Dünyanın sonuna gidiyormuş gibi bir his ele geçirmişti O'nun duygularını. Arabanın pencere camı açıkken uzun bir süredir ilk defa hakiki bir nefes alıyordu.
Rahatlamış hissettiriyor muydu, kesinlikle hayır. Rahatlamaktan çok uzaktı. Daha çok kendisini boğuyor gibiydi. Ferahlatıcı bir deniz dalgası bile üst üste gelince insanı boğardı çünkü.
Derin bir nefes verdi, parlak güneşi çevreleyen gri tonlarındaki bulutlara bakarken. Taehyung'un bilincine geldiğinde hissettiği mutluluğu artık yoktu. Artık Taehyung ile arası daha iyi olmasına rağmen tam anlamıyla sevinemiyordu.
Ellerini hareket ettirdi, hafifçe havaya kaldırdı, parmaklarını oynatışına baktı. Yumruk haline getirip kemik çıkıntılarını inceledi. Bunlarla kaç kişiyi öldüresiye dövmüştü?
Taehyung'un ailesi olmadığıyla ilgili dalga geçilirken, kaçık bir çocuk olduğu hakkında sınıfında konuşulurken veya sınıfındaki grup etkinliklerinde dışlanırken O hepsinde oradaydı. Taehyung'un hiçbir şey yapmayıp öylece durmasının karşılığını kendisi öderdi.
Dünyada Taehyung'u içtenlikle anlayabilecek yegane kişi, kendisiydi. Taehyung'un ifade etmediği ama hissettiği öfkeyi ve kırgınlığını biliyordu. Eskinden yaşadığı köyde insanların kendisine ''uğursuz'' yaftasını yapıştırdığı gibiydi.
Hepsi eskideydi, tarihin tozlu sayfalarında kalmışlardı. Ancak tozlanmış duyguları yeniden yüzeye çıkmıştı. Bütün dostlarını, Jimin'i ve Yoongi'yi yeniden görmüştü. Sevdiği adamı da.
Güzel anılar vardı, elbette çok güzellerdi ama acıları da vardı. En unutamadığı anıları, acılı anılarından bir başkası değildi. Onları hatırlamak istemiyordu ama beyninden de silinmiyorlardı. En son halleriyle, kanlı ve yaralayıcı bir biçimde duruyorlardı.
Ormanda Jin'in öldüğü gün, her şey de diğerleriyle beraber ölmüştü. Evi olan orman, O için hem kurtarıcısı hem de ölümü olmuştu. Başka bir yere gidemediği, orada yaşamını devam ettirmesi için üzerine konan bir lanetti aslında. Şimdi de görmekten kaçındığı evine gidiyordu.
''Hala aynı yerde olduğuna emin misin?'' diye sormuştu Hoseok. Ormanın üzerinden seneler geçmişti ve insanlar seneler boyunca toprak hakimiyetini daha da güçlendirmişti. Ormanın yerinde olmaması pek de şaşılacak bir şey değildi. O yine de şöyle cevaplamıştı. ''Aynı yerde, eminim.''
Hala aynı yerdeydi ama aynı halinde değildi. Taehyung'un bilincindeyken daha öncesinde yaşadığı ormanla ilgili takiplerini ve araştırmalarını yapmıştı. Hiç şahsi olarak gitmeden, uzaktan bakmıştı.
İnternetteki birçok forumda o ormana hiç kimsenin gitmemesi gerektiğini söyleyen birçok dedikodu dolanıyordu. Bu dedikodu o kadar büyümüştü ki, artık ormana etiket olarak yerleşmişti. Bunu taçlandıran da, ağaç bilimci bir Japon araştırmacının bilgilendirme videosuydu.
''Ölüm Ormanı'' başlıklı videosuyla bu ormanın çok tehlikeli olduğunu, pusulaların bile orman içerisinde çalışmadığını ve orman derinliklerinde dünyaya sıkışmış ruhların çığlıklarının duyulduğunu söylediği bir video yayınlanmıştı. Elbette bu video patlama yaratmıştı.
Korkudan ziyade çoğu insanda merak duygusu uyandırmış ve ormanın içi insanları cezbetmişti. Ancak oraya giren insanlardan geriye kalan sadece bir avuç kıyafet, kamera ve çanta olmuştu. İnsan kaybı ihbarlarından sonra polisler el birliği ile araştırma yapmaya başlamıştı, sonuç olarak hiçbir şey bulamasalar da.
Belediye ise kayıp ihbarlarıyla başa çıkamayınca bu ormanı mühürlemişti. Etrafına ''Girilmesi yasaktır.'' şeklinde levhalar asılmış ve çelik çitlerle çevrilmişti. Ormanın içerisinde bakım yapılmak için dahi girilemeyince, yabani otlar büyümüş ve ormanı iyice çirkinleştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAINT IT BLACK ~TaeJin~
FantasiaKüçüklüğünden beri kafasındaki sesle yaşayan Taehyung, doğum gününde bunun sona ermesini diler. Ancak doğum gününde karşılaşacağı tek şey kapısını çalan bir yabancıdır.