Yıldızı parlatalım.⭐
İyi okumalar.🌸Seni ne kadar sevdiğimi ?
Sevmek. Sevilmek. Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi ? Herkesin duyması ve söylemesi gereken o nadir ama bir çoğumuzun söylemediği belki de söyleyemediği kelimelerden. Bazı insanlar vardır pek sevilmemiş. Belki de hiç. Ama ona rağmen hayatın güzelliklerinden umudunu kesmemiş insanlar. Bu insanlar çekingen ve ürkektirler. Bu insanlar hıçkırarak değil sessizce ağlarlar. Ve bu insanların ,ne kadar bazıları kabul etmese de, kalbinin bir tarafı boştur. Ama dediğim gibi olabilecek güzelliklerden umutlarını kesmedikleri için beklerler. Birinin gelip kalbinin o boş tarafını doldurmasını...
İşte tam şu an kalbimin varlığını hissettim. Belki siz basit bir cümle olarak anlamışsınızdır Demir'in söylediği şeyi. Ama değil. Hiç değil.
Şu an ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Bilemiyordum."Demir... Ben ne söyleyeceğimi bilemedim şimdi."
Önce gülümsedi. Çok güzel gülümsedi.
"Bilme. Böyle daha güzel." dedi ve alnıma düşen saç tellerini kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Neredesiniz bee. İki saattir gelmiyorsunuz içeri."
Mete balkona girdi ve bıkkınlıkla bize bakmaya başladı.
"Telefonla konuştum. Sonra da biraz oturmaya karar verdik." dedim. "Hem zaten geliyorduk biz de değil mi Demir?" diye sordum Demir'e bakarak.
"Evet evet. Geliyorduk kesinlikle." Demir bunları bana gerçek olmayan bir kızgınlıkla söylemişti.
"Tamam gelin bakalım." metre bunları söyledikten sonra içeri gitmişti. Ben de ayaklanmıştım ki Demir beni tekrar oturttu ve konuşmaya başladı. "Oturuyorduk ne güzel burada baş başa. Niye geliyorduk dedin?"
"Bilmem." dedim ve aniden gelen cesaretle uzanıp yanağını öptüm. Sonra da onu arkamda bırakıp koşar adımlarla içeri geçmiştim sırıtarak.İçeri geçip oturduğumda Şeyma'nın çirkin bakışlarına maruz kalmıştım. Onu takmayarak Bahar'ın yanına oturmuştum.
"Neredeydiniz kız?" diyen Bahar'a döndüm. "Balkondaydık." dedim gülümseyerek.
Az sonra Demir de içeri gelmiş yanıma oturmuştu."Off. Canım sıkıldı yaa." Mete'nin söyledikleriyle ona baktım. "Ne yapalım?" dedi Barın. Mete
"Bilmem." dedikten sonra gözü masadaki yarısı dolu olan plastik su şişesine kaydı. Hayır yaa. Düşündüğüm şey olmasın. "Hadi size çevirmece oynayalım." dedi masadaki şişeye uzanırken. "Bu çok çocukça." dedi Bahar yüzünü biraz ekşiterek. Kafamı sallayarak "Bence de." dedim. "Of hadi ya. Mızıkçılık yapmayın."Mete'nin aşırı ısrarları ile şişenin etrafına oturmuştuk. Mete'nin şişeyi çevirmesi ile şişenin soru sorma kısmı Şeyma'ya cevaplama kısmı bana dönmüştü. "Doğruluk mu, cesaret mi?" diye sordu sinsice. "Doğruluk." dedim yüzüne pek bakmayarak. Biraz düşündükten sonra konuşmaya başladı "Birini sevdiğini nasıl belli edersin?" Kendime biraz düşünme süresi tanıdıktan sonra konuşmaya başladım.
"Ben duygularımı genelde içimde yaşarım. Ama eğer birinin yanında kendimi çok mutlu ve güvende hissediyorsam onunla sevdiğim şarkıları paylaşırım. Belki basit gelebilir. Ama ben mutluyken de üzgünken de müzik dinlerim. Böylece onunla sadece o şarkıyı değil bir nevi anılarımı da paylaşmış olurum." Kısa bir sessizlik olduktan sonra Mete tekrar çevirdi şişeyi. Mete ve Barın'a denk gelmişti şişenin uçları. "Eveet. Ben soruyorum sana. Doğruluk mu cesaret mi?"
"Doğruluk." dedi Barın bıkmış bir ifade ile. Mete biraz sesli düşündükten sonra konuşmaya başladı. "Hah, buldum." dedi heyecanla. "En sevdiğin yemek ne?" Baharla kendimizi tutamayarak sesli güldük. "Bunu normalde sorarsın da söyledim ama neyse. En sevdiğim yemek de karnıyarık."
Mete şişeyi tekrar çevirince Demir ve bana denk gelmişti. Ben soracaktım. "Doğruluk." dedi ben soruyu sormadan. Gülümseyerek konuştum. "En sevdiğin şarkı sözü?"
Demir gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. "Seni rüyalarımda hapsetmeler."Seni dert etmeler. En sevdiğim ve hiç sıkılmadan dinlediğim şarkı. Sanırım tam şu an...
Gülümsedim. Ve gözlerimi gözlerinden ayırdım. Hâlâ gülümsüyordum.
Bahar Şeyma'ya soru soracaktı şimdi. "Doğruluk mu, cesaret mi?" diye sordu Bahar.
"Cesaret." dedi Şeyma. "Peki. Telefonundan herhangi birini ara ve ona onu sevdiğini söyle." dedi Bahar.
Şeyma koltukta duran telefonuna uzanıp eline aldı ve açtı. "Babamı arıyorum o zaman." dedi.
Telefon ikinci çalışta açılmıştı. "Efendim kızım."
dedi karşıdan sıcak bir ses. "Baba ben sana Bir şey söylemek için aradım." dedi Şeyma gülümseyerek. "Söyle canım."
"Şey ben seni sevdiğimi söylemek için aramıştım." dedi Şeyma.
"Güzel kızım benim ben de seni çok seviyorum, da nerden geldi aklıma şimdi?" dedi.
"Hiç öyle içimden geldi. Neyse baba kapatıyorum şimdi. Görüşürüz."
"Görüşürüz canım."Ne kadar güzel bir şey. İnsanın karşısındaki kişiye onu sevdiğini söylemesi. Ne kadar güzel bir şey insanın sevmesi. Şu ne kadar şanslısın Şeyma bir bilsen...
İnsanlar bazen elindeki şeylerin kıymetini bilmiyor. Bilemiyor. Belki aslında bile gelmiyor. Halbuki insanlar teşekkür etmenin ne kadar güzel bir şey olduğunu bilse bıkmadan teşekkür ederler. Bıkmadan şükrederler."Bu kadar yeter bence. Hem siz de yol yorgunusunuz şimdi. Hem sizin için odaları hazırlayayım." Demir hızlıca gitmişti sonra.
"Ben de gideyim artık. Size iyi geceler." diyerek kalktı Şeyma. "İyi geceler." dedi Barın.
Ben de kalkıp balkona gitmiştim. Biraz oturduktan sonra Demir tekrar gelmişti yanıma. "Hadi içeri gel. Yorgunsundur şimdi." dedi.
Kalktım ve Demir'in yanına gittim. Yukarı çıktığımızda aniden gelen bir cesaretle Demir'e döndüm."Beraber uyuyalım mı?"
Bunlar işi pişirdiler haa.🤭🤭
Beğenmişsinizdir inşallah canlarım. Neyse oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmuyoruz.Hoşça kalın.🤍
Sonradan eklenen not: Arkadaşlar Defter 900 okunmayı geçti. Ama o kadar mutsuzum ki buna sevinecek halim yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Defter
RomanceBir şehre rastgele bırakılan defterler. Aynı defterleri bulan beş ayrı kişi... Bu beş kişi defterlerin ve içinde yazan şeylerin sırrını bulabilecek mi? Hazırsanız başlıyoruz. 24.07= #defter 1. 31.07= #iz 1. 20.08= #paranormal 5. 28.10= #psikoloj...