KAMP -2-

162 14 1
                                    

MULTİMEDYA : Cenk DENİZHAN ve gözlükler..
MULTİMEDYA : Onur Koç - İlla (Cenk ' in sesi olarak düşünün)


*****

Çocuk seslendi ama babasına. Onla birşeyler konuşunca babası güldü ve bize döndü. "Çocuklar" diye bağırınca onlara dönmiyenlerde döndü. Biz müdüre müdür çocuğa çocukta bize tip tip bakarken " Bu oğlum Ali , kısa süreliğine yurt dışına gitmek zorunda kaldı. O yurt dışındayken de ben bu okula atandım. Oğlum geldiğinde ise dedim ki gözümün önünde olsun ki gözlerimle görerek sarf ettiği başarıları gururla izleyim. Onu çok iyi karşılayacağınıza inanıyorum. Kendisi normalde çekingen değildir ama oldu bir kere" dedi oğlunun omzunu sıvazlayarak. "Hocam" dedi arkalardan bir kız. Müdür ona dönünce "Oğlunuzda pek yakışıklıymış. Okulda nazar değdircekler. Güzelim yeşil gözlerine yazık" diyince yanındaki kızlar kahkaha attı. Biz sadece kıkırdamakla yetindik. Müdürde gülüp "Nazar boncuğu almalıyız o halde" dedi. Arkadan Aras hoca seslendi gür erkeksi sesi ile. "Hocam çadırlar için kurayı belirledik. Listeyi buyrun" diyerek müdüre kağıdı uzattı. Müdür kağıdı eline alıp önce inceledi. Daha sonra "tam istediğim gibi. Böyle olması daha iyi oldu. Hem geç yatma sorunuda ortadan kalktı" dedi yamuk bir gülüşle. Bize dönüp "Evet gençler , kızlı erkekli kalıcaksınız. Eşleriniz şans eseri değil. Tamamen hocalarınız seçti. Bir yerden zorlamada yok. O yüzden eşinizden memnun olmazsanız gelip başımda vıkvıklamayın. Öhöm. İlk çadıra Zeren Kurtuldu ve Aykurt Girgin yerleşecek. İkinci çadıra Ezgi Zengin ile Alihan Daroğlu yerleşecek. Üçe Zübeyde Ayas ile Oktay Kayalı yerleşecek. Dörde Tülin Akın ile Bertuğ Kurt..."

*15 dakika sonra...

" Yirmi sekiz e Buse Taylan ve Uygar Çakır yerleşecek. Yirmi Dokuz a Hazel Gördün ile Hasan Can yerleşecek. Otuz a Eslim Ardıç ile Uğur Boz yerleşecek. Otuz Bir e Ruhican Şayır ve Merve Türan yerleşecek. Otuz ikiye Efsanur Baran ile Furkan Karakaya yerleşecek...."

**Yaklaşık 10 dakika sonra

"Elli birinci çadıra Tarık Yıldız ve Melis Köseoğlu yerleşecek. Elli ikinci çadıra Tuğba Kartal ve Cenk Denizhan yerleşecek.. Elli üçüncü ve son çadıra ise Gülcan Çakar ve Batuhan Örnek yerleşecek. İtirazı olan varsa kabul etmiyorum. Çantalarınızla çadırlarınıza eşleriniz ile birlikte ilerleyin"

Yaklaşık yarım saat sonra adımı duymanın verdiği sevincimi yaşasam , Cenk ile kalacağıma mı üzülsem , yoksa Cenk in soyisminin bizim okukun ismi olduğuna mı şaşırsam bilememiştim. Kızlarla vedalaşıp etrafıma mavi gözlü malı bulmak için baktım. Biraz dolandım ama ı-ıh yok. Yine ilerlerken "Hoppaa" diye bir ses duyudum ve duymamla bir olarak havaya kalkmamda bir oldu. "Noluyor ulan" diye yakınmam yere inmeme neden olmamıştı ne yazık ki. Bir dakika bile geçmeden üstünde olduğum geniş omzun sahibi içinde eşyalarımı bulunduğu çantayıda elimden aldı. "İndir beni !!" diye cırlayınca "Kulağımın dibinde de olmuyor ama be güzellik" diyen Cenk ile içim biraz olsun rahatladı. Yani omuzunda olduğum kişi yabancı değildi en azından. Biraz daha yolculuk edince durduk ve bende en sonunda yere iniş yaptım. Etrafıma bakınca önümde elli iki nolu çadır vardı. "Gele gele bu numaramı geldi bize. Allahım sen cenabetlerden koru" diyerek ilerleyince arkamdan bir kıkırdama sesi yükseldi. Cenk e aitti kıkırdama. Çadırı açtık ve içeri girdik. Tam çantamı koydum çıkacakken uyku tulumunun olmadığını , onun yerine çift kişilik yatak , yorgan ve iki tanede yastığın olduğunu fark ettim. "Cenk ?" diyince "Efendim" cevabını aldım. Başta sakin olduğum çümleyi aynı naziklikle "Bu yatak ne böyle" diyince " normal yatak" cevabını aldım. Bu sinirlerimi tepeme çıkarırken "Ulan bu iki kişilik" dedim daha fazla kendimi zorlamayarak. "Evet" dedi o ama yine sakinliğini koruyarak. "Neden böyle" "Çünkü iki kişiyiz" "Onu mu dedim ben , neden birleşik" "ne biliyim" "tamam o zaman sen gider dışarda uyursun. Madem öyle , o zaman böyle" "ne diyorsun kızım sen , sen git yat. Banane , ben rahatsız değilim. Sensin. Gidende sen olursun o zaman". "Yaa , demek öyle" dedim yatağa yaklaşıp. "İyi peki madem , ama şimdi olucaklarda benim derdim değil" diyip yastık yorgan ne varsa çulladım üstüne. Dengesini kaybedip "Ulan" diye yere düşeken güldüm ve çadırdan çıktım. Koşarak ormana doğru yöneldim. Arkama baktığımda oda geliyordu. Biraz daha ilerlediğimde ilerde iki kişi gördüm ve yavaşladım. Ben yavaşlayınca Cenk te yavaşladı. En sonunda ikimizde durduk. Sus işareti yaptım ona bakarken. Bu arada da onu inceleme fırsatımda olmuş oldu. T shirt üne taktığı mor camlı gözlüklerini gözüne takmış , spor bir kıyafet ile baya bir tarz idi. Sonra tekrar karşıya döndüm. Buradan bir halt göremediğim için biraz daha yakınlaştım. Tabi Cenk te peşimden. Sonunda karşıyı görebileceğim bir yere geldiğimde iki kişinin İrem ve Ali olduğunu fark ettim. Yakacak topluyorlardı. Bunu ellerinde birikmiş dal parçalarından anlayabiliyordum. Ancak İrem biraz zorlanıyormuş gibi görünüyordu sanki. Ali ye baktığımda İrem i dikizliyordu. "Vay eşek seni. Kız dikizlersin ha ?" diyen Cenk e tip tip baktım. Oda bana baktı ve 'Ne ?' bakışı attı. Göz devirip tekrar önüme döndüm. En sonunda İrem çok yorulmuş olmalıydı ki elindeki dalları yere bıraktı. Zaten baya dal toplyan Ali elindekileri bırakmış İrem i bekliyordu. İrem ani bir dönüş yapıp karşısında Ali yi görünce dengesini sağlayamadı. Tam düşecekken Ali onu belinden yakaladı. Baya romantik bir pozdaydılar şuan. Biraz bakıştıktan sonra ne durumda olduklarını anladılar ve öksürerek birbirlerinden ayrıldılar. Tabi biz bunlara kıs kıs gülüyorduk. Ali bir elini ensesine atıp "Şey , hadi artık şeysi şapsak mı ? Yani sonuçta şey yakçaklar ve boz şeyleri sey yapmadık şeysiye" dedi baya saçmalayıp. Tam kahkaha atacaktım ki Cenk azımı kapadı. Bu sayede ses çıkmadı. Sonra "çek ulan elini" diyip ittim elini ağzımdan. Cenk birşey diyecek oldu ama İrem in sesi ile ona dönünce söyleyemedi. "T-tamam o zaman gidelim" dedi İrem de bozararak. "Yürü hadi gidelim bizde dedim Cenk e doğru. "Tamam hadi gidelim" dedi oda. Beraber çok uzaklaşmadığımız kamp alanına doğu yürüdük. Kamp alanına vardığımızda çadıra uğramayı es geçip direk meydana gittik. Meydanda bir kalabalık vardı. Kalabalığa doğru yaklaşınca telefonların toplandığını gördük. Vicdan hoca da bizden telefonlarımızı istediğinde bizde verdik. Daha sonra ileriden İrem ve Ali nin sessiz bir şekilde yaklaştıklarını gördük. Herkez normal davranırken durumu bilen Cenk ve ben gülmeye başladık. Bazıları bizi iplemezken bazıları garip bakışlar atıyorlardı etrafımızdakiler. Sonra ben kızların oda oğlanların yanına gittik. Kızlarla baya muhabbet ettikten sonra akşam yemeğini yedik. Buradada İrem ve Ali nin kaçamak bakışlarını yakalayınca bu yılın kesinleşmiş ilk çiftinide anlamış oldum. Yemekten sonra bir kamp klasiği olan çemberi oluşturduk. Aras hoca "Gitar çalmak isteyen ?" diye sorunca Cenk "Ben alayım o gitarı" dedi. Bazıları alkışlarken , benim gibiler tip tip bakmakla yetindi. Cenk gitarı çalmaya başladı ve ardından gelen ses ise beni büyülemeye yetti zaten.

"İlla senin için mi yazmam gerekiyor bütün sözleri...
Herşey.... Senin için mi sanıyorsun..

Sıkıldım bu bencil tavırlarından,
Başkasını sevemezmiğiiiyim...
Yapamazmıyım sanıyrosun...

Yardım et ne olur....
Kurtulmak istiyorum senden.
Ne var sanki unutabilsem seni ,
Bana küfür... Etsen
Yok yok iyi davran bana,
Yoksa unutamam seni. ,
Hakettim ben bunu artık.
Sevemem kimseyi...."

Sözleri tekrar ederken gözlerimin içine bakıyordu. Ve bu cidden hoşuma gidiyordu. Hangi kızın gitmez ki. Şarkıyı bitirdiğinde alkışlamaya başladık. Zaten ondan sonra birkaç kişi daha şarkı söyledi falan işte. Gecenin yarısında artık çadırlarımıza gitme vaktimiz gelmişti. Kısa bir tartışmadan sonra çadırdaki ikili yatakta yanyanaydık işte. Uyumaya çalışırken Cenk omzumu dürttü. "Hu ?" diye karşılık verince "Tuğba ?" dedi

*BÖLÜM SONU*

NOT : Bölüm düzenlenmiş ve güzelleşmiştir...

DÜŞMAN AŞIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin