•korku³

309 42 72
                                    

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Cama vuran yağmur damlalarına çevirdim bakışlarımı usulca. Sabah erkenden yağmaya başlamış, sağanağını hiç dindirmemişti. Doğrusu bundan yeterince hoşnuttum, sıcak havaları asla çekemezdim. Bu tarz havalarda hissettiklerim her zaman bana iyi gelirdi. Akan yağmurun sesi bir melodi gibi ulaşırdı hep kulaklarıma.

Düşüncelerim arasında Ellie'nin mırıltıları doldu odaya. Yüzümde istemsizce oluşan tebessümle ona çevirdim kafamı. Almış olduğum yeni oyuncağıyla oynuyor, keyifli olduğunu belirtircesine mırlıyordu.

Veterinere gideli iki gün oluyordu. Ellie geçen iki gün boyunca hiçbir agresif tutumda bulunmamış, her fırsat bulduğu zaman zarfında oyuncağına koşmuştu. Keyfinin yerinde olması benim huzurlu hissetmeme olanak sağlıyordu, kafamda oluşan tüm o kötü düşünceler birer bulut gibi dağılıyorlardı.

O sırada çalan telefonumun sesi beni odama doğru yönlendirdi. Çabuk adımlarla komodinin üzerindeki telefonu alıp kimin aradığına baktım. Babam olduğunu görünce beklemeden açmıştım hemencecik.

"Babacığım?"

"Lipsa, merhaba kızım. Meşgul değildin değil mi?"

Ufak bir tebessümde bulundum görmeyeceğini bildiğim halde. Bu düşünceli yapısı annemin çok hoşuna giderdi, hayal edince çok sevimli bir tablo çıkıyordu ortaya.

"Ah, hayır tabii ki baba. Ellie ile beraber oturuyorduk, oyuncak almıştım ona. Nasıl mutlu, görmelisin kesinlikle."

"Ellie'yi gerçekten çok özledim. Buraya gelmeyi düşünüyor musun? Paran yoksa halledebiliriz, bu seferki gelişin baya gecikti."

"Hayır baba sadece iki dersim çakıştı ve onları halletmeye çalışırken elim ayağıma dolandı. Biliyorsundur Ellie son günlerde huzursuzdu, biraz müsait değildim açıkçası."

Oflama sesini işittiğimde derin bir nefes aldım. Tek çocuktum, onlardan uzak oluşum onlar için çok büyük bir sorun teşkil ediyordu. Fakat ben kendi hayatımı kurmak adına çok daha fazla heyecanlıydım.

"Peki kızım, öyle diyorsan bir şey yapamayız. Belki biz gelebiliriz, ne dersin? Güzel olur mu ki?"

"Böyle bir şeye çok ihtiyacım var baba. Gelmenize o kadar çok sevinirim ki."

"Peki o hâlde, annenle konuşup netleştirmeliyim. Tekrar haberleşiriz, öpüyorum dikkatli ol.''

"Tamam babacığım, görüşürüz."

Telefonu kapattığım sıra derin bir nefes verip tekrardan salona yönelttim adımlarımı. Her zaman yanımda olmak istiyorlardı, bunu ben de istiyordum elbette. Fakat onların düşüncesi henüz tam anlamıyla yaşımda olduğumu düşünmemeleriydi. 23 yaşında bir yetişkin olmama rağmen ayrı bir eve çıkma fikrini ortaya attığımda 16 yaşımda söylemişim gibi tavır alıp beni çok yormuşlardı bu yol sürecinde. Her şey hallolmuştu fakat ne olursa olsun evdeki düzenime alışamadığımı, hâlâ geceleri aç uyuduğumu düşündüklerine emindim.

Ellie oyuncağını altına almış öylece uyukluyordu. Hiç karışmayıp mutfağa ilerledim. Bir şeyler yemem gerekiyordu, saat geç olmuştu. El çabukluğu ile dakikalar içinde yemeğimi hazırladım. Yemek masasında oturmuş, sağ elimde çatal sol elimde telefon olacak şekilde yemek yemeye çalışıyordum. Birkaç haber sitesine girip, magazini takip ettim. Bir ara yanlışlıkla sağ elimdeki çatalı yemeğe batırıp sol elimdeki telefonu ağzıma götürmeye çalışmam dışında bir sorun yaşamadım, gerçekten çok komikti.

Yemek bittiğinde bulaşıkları kaldırıp makineye yerleştirdim. Tam mutfaktan çıkacakken mikrodalganın üstünde duran bardağı makineye yerleştirmediğimi fark ettim.

SANRI +16 (Fantastik)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin