Taehyung'un eve dönüş yolculuğu tek başına, mide bulantılı ve şoförün garip bakışları altında geçmişti. Arabada başını cama yaslar bir şekilde dışarıyı izlerken, dikiz aynasından kontrol edildiğini anlayabiliyordu. Gerçekten ele geçirilmiş taklidi yapıp şoför beyi korkutmamak için zor tutuyordu kendisini. Şaka yapacak havasında olmamasına rağmen böyle yaparsa, şoför de kendisi de rahatlardı.
Ama evinin önüne geldiğinde buna gerek kalmadı, kısa bir teşekkürden sonra arabadan indi. Öğle vaktini çoktan geçtiğinden hava neredeyse kararmıştı. Meditasyon merkezinden beri hala iyi hissetmeyerek kapıyı açtı ve içeri girdi. Evin içi, dışarıya kıyasla daha da karanlıktı.
Hemen ışıkları açarak alışkın olduğu sessizlik içerisinde mutfağa doğru yöneldi. Mide bulantısı devam ediyordu ama karnı açtı, guruldamak üzere olduğunu hissedebiliyordu. Hafif bir şeyler yedikten sonra yatağına uzanmanın daha iyi olacağına karar verdi. Aksi halde aç karnıyla yatağa uzanınca karnı daha da içine çekiliyor ve kemiklerine değiyormuşçasına canını acıtıyordu.
Buzdolabını açıp nelerin olduğuna baktı. Jin'in eve gelmesiyle fazla doluydu bütün bölümler. Tat kaybı olan birisi için fazla çeşitlendirilmişti buzdolabı. Hayret edilesi o kadar şey varken, Taehyung için yine de dolabında avokado görmek hayret vericiydi. Bu meyvenin gerçekten yenilebilir olup olmadığını bile bilmiyordu.
Gözlerini üst bölümlere kaydırarak saklama kutularının olduğu rafa yükseldi. İçlerinden bir tanesini çekip açtığında, baştan sona dolu kimbap toplarıyla karşılaştı. Sadece zengin görüntüsü, mide bulantısını hafifletmeye yetti ancak tamamen sona erdirmedi. Kutuyu çekip yanına aldı.
Masaya doğru ilerlerken çekmeceden hazır çubuklarından bir çiftini aldı ve masaya kuruldu. Midesine ani yükleme yapmamak için yavaşça yemeye başladı. Sandalyeye otururken sırtını mutfak tezgahına verecek şekilde oturmaya özen gösterdi. Böylelikle görüş açısı daha genişti ve arkasını sağlama alırdı. Gördüğü adamın veya şeyin ürkütücülüğü kendisini hala güvensiz hissettiriyordu.
Kötü bir kabustu, etkisi yakında geçecekti. Kendisini inandırmak için yalan söylüyor değildi. Yolculuk sırasında şehri dolaşırken biraz rahatlamıştı. Birkaç gün içerisinde toparlanacağını da az buçuk biliyordu. Sadece, bir sonraki egzersizinde yine istemediği bir şey ile karşılaşırsa ne yapacağını bilmemek can sıkıcıydı.
Egzersiz zamanı Jin'i tuvaletten sonra bir daha görmemişti, onsuz girişteki araca binerken bile. Huzursuz edici miydi evet, beklediği bir durum muydu hayır. Belki de üstlerine rapor etmeye gitmişti, bilemiyordu. O kurumla bağlantılı olması hala içini kemiriyordu. Evinin kapısı FBI benzeri kişilerce kırılıp hemen içeriye giriş yapılacak gibiydi.
Pekala bugünlük hayal gücü yeterliydi. Olumsuz yöne çalışmaktan başka bir işine yaramıyordu. Zaten sağlıklı düşünemediği için meditasyonunda işi fena halde batırmıştı. Kimbap kabını kapatıp buzdolabına koyduktan sonra yatak odasına çıktı.
Kendisini yatağının üzerine atar atmaz bacaklarını her iki yöne gevşekçe bıraktı. Penceresinden, sokak lambasının sarı ışığının yanışını izledi öylece. Açıkçası bu haldeyken uyuyabileceğini pek sanmıyordu. Gerçekte canavarlardan veya delilerden kaçabilirken rüyasında istediği gibi kaçabilir miydi?
Bugün tanıştığı Jimin'in de böyle olup olmadığını merak etti. Muhtemelen kendisi gibi değildi, ne kadar stres olursa olsun ödüllü bir oyuncuydu ve birçok başarılı işe imza atmıştı. Sosyal çevresinin de harika olduğuna emindi. Onun içindeki ne tür bir ruh var ise, kendine kıyasla daha kolay çıkarabilirdi.
Yemek yedikten sonra yaşadığı hazımsızlıktan veya stres seviyesinin yükselmesinden, yatağından kalktı. Uyumaya çalışmak yerine bilgisayar masasına gidip bilgisayarını açtı. Madem bir deli değildi ve bu dünyada başına musallat olan ruhlar vardı, o halde bağlantı kurduğu kurum hakkında daha fazla bilgi öğrenmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAINT IT BLACK ~TaeJin~
FantasyKüçüklüğünden beri kafasındaki sesle yaşayan Taehyung, doğum gününde bunun sona ermesini diler. Ancak doğum gününde karşılaşacağı tek şey kapısını çalan bir yabancıdır.