36~final bölümü

1K 69 85
                                    

Lorie piyanonun başına geçti, başlaması gerekiyordu fakat o dingin bir şekilde tuşlara bakıyordu. Sonunda mırıldandı. "Ebedi aşkımın güzel ruhuna..."

Çalmaya başladığında bütün salon pür dikkat onu dinliyordu. Lorie her parçasında Dora'yı hissederken parçayı dikkatle, kendini tamamen vererek çaldı. Kaşlarının aldığı kıvrımlı şekil, duruşunun dikliği, parmaklarının ani hareketleri... hepsi duygu birikimini öteye taşıyan yardımcılardı sanki. Sonunda parçayı bitirdi. Son kısmını Dora'nın ölümünden iki yıl sonra eklemişti çünkü uzun bir süre bu parçayı çalacak gücü bulamamıştı kendinde. Şimdi bile özellikle en son kısma geldiğinde ikinci, üçüncü, dördüncü, bininci kez Dora'yla birlikte ölüyordu sanki.

"Lorie Akira'ya güzel bestesi için teşekkür ediyoruz, gösterimiz burada sona ermiştir. Geldiğiniz için teşekkürler."

Lorie herkese selam verdi ve sahne arkasına ilerledi. Üzerini değiştirip dışarı çıktığında Dean onu bekliyordu. Ona yaklaşıp küçük bir öpücük kondurdu.

"Harikaydın hayatım."

"Teşekkür ederim." Dedi Lorie. Sonra etrafa bakındı. "Dora nerede?"

"Şurada," dedi ileriyi gösteren Dean "Kendine göre birini buldu ve inatçılığı tuttu. Onu da eve götürmek istiyor."

Lorie'nin dudaklarına bir gülümseme oturdu. Oğlunun ismini sırf Dora'ya benzeyen yanları olsun diye Dora koymuştu, şimdi gün geçtikçe onda aynı özellikleri görmek her seferinde burnunun direğini sızlatıyordu.

Dean ve Lorie Dora'nın yanına gittiler.

"Anne!" dedi Dora "Bak, bu Gwen. Hadi Gwen, merhaba de." Gwen'in anne ve babası da bu durumu komik bulmuş ve gülerek seyrediyorlardı.

Gwen çekingen ve son derece sessizdi. Dean Dora'nın bu kızı neden bu kadar sevdiğini anlamasa da Lorie gülümseyerek izliyordu.

"Merhaba," dedi Lorie küçük kıza. Kız gülümsedi ve o da "Merhaba," dedi.

"Yeterince eğlendiniz mi Gwen? Dora'nın artık gitmesi gerekiyor çünkü."

Gwen kafa salladı.

Dora hemen onun yanına gitmiş ve gönlünü almaya çalışmıştı. "Merak etme, yine gelebilirim. Yine görüşürüz değil mi anne?"

"Evet," dedi Lorie "Gösteri için elbette tekrar görüşeceğiz."

Dora sonunda ikna olmuştu. Birlikte Gwen'e ve ailesine veda edip arabaya doğru yürümeye başladılar. Derken arkalarından bir ses duyuldu. Gwen'di bağıran.

"Görüşürüz sarı kafa!"

Dora sevinçle arkasını döndü, Gwen'e el salladı. "Görüşürüz Gwen! Beni bekle! Mutlaka geri geleceğim."

Lorie gülümseyerek Dora'nın sarı saçlarına baktı, tıpkı kendisininkine benzeyen saçlarına... İçinden bir süredir görmediği kişi geçti. Özellikle Gwen sarı kafa ifadesini kullanınca hatırlamıştı.

"Tatlım," dedi "Dora'yı ziyaret etmek ister misin?"

"Evet!" diye bağırdı Dora "Gerçekten gideceğiz değil mi! Yaşasın! Bu kez ona papatya götürelim, geçen seferki menekşeler çok çirkindi. Papatyalar güzel kokuyor."

"Tamam," dedi Lorie onun başını okşayıp "Bu kez papatya götürelim."

Dean ve Lorie birbirine bakıp gülümsedi. Papatyaları alıp kısa bir yolculuğun ardından yemyeşil bir araziye geldiler. Mezarlar ve ağaçlardan oluşuyordu.

"Ben kendim bulurum." Dedi Dora önden giderek, koşarak herkesi geride bırakmıştı. Lorie ve Dean da arkasından onu takip etmişler ve az sonra Dora'nın mezarına yaklaşmışlardı.

"Anne!" dedi bağıran Dora "Bir sürü çiçek açmış, toprağı çiçeklerle kaplı!"

Lorie gülümsedi ve "Sessiz olmalısın Dora," dedi "Burası bağırarak konuşabileceğin bir yer değil."

"Neden?" dedi Dora "Kimse bağıramazsın demedi ki."

"Demeleri gerekmez tatlım. Burası huzurlu olunması gereken bir yer."

Dora bir süre bu söyleneni düşündü, sonra yine bir soru sordu. "Ya Dora benim bağırmamla huzur buluyorsa?"

Lorie omuzlarını düşürdü, içinden gülmek geçse de kendini tutmalıydı çünkü Dora bazen Dora'lık yapmakta sınır tanımıyordu. Eğer o zamanlarda bir de Lorie'nin güldüğünü görürse daha da fenalaşabiliyordu.

"Eminim Dora seni her halinle seviyordur," dedi Dora'nın omzuna dokunup "Ama burada yalnızca o yok. Herkes uyuyor ve Dora rahatsız olmasa bile onlar olabilir."

"Hmm," dedi Dora "Anladım."

Lorie bakışlarını torağa çevirdiğinde gerçekten de çiçeklerle dolu olduğunu gördü. İsminin yazılı olduğu taşa bakmak her seferinde aynı acıyı veriyordu ve ne kadar zaman geçerse geçsin bu durumun aynı kalması garipti. Aklına seneler öncesindeki bir anı geldi, Dora'yı beş yıl sonra ilk kez gördüğü gün odasına zorla girmiş, pencerenin önünde güneşi izleyen bir sürü çiçek bulmuştu. Benim değil dese de onun oldukları aşikardı. Çiçekleri seviyordu ve bunu kabul etmek istemiyordu.

"Bak Dora," dedi birden Dora çantasına uzanıp. Sırt çantasını çıkardı ve mor tavşanı uzattı. "Mor tavşan yine yanımda. Gördün mü? Onu yanımdan ayırmıyorum. Adını Bubu koydum, annem beş kez bubu dersem bana şans getireceğini söyledi."

O kıkırdarken ortamın havası tamamen bozulmuştu. Lorie istemsizce güldü.

"Hadi," dedi Dean Dora'yı omzundan tutup yönlendirirken. "Biz gidelim de annen biraz yalnız kalsın."

"Hayır ben kalmak istiyorum." Dedi Dora "Daha yeni geldik."

"Dora." Dedi Dean. Dora daha fazla ısrar edemedi. Lorie onların gidişini gülerek seyretti. Az sonra ilerideki ağacın altında dallara dokunmaya çalışan Dora'yı izlerken konuşmaya başlamıştı.

"Umarım bizi izliyor ve seni yaşatmak için ne kadar çaba harcadığımızı görüyorsundur Dora. Oğluma seni anlatıyorum ve o da tıpkı annesi gibi sana benzemek için çaba gösteriyor. Hani demiştin ya, senin için mükemmel biri olmaya çalışıyorum diye, gurur duyabilirsin çünkü seni anlattığım herkes bu mükemmelliği görüyor. Yaşadığım süre boyunca senin gibi olmak isteyeceğim sanırım."

Lorie toprağa düşen göz yaşını izledi.

"Belki her şey istediğimiz gibi sonuçlanmadı," dedi batan güneşe çevirirken bakışlarını. "ama merak etme, senin bir parçan oğlumun içinde. Zaten bunu görmen zor olmasa gerek, bazen her şeyiyle seni hatırlatıyor. Bana gelirsek, sevgini taşıyorum içimde. Dean ona bıraktığın parayla çocuk esirgeme kurumuna bağış yapıyor. Senin gibi annesini erken yaşta kaybeden çocukların güvende olduğunu teyit ediyoruz. Onlara senin hikayenden bahsediyoruz. Hatta bazıları senin için ne diyor biliyor musun? Gargamel." Lorie gülmeye başladı. "Biliyorum şimdi bana kızıyorsun. Beni böyle mi tanıttın sahiden diye... Ama ne yapabilirim ki, sen hep benim sinirli gargamelim oldun."

Lorie usulca ayağa kalktı. "Gitmem gerek sevgilim," dedi ona son kez bakıp. "Bil ki sadece bedeninin yanından ayrılıyorum, ruhum hep seninle. Bir gün tekrar karşılaştığımızda bana seni gargamel olarak tanıttım diye kızabilirsin. O zamana kadar sarı kafan Dora'sına gargamel demeye devam edecek."

Elini öptü ve öptüğü parmaklarını ismin yazılı olduğu taşa değdirdi. "Hoşça kal."

SON

SON

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sonların Kaçınılmaz GerçekliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin