KAMP -3-

134 10 0
                                    

Selamlar... Düzenlenmiş bölüm ile karşınızdayım. İyi okumalar...

****

Cenk omzumu dürttü. "Hu ?" diye karşılık verince "Tuğba ?" dedi.
-
"Efendim" dedim ona dönerek. "Uykum kaçtı" diyince gözlerimi devirdim. "Ee , yani. Uykumu bölme sebebin bumuydu ?" dediğimde "Hayır" diyerek beni meraklandırmaya başladı. Ona sorarcasına bakınca "Diğerlerinide uyandırıp saklanbaç mı oynasak ne ?" diyip kaşlarımın havaya kalkmasına neden oldu. "Cenk.." dediğimde oda bana bakınca "Olum sen manyakmısın ? Gece gece ormanda saklanbaç oynamakta ne demek oluyor !!" dedim aniden bağırarak. "Kızım ben ne yapayım. Gece gece en güzel saklanbaç oynanır ! Tamam , oynamayalım , vazgeçtim , yat uyu yarında gidelim artık" dedi ve kıçıçını dönüp yattı. Bende diğer tarafıma sertçe dönüp uyudum. Yani uyumaya çalıştım. Denedim , denedim.. Yok ! Olmuyor ! Saklanbaç oynama fikri cazip geldiğinde kalkıp Cenki de "yürü saklanbaç oynayalım" diyerek kaldırdım. Sırıtarak yerinden kalktı. Yatağın ucundaki çantalarımızdan telefonlarımızı aldık. Önce Buse yi aradım. Çaldı ve çaldı. Tam kapatacakken uykulu bir "Alo" sesi duydum.

"Alo Buse"

"Ne oldu gecenin bu saatinde Tuğba"

"Lan Uygar ıda kaldır gelin bizim çadırın önüne"

"Bir şeymi oldu ? Ay kötü birşey oldu"

"Yok be , saklanbaç oynayacağız. Hiç itiraz etme. Gelin oynayacağız yoksa fena olur"

"Siz kafayı mı yediniz ?? Uykum var benim diyeceğimde kaçırdın da. Hadi ben gelicem diyelim.. Uygar ı nasıl uyandıracağım ? Hayatta uyanmaz"

"Uyanır uyanır merak etme. Sen yaparsın"

"Yapma , etme. Ben bu danayı nasıl uyandırayım. Gel he de tekrar uyuyalım. Ben denerim tekrar uyumayı"

"Olmaz. Geceliklerinizle gelin. Üstlerinizi değiştirmeyin. Hadi bay" diyip kapadım telefonu. Sıra Ezgi deydi. Rehperden yeni numarasını aldığım Ezgiyi buldum ve arama tuşuna bastım. Telefon yine uzun uzun çaldı. Kapanınca yine aradım. Ortalara doğru Ezgi "Alo" dedi.

"Alo , Ezgi"

"Hayırdır birşey mi du gece gece" dedi endişe ile.

"Yok , birşey olmadı. Mert ide uyandır gel bizim çadırın önüne , saklanbaç oynayacağız"

"Delirdiniz mi siz !! Saat gece üç be üç !! Yok , hayatta gelmem"

"Buse ile Uygar da geliyor. Sizde geleceksiniz"

"Off , Mert nolcak. Uyanmaz ki şimdi bu"

"Uyanır uyanır. Hadi sen yaparsın. Geceliklerle gelin. Üst değiştirmeyle uğraşmayın. Bay" diyip kapadım. Geriye bizimkilerin gelmesi kaldı. İyiki kamp alanı telefonların çekebileceği bir alandaydı. Yoksa yanmıştık. "Hadi dışarı çıkalım" diyen Cenk dışarı çıkmak için çadırın fermuarını yukarı çekip dışarı çıkarken bende onu takip ettim. Dışarısı daha sonbaharın oratsında duğumuz için ılımandı. Yani ne sıcak ne soğuk. Hafif bir yel vardı. "Hadi gel fotoğraf çekilelim" diyen Cenk e el haraketi çektim. Ağzı o şeklini alırken gözleri pörtledi. Buna kahkaha atıncada "hişşşt , megafon istermisin hanfendi ? Sağar seni daha duyamadıda" deyip susturdu. Ağzımı fermuar yapıp 'tamam sustum' dercesine iki elimi de havaya kaldırdım.

#BUSE ' NİN AĞZINDAN#

Telefonu kapatıp ayı gibi Uyuyan Uygar a döndüm. Yüzüstü , iki elide yanda , yorganın ondaki tarafı gazi olmuş , dağınık saçları ile uyuyordu. Dizlerimin üstüne çöktüm. "Uygar" diyerek dürttüm onu tek elimle. Ama ne fayda , uyanmamıştı. Bu sefer iki elimle onu sarstım "Uygar !" diyerek. Yok , olmuyor. Bunda da homurdanıp kıçını kaşıdı ve uykusuna devam etti.

DÜŞMAN AŞIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin