Bölüm 22

1.3K 214 45
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Beklediğinden daha saçma ve korkakça bir hamleydi karşısındaki. Bunun nasıl olabildiğini anlayamıyordu. Karşısındaki ev bir kaleden bile daha iyi korunuyordu oysaki. Herhangi birinin bu kaleye girebilmesinin imkânı olduğunu hiç düşünmemişti ancak varmış belli ki.

Eleanor, eliyle ağzını kapamış gözyaşlarını tutmaya çalışıyordu. Ayakları geri geri gidiyordu ki neredeyse düşmek üzereydi. Caleb son anda onu tuttu ve kadına sıkıca sarıldı. Titrediğini hissedebiliyordu. Kendi kalbi bile korkuyla sıkışıyordu ve midesi bulanıyordu. Buna karşılık onun için dik durmak zorundaydı. "Sakin ol" diye fısıldadı kadının sırtını sıvazlayarak.

Daha önce hiçbir tepki göstermemişti ama şuan da kollarında titriyordu. Düşünmek istemiyordu. Gördüğü şeyin gerçek olduğuna inanmak istemiyordu. Yine bizzat kendi üstüne gelmekten kaçınmıştı. Öfke, korku ve endişe içinde yalpalıyordu resmen.

Evin içi dışından daha da kötü durumdaydı. Dumanlar hala yükseliyordu ve her şey kırılıp dökülmüştü. Melissa bir kenarda durmuş Gray'e sımsıkı sarılmıştı. Eleanor'a destek olarak dikkatli bir şekilde merdivenleri çıktı Caleb.

Çalışma odasındaydı dördü de. Taehan ve Skyla ayakta duruyorlardı. Ian çalışma masasında oturmuştu. Bir kolu ve boynu bandajlar içindeydi. Lenka bir sandalyeye oturmuş ağlıyordu. Bir şekilde beklediğinden de kötü bir manzaraydı. Dikkatli bir şekilde şok içindeki Eleanor'u Lenka'nın yanına oturttu.

Sormasına gerek olmadığını biliyordu. Her şey ayan beyan ortadaydı. "O piç" diye fısıldadı sinirli bir şekilde. Ellerini saçlarının içinden geçirdi ve gözlerini Ian'a dikti. "Peki, büyük efendi nerede? Benim biricik patronum nerede?"

Ne zaman bir olayın direk içinde olmuştu ki? Ian başını iki yana salladı ve yüzünü sıvazladı. Taehan, ona doğru bir adım attı ve elini erkeğin omzuna koydu. "O herifler gece aniden saldırmışlar. Hazırlıksız yakalamaya çalışmışlar"

Taehan'a güveniyordu. En az Ian'a güvendiği kadar güveniyordu. Asıl sorun onunla yıldızının uyuşmamasıydı. Yan gözle ona baktı. "Şuan bana dokunmak için iyi bir zaman olduğuna mı karar verdin?" derken sesinde tehditkâr bir tını vardı.

Belli ki kimsenin onunla tartışmaya niyeti yoktu. Sırf bu yüzden geri çekildi. Ancak Skyla bu durumdan memnun kalmamış gibiydi. "Birbirimizin arasında savaşmanın bir anlamı yok, Caleb" dedi en sonunda. "Önemli olan çocuk kayıp"

Bu sözlerin Eleanor'un üzerindeki etkisini tahmin bile edemezdi. Caleb gözlerini sımsıkı kapadı ancak o anda hiçbir şey acı dolu çığlığın etkisini yok edemezdi. Kalbindeki her şey bir anda paramparça oldu sanki. Derin nefesler alarak kendini sakinleştirmeye çalıştı. Ancak bu yeterli olmanın yanından bile geçmiyordu.

Ian'ı suçlayamazdı. Kendisi kaşınmıştı. O herifin bir korkak olduğunu biliyordu. Kendisine yaklaşmadan etrafında dolaşmayı seçmişti. Neden? Korktuğu şey ya da çekindiği şey Caleb mıydı yoksa Azrail'in sağ kolu muydu? Korktuğu şey Azrail'in en yakınındakinin canını yakmak mıydı?

Hayır, bundan korkuyor olamazdı. Eğer öyle bir şey olsaydı en başında Çöl Gülü'nü hapsetmeye çalışmazdı. O, psikopat herif etrafında dolanarak canını yakmaya çalışıyordu. Karısını ve oğlunu geri istiyordu tabi ki sonuçta onun malları olarak görüyordu ve en başında Çöl Gülü onları kaçırmıştı.

CAM KADIN- MİLYONLUK BEBEK 4. KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin