Arabada geçen kaçak yolculuğu karanlık ve bomboştu. Bindirildikten sonra başına çuval geçirilip nereye gidildiğini görmesi engellenmişti. Sakince hangi yollardan dönüp ilerlendiğini tahmin etmeye çalışsa da, bir noktadan sonra büyük şehri ezberlemek zordu.
Hareket kabiliyeti ayak bileklerine ve ellerine halat bağlanarak kısıtlanmıştı. Kulaklık taktığını fark etseler de fazla bir şey duymaması açısından çıkarmayı denememişlerdi. Ancak halatlara düğüm atarlarken aralarında fısıldadıklarını da duymuştu. Çok sakin durduğu ve herhangi bir şeye itiraz etmeyişi hakkındaydı bunun kaynağı.
Şu anda elleri ve ayakları kaşıntı yapacak derecede sıkılıktayken, hareket etmemeye çalışıyordu. Kurtulmaya çalıştığı fark edilirse, üç kişi tarafından bir yerine zarar geleceğinden korkuyordu. Bu yaşandığı takdirde O'yu da beraberinde getireceklerdi çünkü.
Ne kadar ertelerse ertelesin, O'nun geleceğini biliyordu nihayetinde. Bu yolculuğu sapasağlam geçirmesi imkansızdı. Özellikle çöp tenekelerinin orada dövdüğü kişinin halini düşündüğünde. İntikamla kaplanmış bu kanlı imge yüzünden bacakları hafiften titremeye başladı. Başındaki çuval yüzünden etrafındaki her şey simsiyahken başka bir yere ya da şeye odaklanamadı.
Derin bir nefes aldı, çuvalın içi çürümüş peynir kadar küflü kokarken. Daha nefes veremeden hafifçe öksürdü. Neredeyse burnuna değen çuvalı eliyle ittirmek istemesine rağmen sabit kaldı. Sadece daha sıkı nefesler verip iteklemeye çalıştı, uzaklaşmadığı halde. Bir an bayılacak gibi hissettiğinde, hiçbir şey yapmayıp kokuya katlandı mecburen.
Titreyen bacaklarına ilaveten kulakları da çınlıyordu. İnce gelen tiz bir çınlama, dinlediği müziği dahi hafiften kısıyordu. Normal hayatta aniden gelip giden geçici bir çınlama değildi. Bedenindeki anormal kasılmalarla beraber ortaya çıkmıştı ve hala devam ediyordu. O'nun bir işareti olduğuna emindi, ona izin vermeyecekti.
Arabanın arka koltuğunun ortasını doldururken yanında iki kişi vardı. Kaçmaması için kendisini düğümledikleri yetmiyormuş gibi arabadan fırlamaması adına kolluyorlardı. Öylece otururken bir süreden sonra aralarında konuşmayı da bırakmışlardı. Nereye gideceklerini bildikleri için suskundular.
Halat ve çuval hesaba katılırsa bunu yapmayı önceden planlamışlardı. Ne zamandan beri izlendiğini düşündüğünde, cevabını tam olarak kestiremedi. Belki de Jin'le beraber göründüğü için tek oluşunu beklemişlerdi ya da dövdüğü kişi konuşmayı başarabildiğinde yeni tarif etmişti görünümünü.
Hayatını iki kişilik yaşarken, fiziki olarak yapmadığı davranışlarının cezasını böyle çekiyordu. Haksızlıktı ama tamamen öyle de diyemezdi. Geçici olarak O'nu engellese de içinde bir yerde hala yaşıyordu çünkü. O'nun yıkıcı eylemlerinden sonra ilk kez sorumlu tutuluşu değildi.
Bulunduğu tehlikeli anda O'nu andığı için kulağındaki çınlama arttı. Bazen dakikalar sonra dövüleceğini veya hakaretlere uğrayacağını bilse de bir tür odak haline giriyordu. Dünya hemen gözünün önünde yavaş bir biçimde dönüyormuşçasına tutuklu kalıyordu. Özellikle kulaklığının takılı olduğu anlarda kulak çınlaması yüksek bir şiddete ulaştığından, başı patlayacak gibiydi.
Başına iğne batırılmış, ardından tekrar batırılmış, sonu gelmezcesine tekrardan ince bir sızı hissediyordu. Bazılarına dayanabilse bile şu an hem yorgun hem de aç olduğundan başa çıkmakta zorlanıyordu. Başına geçirilen çuval olmasaydı, gözlerinin yavaştan kaydığını ve kulaklarında hissettiği basıncı bastırmak için ağzını açtığını görebilirlerdi.
Bedenindeki küçük ürperti kalp atışlarını daha da tetikledi. O'nun bedenindeki uzantısını hissedebiliyordu, kaynayan sudan yükselen buhar edasıyla içinde süzülüyordu. Arabayla ulaşacakları yer her neresi ise, O'nun da bilincine ulaşması o kadar yakındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAINT IT BLACK ~TaeJin~
FantasyKüçüklüğünden beri kafasındaki sesle yaşayan Taehyung, doğum gününde bunun sona ermesini diler. Ancak doğum gününde karşılaşacağı tek şey kapısını çalan bir yabancıdır.