~flashback 1~
Büyük ana salonun içinde yankılanan piyano sesi sadece bulunulan yeri değil, bütün bir evi donatmıştı sanki. Küçük kızın yaşına göre oldukça etkileyici hareket eden minik parmakları tuşlarda hızlı hızlı dolaşıyor, hata yapmadan doğru tuşların dışında kalanları teğet geçiyordu. Onu gülümseyerek seyredenlerden çekinse de hata yapamazdı. Gerçi hata yapmamak için çaba harcamasına da gerek yoktu, o kadar uzun süre bu dersleri alıyordu ki parçayı çalmak alışkanlık gibiydi onun için. Sonunda tuşlara son dokunuşlarını yapıp parmaklarını geri çekti.
"Bravo!" dedi alkışlayan adam. "Yeteneğin karşısında hayran kaldım küçük hanım. Beni mest ettin..."
Küçük kızın annesi onun yerine cevap verdi. "Teşekkür ederiz Bay Schward, eminim sizin çocuklarınız da fazlasıyla yeteneklidir."
Schward kendi çocukları hakkında konuşulunca biraz daha ciddiyete büründü ve sadece usulca kafa sallayabildi. Bay Akira sordu, "Sahi," dedi etrafa bakıp "Sizin çocuklarınız neredeler? Onları da görmek isteriz. Hem belki bizim biriciğimizin yaş dengini yakalarız."
Schward güldü, "Evet," dedi "Öyleyse onlarla da tanıştırayım sizi." Hemen yanlarında bulunan görevliye döndü. "Çocukları aşağıya çağır, yemek için hazırlanıp gelsinler." Görevli hemen kafasını salladı ve merdivenlere yöneldi.
Üst katlarda büyük bir hareketlilik vardı, Schward'ın iki kızı ve bir oğlu üzerlerini giyinmiş, odalarından çıkmışlardı. Onları üzerlerini giyinmişken gören görevli sevincinden dört köşeydi. "Ben de sizi çağırmaya geliyordum efendim. Babanız sizi aşağıya bekliyor. Sizi ve..."
"Ne?" dedi en büyük abla. "Sakın onu da çağırdığını söyleme."
"Misafirlerin küçük hanımları Arlet'le aynı yaşlardaymış, gelmesinin-"
"Babam onu çağırmış olamaz." Dedi en büyük abla. "Gelmesine gerek olduğunu sanmıyorum. Hadi gidelim."
Aşağıya inmek için merdivenlere yönelmişken karşıdaki kapı açıldı ve dışarı saçları karman çorman bir çocuk çıktı. Yaklaşık 13 yaşlarında, oldukça değişik giyinmiş biriydi.
"Hey!" dedi gülerek "Kokoşlar, neden süslü süslü giyindiniz?"
"Gelme Arlet!" dedi abisi "Senlik bir durum yok. Odana girip oyun oynamaya devam edebilirsin."
"Neden odama gidip oyun oynamam için gerçeği söylemeyi denemiyorsunuz? Yoksa size sormakla zahmet etmeyip aşağı mı ineyim?"
Bunu söylerken iyice yanlarına gelmiş, misafirlerin onu görmesini kolaylaştıracağı bir yere yaklaşmıştı. Tedirgin olan en büyük abla, kardeşinin suyuna gitmeye karar verdi. Çünkü biliyordu ki, bu hayatta kardeşi kadar inatçı ve asi biri yoktu.
"Bak Arlet'ciğim, aşağıda babamın şirket ortakları var. Akşam yemeği için misafirliğe geldiler. Senden ricam odana girip bu seferlik normal davranman. Misafirlerimiz babam için oldukça önemli insanlar."
"Hmm," dedi Arlet. "Bir düşüneyim."
"Lütfen," dedi abisi "Bir kez olsun söz dinle."
Arlet kafa salladı "Tamam," dedi ve omuz silkip odasına döndü.
Üç kardeş de şaşkındı, birbirlerine bakıp rahatlayarak merdivenlerden aşağı indiler. Misafirler onları gördüklerine oldukça memnun kalmışlardı.
"Ah," dedi ortanca abla "Bu hanımefendinin ismi nedir? Ne kadar da güzel bir kız."
Kardeşler misafirin çocuğuna hayran kalmışlardı. Altın sarısı saçları inci bir tokayla yukarıdan tutturulmuş, üzerine giydiği zarif elbise küçük işlemelerle detaylandırılmıştı. Ayakkabılarının temizliği, yanaklarının pembeliği, gözlerindeki ışıldama bambaşkaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonların Kaçınılmaz Gerçekliği
Short Story"Beni boğacaksın sarı kafa." Dedi Dora, Lorie onu sımsıkı sardığı için sesi boğuktu. "Umurumda değil." Dedi Lorie istifini bozmadan "Eğer istemiyorsan ittir, uzaklaştır. Umurumda değil." Dora bir süre sessiz kalmış, sonunda kollarını Lorie'nin b...