EVET ARKADAŞLAR... BİR HİKAYENİN DAHA SONUNA GELDİK... ŞAHSEN EN BAŞINDAN BERİ FAVORİLERİMDEN BİRİ OLAN CALEB VE ELEANOR İLE SİZLERE ŞİMDİLİK VEDA EDİYORUM... YAZMASI ÇOK ZOR BİR KARAKTERDİ AMA BİR ŞEKİLDE ALTINDAN KALKABİLDİĞİME İNANIYORUM... UMARIM SİZDE BEĞENMİŞSİNİZDİR... İYİ OKUMALAR... BOL KEYİFLER...
3 ay sonra:
"Yani gitti ve üç aydır kendisinden ses seda yok öyle mi?" dedi Azrail sakin bir şekilde. Ellerini arkasında birleştirmiş camdan dışarı bakıyordu. "Sözünü tutacağına inanıyorum. Güvenilir bir kadın"
"Öyledir" dedi Caleb kuru bir sesle.
Çok uzun zaman sonra ilk defa ikisi birlikte oturuyorlardı. Genelde diğerleri de burada olurlardı. Açıkçası böylesi daha iyiydi. Herkes bir süre birbirinden uzak durmayı seçmişti ya da koşullar onları birbirinden uzaklaştırmıştı.
Ian ve Lenka evlerini yeniden inşa etmeye çalışıyorlardı. Taehan ve Skyla tatile gitmişlerdi. Caleb ise işlerini yoluna koymaya çalışıyordu. Kumarhanelerle uzun süredir ilgilenememişti ve artık bir sekreteri olmadığı için her şeyi kendisi takip etmek zorundaydı.
Eleanor ve Keith, İtalya'ya gitmişlerdi. Artık dünyanın en güçlü ailelerinden birinin başıydı ve bazı şeyleri halletmek için orada olması gerektiğini söylemişti. Bu üç ay önceydi. O zamandan beri kimse ondan haber alamamıştı.
Geri dönüp dönmeyeceğini bilmiyorlardı. Bu yüzden de evde durmak istememişti. Artık eskisi kadar hoşuna gitmiyordu evde olmak. Fazlasıyla boş hissettiriyordu. Bu yüzden mi buraya gelmişti acaba? Bu yüzden mi viski şişesi çok cazip görünüyordu? Onun kendisini en iyi anlayacağını bildiği için miydi?
Eliyle alnını ovdu ve etrafına bakındı. Bu tarihi kalenin tadilatı tamamen bitmişti. İç dizaynını görebiliyordu. Burada adamlarıyla birlikte yalnız yaşıyor olsa bile iki kişilikti her şey. Kraliçesini bekleyen kral... Ne kadar da dokunaklı bir hikâyeydi böyle.
"Sanırım sende ondan haber almadın" dedi en sonunda sessizliği bozarak. Arkası ona dönük olan adama baktı. "Tekrar ortadan kayboldu."
"Evet" dedi sakince. Ellerini arkasında birleştirdi ve ona döndü. Maskenin ardında olsa bile gözlerindeki memnuniyeti görebiliyordu. "Yine de ihtiyacın olduğunda oradaydı."
Gerçekten de hayatını kurtarmıştı. Bu konuda kimseyle tartışamazdı. Arkasını dönüp gittiğinde gerçekten gittiğini sanmıştı. Yardım etmeyeceğinden kesinlikle emindi.
Şimdi düşününce yanıldığını biliyor olmalıydı. Eğer yardımcı olmayacağını düşünüyor olsaydı en başında Azrail o numarayı hiç vermezdi eline. Elinde olmadan güldü. "İki yıl geçti ve sen hala onu bekliyorsun" dedi yavaşça ayağa kalktı ve önünde durdu. "Geleceğinden gerçekten bu kadar emin misin?"
"Peki, sen? Döneceğinden emin misin?"
Başını iki yana salladı. "Hayır" dedi. Bunu söylerken gerçekten kendini umutsuz hissediyordu. Gelip gelmeyeceğini bilmesinin en ufak bir yolu bile yoktu. O sadece gitmişti. O zamandan bu yana Caleb'a en ufak bir haber verme gereği bile görmemişti. Çöl Gülü'de bunca zaman boyunca ona haber vermemişti ama yine de o bekliyordu.
Azrail bir süre sessizce ona baktı. Dudakları bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Biliyor musun, eskiden bir adım vardı" dedi en sonunda. "Bir geçmişim. Herkes gibi sıradan bir insandım. Belki o kadar da sıradan değildim ama sonuçta güçsüzdüm." Kalçasını pencerenin pervazına yasladı ve kollarını göğsünde birleştirdi. "Bana yeni bir isim ve bir gelecek verdi. Eğer ömrü boyunca geri dönmeyecek olsa bile onu beklemekten başka şansım yok. Çünkü benim bütün hayatım o kadın"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAM KADIN- MİLYONLUK BEBEK 4. KİTAP
ActionCALEB SULLİVAN, MİZOFOBİ YANİ MİKROP FOBİSİ OLAN GÜÇLÜ, SAĞ DUYUSU YÜKSEK VE ZEKİ BİR KUMARHANE PATRONUDUR. NORMAL ŞARTLARDA BAĞLI OLDUĞU GRUBUN TEMİZLİKÇİLİĞİNİ YAPAR. PİSLİĞİ TEMİZLEMEK VE ARKALARINI TOPLAMAK ONUN İŞİDİR. UZUN ZAMANDIR YANINDA ÇAL...