynattı dudaklarını.
"Kızlar neredesiniz siz? Az önceki kavgayı duymuşsunuzdur, oradasınızdır diye çok korktum. Güvenliğe ve kapıdaki sekretere sordum fakat çıktığını görmemiş, Lipsa?"
Sorduğu soru ile bakışlarımı odada gezdirdim stresli bir şekilde. Tabii ki görmezdi, kapıdan çıkmamıştım ki!
"B-bilmiyorum, ben de çıkarken onları görmedim. Sanırım yerlerinde değildi."
İrislerim Emma'da durunca tuhaf bakışları karşısında hissettiğim şaşkınlık göğüs çevreme birer yük bırakmıştı. Çok, çok tuhaf bakıyordu bana.
"Sanırım öyle olmalı. Lütfen bir dahakine dikkatli ol, hastalığın ilerleyen süreçlerde ve hafızanla ilgili henüz bir sorun yaşamadık. Ansızın bir şey olur diye korkuyorum, lütfen en ufak bir şeyde bizi haberdar et."
Başımı salladım hızlıca ve onu onaylayan birkaç kelime bıraktım dudaklarım arasından. Aramızdaki tuhaf gerginliği hissediyor gibi daha fazla konuşmadan çıktı odadan. Kapının kapanma sesinden sonra ortaya çöken sağır edecek kadar güçlü olan sessizlik beni şimdiden korkutmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANRI +16 (Fantastik)
FantasyEnsemde hissettiğim nefesle irkildim ansızın. Normal olmayan bir hızla artan kalp atışlarım boş bir ortamda yankı yapıyormuşcasına kulağımda uğulduyor, beni nefessiz bırakacak şekilde güçlü atıyordu. Yine aynı şey olmuştu, yine gelmişti. Zorlukla yu...