34/ DORA'NIN MEKTUBU

543 50 25
                                    

"Her şey sen o evden taşındıktan sonra başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Her şey sen o evden taşındıktan sonra başladı.

Hayatımın bir daha seninle olduğundaki gibi güzel devam etmeyeceğini biliyordum ama şunu bilmiyordum; babamı sevmeyi deneyeceğimi. Bana kapının altından gönderdiğin mektupta şöyle diyordun, 'seni annen kadar seviyorum.' Babama duyduğum nefreti gölgeleyen bir sebebe ihtiyacım vardı ve senin sevgin yeterdi. Yanımda olmasan da seni her gün, her saat sevdim. Babamın annemi görmeme izin vermediği yılları affetmeye başlamış, onunla vakit bile geçirmiştim. Ondan nefret etmeye son veriyordum. Annemi göstermediyse ne olmuştu ki, annemi ilerde o yerden çıkaracak ve görecektim. Babam bu konuda bir yanlış yapıyorsa bu ondan nefret etmemi gerektirmezdi.

Derken bir mektup geldi, benim adıma gönderilmişti. Mektup Elasa adında bir kadındandı, soy adını görünce sevinçten havalara uçtum. Elasa O'Connell, annemin herhangi bir şekilde akrabasıydı. Mektupta onu görmeye gelmemi, bunu babama söylememem gerektiğini, nedenini gelince anlatacağını söyledi. Hemen oraya gittim. Beni kapıda güleç yüzlü, şirin bir erkek çocuğu karşıladı. Seninle aynı yaştaydı. Bana çok sıcak davrandı ve kuzen olduğumuzu söyledi. Adı Dean'dı. Meğer Elasa benim öz teyzemmiş. Babam yüzünden kendini bana gösterememişti. Zaten ben onların evine gittiğimde teyzem ayağa bile kalkamayacak kadar hasta, Dean'a bakamayacak kadar yoksuldu. Her ay bir yerden gelen parayla geçim yapıyorlardı. Onların haline üzülmüştüm, o günden sonra ben de kazandığım parayı onlarla paylaştım. Zamanımın çoğu kuzenim Dean ve teyzem Elasa ile o büyük bahçeli köy evinde geçiyordu. Dean'la garip bir şekilde iyi anlaşmıştım. Senden sonra bu hayatta anlaşabildiğim, beni ve garip tavırlarımı anlayan ikinci kişiydi. Hala anlamadıysan diye söylüyorum, sizin okuldaki Dean'dan bahsediyorum.

Çok değil yalnızca bir yıl geçirdim onlarla. Babam eve geç gelmemi anlamlandıramıyordu fakat onu yeni yeni affetmeye başladığım için hesap sorma girişiminde bulunmadı. Bir gün teyzem gerçekten çok kötü hastalandı, getirdiğimiz doktor iç açıcı şeyler söylemedi. Teyzem o günün akşamı beni yanına çağırmış, konuşması gereken bir konu olduğunu söylemişti. Dediğini yapıp yanına gittim, Dean'ı bizi dinlememesi için tavukların yanına gönderdi. Güya gece vakti tilki dolaşıyor mu diye kolaçan etmeliymiş etrafı. Neyse... Anlatmaya beni ne kadar sevdiğinden bahsederek başladı, doğduğumda o kadar güzelmişim ki teyzem benim gibi bir çocuğu olması için çok fazla dua etmiş. Nihayetinde Dean doğmuş. (Az önce birini öldürmeme rağmen buna gülüyorum.) Konuşma teyzemin gözlerime bakamadığı bir konuya doğru yol alıyordu. Teyzem annemden bahsediyor, babamla aralarındaki durumu anlatıyordu. Bir gün annemle tartışmışlar, o gün annem gitmeye yeltenmiş. Beni de alacak ve artık onun hayatında olmayacakmış. Babam onu vazgeçirmeye çalışmış, aralarında itişme olmuş ve derken babamın onu sinirle itmesi sonucunda... annem başını bir yere çarpmış. Babam ilkin sadece bir çarpma olduğunu düşünmüş ama annem uyanmıyormuş. Bu kısımdan sonrasını dinlerken sağır olduğumu sandım Lorie. Sanki farklı bir gezegenden farklı dilde bir şeyler duyuyor, anlıyor, idrak edemiyordum ve tepkiden yoksundum. Teyzem annemin ölümünü, babamın bunu sır gibi saklamasını, bana yalan söylediklerini, babamın kendisine sus payı olarak her ay belli bir miktar para gönderdiğini, hiçbir şeyin zannettiğim gibi olmadığını anlatırken arada sırada öksürük krizlerine giriyordu. Ağlayarak özür diledi, bunu bana söylemek istemiş fakat hem tepkimden korkmuş, hem de hayatımı allak bullak etmek istememişti. Bilmiyordu ki bunu bilmeyerek yaşayacağım bir hayat, bildiğim halimdekinden daha allak bullakmış... Önce kabullenmek istemedim, fakat sonra teyzemi ve gözlerini gördüm. Yalan söylemiyordu. Onu oracıkta affettim. İçinde bulunduğu zor durum bunu gerektirmişti ve yapmıştı. Peki ya babam? Onun ne gibi bir zor durumu vardı? Ah, doğru ya, parasını ve sahip olduğu her şeyini kaybedebilirdi değil mi? Kısa süre sonra teyzem öldü. Artık annemi kaybetmenin gerçeğine, ona benzeyen tek kişi kaybetmek de eklenmişti. Büyük bir boşluğa düştüm.

Sonların Kaçınılmaz GerçekliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin