Bölüm 11

1.4K 226 158
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... DÜNKÜ YOĞUN YORUM SAYISI İLE BENİ ÇOK MUTLU ETTİNİZ OK TEŞEKKÜR EDERİM... BU YÜZDEN HEMEN YENİ BÖLÜM KOYMAK İSTEDİM... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... ELLİ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Bunun başına geleceği aklının ucundan geçmemişti. Azrail'in ona koruma sağlayacağı ve hatta Diesel Spinozza'ya savaş açacağını hiç düşünmemişti. Onun kellesini istemek demek İtalyan mafyasını bitirmek demekti. Bunu nasıl yapacağı hakkında en ufak bir fikri bile yoktu.

En başından beri kendisine uzak durmasını söylemişti. Hatta bu işi çözmek için arabuluculuk bile yapmıştı. Dikiz aynasından arka koltukta oturan kadına ve çocuğa baktı. Ona her ne söylediyse işe yaramış gibi görünüyordu. İlk defa onun gözlerinde zafer parıltıları görmüştü.

İtalyan'ın ölmesi demek Eleanor ve Keith'in başa geçmesi anlamına gelirdi ve onunla bir anlaşma imzaladıktan sonra her türlü Azrail'in ailesinden biri olurlardı. En başından beri bunun mu peşindeydi? Yoksa başka bir şey mi onu yola getirmişti?

Spinozza ailesi o kadar uzun bir nesildir aileyi yönetiyorlardı ki herhalde Adam ile Havva'ya kadar uzanıyordu bu süreç. O kadar köklü ve güçlü bir aileyi nasıl hizaya getireceklerdi ki? Şuanda dünyanın yarısı Diesel'in elindeydi.

Bu durumdan mutlu değildi. Kısacık bir görüşmenin nasıl olurda onu böyle etkilediğini anlayamamıştı. Arabayı evine doğru sürdü. Bayan Aldrin, başını kaldırıp ona baktı. "Bay Sullivan" dedi merak etmiş bir şekilde. "Benim evim diğer yolda"

Biliyordu zaten bu akşam oraya gitmişti. "Sabah olmak üzere" dedi Caleb. "Önce dinlenmeliyiz. Benim evim seninkinden çok daha güvenli. Kalktığımızda eşyalarınızı almaya gideriz." Zaten bu iş bitene kadar göbek bağları birlikte kesilmiş gibi hareket etmeleri gerekiyordu.

Arabayı evin önüne çekti ve hızlı bir şekilde içeri girdi. Cam duvarlara rağmen iç ve dış aydınlatmalar çalışmamıştı. Bir hata olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktu. Arkasında kucağında uyuyan çocukla gelen kadına doğru kolunu uzattı. Ne olursa olsun arkasında durmalarını istiyordu.

Kadın onu rahatsız etmeyecek bir şekilde ceketinin kumaşını tuttu iki parmağıyla. Böylece orada olduğunu bilecek ama kendisine dokunmadığını bilerek rahat olabilirdi. Adam silahını çıkarıp dikkatli bir şekilde ışıkları açtı.

"Ah, Tanrım"

Eğer onun inlemesini duymasaydı kendisi yapardı herhalde. Üç yıl boyunca bu evin içinde bir toz zerreciği bile kalmamıştı. Şimdiyse evin içi darmadağınıktı.

İç bölümde mutfakla salonu birbirinden ayıran kitaplık tamamen dağılmıştı. Mutfaktaki her şey yerlere saçılmıştı. Televizyon, bilgisayar gibi elektronik aletler ve bazı cam süs eşyalarıyla bardaklar kırılmıştı. Yerler cam ve porselen parçalarıyla doluydu.

Dolapta duran yemekler yerlere saçılmıştı. Her yer o kadar pisti ki Bay Sullivan'ın içeri doğru yürümesi bile şaşırtıcıydı. Salonun ortasında durdu ama üst katlara çıkmaya niyeti olmadığı belli oluyordu. "Bayan Aldrin" dedi en sonunda sessizliği bozarak.

"Evet, Bay Sullivan"

Altın rengi gözlerinde ne olduğunu anlamlandıramadığı bir parıltı vardı. "Çok şanslı bir kadınısınız"

Kendisini öyle görmediği çok açıktı ve bunu neden söylediğini gerçekten hiç anlayamamıştı. Başını yana eğdi ve onun sözlerine devam etmesini bekledi. Sinirlendiği yüzünden belli oluyordu ki bu çok nadir olan bir şeydi. Bay Sullivan genellikle sükûnetini korumayı başarırdı.

CAM KADIN- MİLYONLUK BEBEK 4. KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin