7/ SEVGİ VE NEFRETİN UYUMU

518 60 3
                                    

~flashback 2~

Oyun konsolu ile delice oyun oynayan Arlet odasının kapısının bir anda açılıvermesiyle gözlerini oyundan ayırmadan bağırdı, "Ben bir şey yapmadım!"

İçeri giren görevlinin adı Sue'ydi ve evde Arlet'ten sorumlu olan en önemli kişiydi. Sue onun bu dediğine güldü.

"Küçük hanı-"

"Seni bu yüzden seviyorum Sue." Dedi Arlet "Çünkü bugüne kadarki bakıcılarımın arasından sadece sen benim gibi aptal bir velede babamın olmadığı yerde 'küçük hanım' demeye devam ediyorsun."

Sue konuşmak üzereydi ki Arlet tekrar sözünü kesti. "Yine de rica ediyorum şu boktan ifadeyi kullanma. Bunu yapan sen olsan bile katlanamıyorum."

"Babanız üzerinizi giyinip hazırlanmanızı söyledi."

"Tam tersini yapmamam için güzel bir nedeni var mıymış?"

"Uhm," dedi Sue "Sanırım geçen gün buraya gelen misafirler-"

"Şirket ortakları."

"Evet şirket ortakları, onlar bu kez de kendi evlerinde bir davet düzenlemişler ve hem son sefer olanları düzeltmek, hem de daha düzgün bir şekilde tanışmak için seni de davet etmişler. Baban seni de götürmek zorunda."

Arlet durdu. "Söylesene," dedi birden "Buraya gelen o insanları sevdin mi?"

Sue şaşkındı, "Ben... buna nasıl karar verebilirim ki? Sonuçta benimle değil sizinle ilgiliydiler."

"Ben sevmedim." Dedi Arlet "Özellike o sarı kafayı. Onun gibi ailesinin sözünden çıkmayıp uslu duran çocuklardan nefret ediyorum. Sırf onun gibiler yüzünden diğer çocuklar hep kıyaslanıyor."

"Ama bu onu kötü biri yapmaz Arlet."

"Ben kötü biri demedim. Birinden nefret etmek için illa kötü biri olmasına mı ihtiyaç duyarız? Benim açımdan hiç de öyle değil. Canım kimden istiyorsa ondan nefret ederim. Çünkü bazen iyi insanlar da nefret edilesi olabiliyor."

"Mesela?"

"Mesela," dedi Arlet "Senin burada kalıp bana iyi davranman iyi biri olduğunu gösterir. Fakat bunu sadece işin olduğu için yapıyorsun. Başka bir zamanda ve başka insanlar olarak karşılaşsaydık eminim böyle davranmazdın. Bu da seni nefret edilesi yapıyor."

"Ama," dedi şaşıran Sue "Az önce beni sevdiğini söylemiştin."

"Seviyorum zaten." Dedi Arlet.

"Hem nefret edip hem de seviyor musun?"

"Evet." Dedi Arlet. "Bu iki duygu yan yana olunca daha iyi hissettiriyor. Hem zaten sevmeyi engelleyemiyorum ki... Zaten babamın da en büyük hatası bu-"

"Arlet!" diye bağırdı aşağıdan babası "Söz dinle ve yarım saate hazır ol."

Arlet bunu duyunca göz devirdi. "İşte... Ne diyordum, babamın da en büyük yanlışı bu. Kendinden nefret ettiriyor ve bu nefret içimde kontrolsüz bir şekilde büyümekte. Oysa kendini sevdirmeyi denese, içime büyümesini engelleyemeyeceğim bir şey bırakmış olacak. Belki yararına bile olur. Ama adamda kafa yok. O kel kafasının altında beyin var sanıyorsun değil mi Sue? Hayır, orada beyin falan yok. Ciddiyim gülme. Beyin yerine kafasında bok taşıyor o."

Sue istemsizce gülüyordu ve Arlet bunu gördükçe daha çok anlatıyordu. En sonunda Sue'nin odadan çıkması ile giyinme dolabını açtı. "Öyleyse hazırlanalım ve Arlet'in gücüne doyamayan ortaklara yeni bir macera daha yaşatalım!"

Merdivenin ucunda bekleyen Schward ve çocukları Arlet'in nihayet yanlarına gelmesiyle biraz olsun rahatladılar.

'Neyse ki uçarı bir şekilde giyinmemiş, yoksa son yaptıklarından ötürü pişman mı?' diye düşündü ablası. Schward göz ucuyla Arlet'in sırtındaki kocaman çantaya baktı. "O niye?"

"İçinde gerekli eşyalarım var." Dedi Arlet "Beni orada da dövmek istersen diye sargı bezi falan aldım. Eğer ipe asıp dövmek istersen onun için de hazırlıklı-"

"Arlet!" dedi babası "Bu kez seni hiç olmadığım kadar ciddi bir şekilde uyarıyorum. Bu akşam o evde senin yüzünden bir sorun çıkarsa bir daha asla anneni göremezsin."

Arlet tüm alaycılığını kaybetmişti. "Annemi bu işe karıştırma!" diye bağırdı "Annemle o aptal iş ortaklarının hiçbir ilgisi yok."

"Sen bugün dediğim gibi davranma, bak bakalım ilgisi var mıymış yok muymuş?"

"Seni öldürürüm!" dedi Arlet "Eğer annemi bana göstermezsen seni kendi ellerimle öldürürüm!"

"Hey hey hey, küçük şampiyon." Dedi araya giren abisi "Boyundan büyük laflar etme."

"Çek şu elini," dedi Arlet onun elini ittirip "Nereye gidiyorsak gidelim ve bitsin şu boktan ısrarlarınız."

"Düzgün konuş." Dedi babası.

"Ne dememi bekliyorsun, atık mı diyeyim? Ne? Yine mi dövmek istiyorsun?"

Schward derin bir nefesi içine çekip onu bindiği arabada bıraktı ve diğer arabaya geçti. Kısa sayılan bir yolculuğun ardından eve varmışlardı. Arlet arabadan inip kardeşlerinin yanına geçti ve yüzlerinde büyük gülümsemeyle kapıyı açıp kendilerini karşılayan ev sahiplerine gülümsedi. Bayan Akira nedense onun gülümsemesinin herhangi bir çocuğunkinden daha kurnaz olduğunu düşünüyordu.

"Bulmanız kolay oldu mu?" dedi bay Akira.

"Evet, bize arka kapıyı söylemeseydiniz epey bir dolaşırdık büyük ihtimalle."

"Lütfen böyle geçin, Arlet'ti değil mi?" dedi Arlet'e bakıp, Arlet kafa salladı. "Lorie odasında hazırlanıyordu, istersen onun yanına gidip bir merhaba diyebilirsin."

Bayan Akira bunu duyar duymaz engel olmaya çalışacaktı fakat Arlet "Çok isterim," dedi ve merdivenlere koştu. "Koşma!" dedi babası. Yavaş yavaş yürümeye başlayan Arlet, bir görevlinin kendisini yönlendirmesiyle yukarı kata çıkmıştı. Yüzündeki sırıtış az sonra emellerine ulaşacak olmanın heyecanını yansıtıyordu. Kapıyı tıklattı ve odaya girdi.

"Hey," dedi "Sarı kafa. Ne yapıyorsun?"

"Ben mi? Imm, üzerimi giyinecektim."

"Neden?" dedi Arlet onun üzerindeki rahat pijamalara bakıp "Bence böyle de güzelsin."

Lorie gülümsedi "Öyle mi?" dedi. Arlet kafasını aşağı yukarı salladı hızla.

İçeri giren görevli "Küçük Hanım," dedi "Giyinmeniz için yardım etmemi ister misiniz?"

Lorie'nin yerine Arlet cevap verdi. "İstemez, onunla ben ilgileneceğim. Bayan Akira öyle söyledi."

Görevli şaşırdı fakat Bayan Akira lafını duyunca ısrar edemedi. "Öyle mi? Öyleyse bir şey isterseniz hemen buradayım." Dedi ve çıktı.

Arlet aynada kendisine bakıp gülümseyen Lorie'yi izliyordu. Gözü onun altın sarısı saçlarındaydı.

"Gerçekten annem benimle ilgilenmeni mi söyledi?" dedi inanamayarak.

"Evet," dedi Arlet. Kesinlikle yalan söylüyordu. "Hadi seni hazırlayalım. Herkes bizi bekliyor."

Sonların Kaçınılmaz GerçekliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin