"Ne demek hiçbir şey yapmadık?" diye bağırdı Jane, "O öyle canı istediği gibi konuştu ve siz de sessiz mi kaldınız?"
Sae-Leo diğerlerinin yerine kafa salladı. "Yapabileceğimiz bir şey yoktu Jane. Kızı görmelisin."
"Ah, sadece bir gün okulda yoktum ve hakkınızı aramaktan yoksun kalmışsınız. Bakın biz öyle sıradan insanlar değiliz, hepimizin sosyetede bir ismi ve yeri var."
Lorie onun bu saçmalıklarını dinlerken kalemi ile oynuyordu.
"Herhangi biri gelip öylesine size gösteriş yapamaz. Ah orada olsaydım... Ama merak etmeyin bundan sonra okulda sıkıntıdan ölsem bile bir yere ayrılmıyorum. Gelsin ve bir de bana göstersin o havalı yanlarını. Hah!"
O bunları söylemeye devam ederken artık dinlemeyi bırakmıştı. Son ders de bitmişti ve eve dönme vakti gelmişti. Az sonra nihayet konuşmayı kesen Jane ile birlikte koridorda yürüyorlardı. Lorie ona söylemesi gerek bir şey olduğunu biliyordu. Söylemeden önce fark etti, bütün gün etrafa bakıp Dora'yı görmeyi beklemişti. Üç yıldır burada olmasına rağmen daha önce hiç gitmediği ücra köşelere bile gitmişti ama yine de görmek istediği kişiyi görememişti. Profesör onu bundan sonra sık sık görecekleri konusunda yanlış bilgi vermiş olamazdı.
"Dinliyor musun?"
"Ha, evet. Dalmışım. Yarışmayı düşünüyordum. Kayıtlar başlamış duyduğuma göre. Ne dersin? Katılmalı mıyız?"
"Güldürme beni," dedi Jane "Bu yarışma resmen parası olmayanlara destek için hazırlanmış. Oradan bakınca herhangi bir sponsora ya da şirket desteğine ihtiyacım var gibi mi duruyor?"
"Hmm," dedi Lorie "Yani katılmayı düşünmüyorsun?"
"Sorman hata."
Lorie konuyu değiştirmeye ve ona söylemesi gereken şeye giriş yapmaya karar verdi. "Sana söyledim mi bilmiyorum ama grup ödevi için eşleşen isimler belirlenmiş."
"Haberim var. Dean söyledi. Ne kadar şanslıyım görüyorsun değil mi? Ne yapıp edip Dean'la eşleşiyorum."
Lorie şaşırdı. "İyi de Dean'la ben eşleşmişim. Sen değil."
"Tamam işte şans diye ona diyorum, seni beni mi var bunun? Dean'ı eş olarak bana vermeyeceksin de kendin mi yapacaksın. Güldürme beni."
Lorie sinirlenmişti. "Neden?" diye sordu.
"Ne neden?" dedi sanki az önceki cümleleri o kurmamış gibi davranarak.
"Neden ben Dean'la eş olamazmışım?" Lorie son derece ciddiydi ama Jane onu şaka yapıyor sanıyordu.
"Neden olmalıyım diye sorsan daha kolay olur çünkü bir cümle oluşturmakla yorulmayız." Diyen Jane o kadar çok gülüyordu ki Lorie sadece izleyebildi. Kısa bir an kendisine bakınca o da gülmek zorunda kalmıştı. Halbuki hiç gülmek niyetinde değildi, aksine kendini tutmasa çok kötü şeyler söylemeye hazırdı.
"Neyse ben artık kaçayım, Dean caddenin ucunda beni bekliyor. Görüşürüz Lorie."
O giderken arkasından daha fazla bakamayacağını anlayıp hızla kendisini bekleyen arabasına yöneldi. Yol boyu Jane'in onu bir arkadaş değil de yanında taşıyabileceği bir çanta gibi gördüğünü düşünmeden edememişti. Bunu düşünmek daha çok sinirlenmesini ve aklında esen fırtınaların ona kötü şeyler yaptırmaya çalışmasına neden oluyordu.
Tam bir hafta geçmişti ve profesörün söylediğinin aksine sık sık görmeyi bırak, okulda Dora'yı bir kez bile gören biri olmamıştı. Jane bir hafta içinde her gün olur da Dora gelir diye okula gelmemezlik etmemişti. Bir sonraki olayı kaçırmamak için sürekli tetikteydi ve Lorie onu böyle gördükçe içten içe mutlu oluyordu. Herne kadar Dora'dan kendisi de çekiniyor olsa da, bu duygunun Jane'in uykularını kaçırdığını bilmek keyif vericiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonların Kaçınılmaz Gerçekliği
Short Story"Beni boğacaksın sarı kafa." Dedi Dora, Lorie onu sımsıkı sardığı için sesi boğuktu. "Umurumda değil." Dedi Lorie istifini bozmadan "Eğer istemiyorsan ittir, uzaklaştır. Umurumda değil." Dora bir süre sessiz kalmış, sonunda kollarını Lorie'nin b...