Bölüm 7

496 46 179
                                    

Bir ayağı geride, bir gözü ise kapıdaydı. En derinlerinde ne yattığını bilmeden yan yana durduğu iki kişiye yaklaşmak istemedi. İçerisinde bulunduğu resim odasının tazeliğine rağmen Taehyung için kaçınılması gereken bir odaydı sadece.

Küçük çocuğun gözleri hala üzerindeydi, eski mesafesini korumayı sürdürerek. Saniyeler öncesindeki saygı dolu bakışlarının kırıntısını görebiliyordu. Ağzından çıkanları duyduktan sonra bu bakışlarındaki dikkatin neyden kaynaklandığını anlamıştı. Aynı zamanda gözlerinin kızarmasına yol açan ağlayışının da.

Yüzündeki gözyaşları belli olduğundan, Jin'in radarına takılmıştı. Bedenini eğip çocuğun yüzüne yakın bir mesafeye ulaşarak ''Ben yokken burada ne oldu?'' diye sordu. Çocukla konuşuyor olmasaydı sesinin sorgu masasındaki ciddiyet kadar ağır çıktığı söylenebilirdi. Başını çevirip kendisine döndüğünde, soruyu kendisine de sektirdi.

Söylenebilecek bir bahaneyi düşünürken, çocuk önce davrandı ve konuşmak için anlamsız sesler çıkardı. Başını boynuna yakınlaştırarak gözlerini iki yetişkinden kaçırdı ve ''Az önce...'' diye başladı. Dudakları diğer kelime için zorla açılırken, az önce akıcı konuşan çocuktan eser yoktu. ''R-resimlerimi beğendiğini söyledi.''

Derin bir nefes çektikten sonra yüzünü silmeye çalıştı ve gözlerini kapattı. Ardından yavaş adımlarla aradaki mesafeyi kapatarak kendisinin yanına yaklaştı. Resim yapmaktan boyanmış küçük elini uzatarak ''Çok...'' dedi. Tırnaklarının derinliklerinde silmeyi başaramadığı renkler belli oluyorken, yutkunduktan sonra devam etti. ''D-duygulandırdı beni.''

Burnunu çekerek yüz ifadesini toparlamaya çalıştı. Bir bebeği anımsatan ıslak kirpikleri onu yeterince masum gösteriyorken Jin başını sallamakla yetindi. Çocuğun ağlamasından daha çok, kendisine nasıl bu kadar çabuk alıştığını sorguluyor gibiydi.

Bulunduğu durumda kimin daha yardımcı olacağı konusu, belirsizdi. Jin'e az önce yaşananları anlatıp anlatmamayı düşünürken, bundan vazgeçti. Çocuk, O'yu tanıyabilirdi ama şansı varken Jin'e tanıttıramazdı. Düşünceleri arasında gittikçe çıkmaza girerken buraya gelişinin gerçekten de tesadüf olup olmadığını düşünüyordu.

Gerçekliğe yeniden dönüş, çocuğun elini tutması ve ''Yüzümü yıkamaya...'' demesiyle aniden oldu. Tutuşu gevşek ve çekingendi, ısrar etmek isteyen bir çocuğun inadı yoktu. Yüzüne baktığı zaman da, azarlanmaktan korkuyormuşçasına elini daha da geri çekip Jin'e dönmüştü. ''G-gidebilir miyiz?''

Bu davranışları Jin'e sadece çekingen bir çocuğu anımsatabilirdi ama aslında öyle değildi. Bir bakışından bile bu denli korkması ve O'ya ithafen efendim, diye hitap edişi hizmetkar gibi oluşundan kaynaklanıyordu. Aralarındaki bağ, özünde korku olmakla beraber hala saygı gösterecek kadar derindi.

İkisinin yalnız kalmasını sağlayacak sorusu da Jin'in ''Gidebilirsiniz.'' demesiyle kesintiye uğratılmamıştı. Küçük çocukla gitme konusunda emin olmak için Jin'e dönüp gerçekten sorun olup olmayacağına dair baktı. Aldığı tek karşılık, sandalyeye oturup küçük çocuğun resimlerini incelemeye başlayan birisinin sessiz onayıydı.

Odadan çıkarlarken bile resimlere yoğunlaştığı için Jin'e itiraz etmekten vazgeçti. Çocuğun elini tutarak giriş katta, hemen kapı girişinin dibinde yer alan lavaboya doğru gitti. Resim odasına yakın olduğundan koridorda aralarında herhangi bir sohbet geçmedi. Sessizlikte düşünmeye daha çok vaktinin olması altın değerindeydi.

Yanındaki çocuk şu anda O ile konuştuğunu sanıyor olmalıydı, halbuki bilinci tamamen açıktı. Başına ilk defa gelen bir durumdu, şu ana kadar bunu anlayan bir kişi bile olmamıştı. Çocuğun da kendisi gibi olup olmadığını merak etti. Gözleriyle yavaşça henüz gelişmekte olan küçük çocuğa baktı.

PAINT IT BLACK ~TaeJin~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin