Bu bölüm cuma gecesini evde geçiren beybilerime geliyoooooor.
"Emin misin?"
"Yeap tatlışım eminim. Babamlar seninkini yakinen görüp onaylamaya karar verdiler."
"Bunu her sorumun cevabında araya sıkıştırmasan mı Ezgi? Eminim cidden ablacığım filan mı desen?"
"Eminim ablacığım, babamlar seninkini yakinen görüp onaylamaya karar verdiler."
Bugün yoğun geçen üç toplantının ardından eve geldiği gibi duş almış ve Masterchef'in finalden önceki son bölümünü izlemek için ortam hazırlamıştı kendine. Daha başlamasına yarım saat gibi bir süre varken de kardeşi, Ezgiciği arayarak tüm enerjisini çekmek için süpürgesinin vakum modunu yükseltmişti. Sağ olsun her konuda olduğu gibi yine destek yerine inanılmaz dertli başıyla alay ediyordu. E tamam kendi de az şeyler yapmamıştı ona ama şu anda durum vahimdi. Babası illaki Yunanistan'a gideceğim diye tutturmuştu. Ezgi'nin dediğine göre vize işini halletmişlerdi. Sadece uygun uçak bileti kovalıyorlardı. Ne zaman nasıl etmişlerdi bilmiyordu Sezgi. Başına ağrılar giriyordu. Zaten babası bir şeyi dedi mi hep yapardı. İnsan biraz öylesine de bir şeyler derdi ve yapmazdı. Kesin İzmir'de canı sıkılmıştı da kendine uğraş arıyordu. El alemin babası emeklilik sonrası uğraş diye kasabaya yerleşip domates biber patlıcan ekerdi, babası da sağ olsun kızlarıyla uğraşmayı seçiyordu.
Ezgi de tabii bunları bir kameraman gibi detaylarıyla birlikte ele almaya çalışıyordu. Cidden tam bir cadıydı!
"Ezgi tam bir süpürgelisin!"
"Olsun... Sen de memeligillerdensin."
"Umarım düğününde yağmur yağar!"
"Ay çok hoş olurdu. Gece ıslak ıslak—"
"Tamam Allah'ın cezası! Şu anda keyif sür."
"E zamanında yaptıklarının intikamını soğuk soğuk yemenin vakti gelmişti. Ama şeyi demedin bir türlü?"
Sezgi sorup sormamakta kararsız kaldı. Sormasa meraktan çatlayacaktı, sorarsa da sinirden çatlayacaktı.
"Neyi demedim?"
"Yatakta nasıl olduğunu? Kaç aydır sabah akşam hatta belki öğlen bile halvete giriyorsun. Hürrem Sultan'ı geçtin kızım! Köşeme yazmak istiyorum. Sünnetsiz biriyle birlikte olmak nasıl bir duygu? Gerçi sen sünnetli birini nereden bileceksin ki? Aradaki fark için benim sana önce sünnetli biriyle olan münasebetlerimi anlatmam lazım." Ezgi kıkır kıkır gülüyordu. Yeni bir kararla köşe yazarı olmaya karar vermişti ve belki kendini Carrie Bradshaw sanıyordu.
Derin bir nefes alıp verdi. "Ezgi cidden beni sinir ediyorsun ya! Sorunun cevabını nah öğrenirsin! Ayrıca Türkiye'de senin köşe yazıların nah satar. İki günde dergiyi kapattıracaksın ya!"
"Sıkılıyorum, sürekli aynı şeyleri yapmaktan bıkıyorum. İnsanların dertlerini dinleyeceğime eğlenceli şeylerini dinler yazarım dedim. Hem sevdiler de yazılarımı. Bence bende de sende olan yazar kanı var. Aslında seni önerecektim ama sen yazdıklarını kendine saklamaktan yanasın."
"Evet her şeyi kendime saklamayı seviyorum. Kapatıyorum şimdi zaten moralimin içine ettin. Zaten o dergiye nasıl kapak attın, hala onu da anlamış değilim. Ama kesin birkaç sene içinde bundan da bıkacaksın."
Ezgi kısa bir an duraksadı. Ondan cevap gelmeyince de Sezgi güldü. "Haklısın sıkılacağım ama en azından denemedim demeyeceğim," dedi Ezgi kısık bir sesle. Bu morali bozulan kişinin artık o olduğunu gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİ MAVİ (Treló Ble)
RomanceDenizin maviliğinden sıcak kalpli iki insanın hayatına uzanan deli bir aşk romanı... Bir varmış bir yokmuş berrak bir denizin içinde güzel bir deli maviyle, yemeklere fısıldayan havalı bir adam varmış ve bu hikâye denizin tam da ortasında başlamış. ...