Noel'in ilk gününe açtı gözünü. Bugün ve yarın tatil olduğu için dün sevgilisi Ezio'yla birlikte kendisine gelmişti. Ezio eve arada bir geliyor bu nedenle de alışık sayılırdı, zaten kendisini de pek seviyordu zilli kız. Sezgi de çok seviyordu zaten onu, sevmediği bir hayvan yoktu. Bu öğleden sonra Kostas ailesiyle yemekte olacağı için kendisi Ezio'yla evde takılacaktı. Herkes ailesiyle olacaktı. Onlar için çok önemli bir gündü sonuçta. Ancak yarın, Kostas'ın kardeşleri ve eşleriyle tanışacaktı. İşte bu sebeple de dün pek uyuyamamıştı. Kostas zaten uyutmama konusunda başarılıydı, bundan şikayetçi de değildi ama tüm o yorgunluğa cidden güzel bir uyku çekmesi lazımken heyecandan yarım yamalak uyumuştu.
Kostas'ın ailesiyle vakit geçirmeleri kendisinde de bir özlem duygusu yaratıyordu. Ailesini cidden çok özlemişti, aslında yılbaşında onların yanına gitmeyi planlıyordu ne var ki Kostas yılbaşına birlikte girme konusunda diretiyordu. Hatta yılbaşı gecesi onun ailesiyle geçireceğini düşünüyordu ancak Kostas baya kendiyle planlar yapıyordu. Bunun üzerine birlikte ilk tatil planlarını da yapmışlardı dün gece... Kostas henüz kendisini üzerine çekmeden önce.
Onunla tek vücut olduklarından bu yana her şey daha renkli geçiyordu. Âşık olduğu adamla bunu yaşamak kendisine her anlamda çok iyi hissettiriyordu. Bu zamana kadar seksin sadece zevk için yapılan bir eylem olduğunu düşünürdü. İnsanların hiçbir bağlılıkları olmadan sadece bu zevki yaşamak için yan yana gelmeleri kendisine hep bunu düşündürüyordu. Arkadaşları elbette ki gerçek aşkı bulup sözlenmiş, nişanlanmış, evlenmiş, çocuk sahibi olmuştu. Onlar bu konuda elbette ki daha romantikti. Ancak erkeklerle daha fazla vakit öldüren biri, onların muhabbetlerine daha çok aşina oluyordu. Zaten bir türlü doğru adamı bulamamış olmanın verdiği düşünceyle de sadece zevk alabileceği birilerini bulmak mantıklıydı.
Kostas mou tüm bunları yıkmıştı. Hem aşkta kazanmış hem de—düşüncesi bile tüm vücudunu yeniden alevlendirdi. Yan tarafına döndü ne var ki derin bir uykudaydı sevgilisi. Uyandırıp biraz yangınlarla dans yapma niyetindeydi, yine de ona kıyamadı. Eline telefonunu alıp biraz sosyal medyada turlamaya başladı. Kardeşi sevgilisiyle kahvaltı hikayesi atmıştı, hemen ona bir şeyler yazdı. Derken bir arkadaşı oğluyla bir arkadaşı yeni evli gelin espriyle, bir arkadaşı tatildeki nişanlısıyla biri sözlüsüyle biri de yeni bulduğu sevgilisiyle hikâye atmıştı. Hepsine tek tek cevap yazıp bir anda gruptan mesajlaşamaya geçmeye başladılar. Sezgi henüz onlara milli oluşundan bahsetmemişti, açıkçası bunu bir görüntülü aramada yapmayı planlıyordu. O günden beri yalnız kalmamıştı, Kostas çekimi biter bitmez soluğu yanında alıyordu ve o yorgun adam nedense birdenbire enerjisi içeceği reklamlarındaki insanlara dönüyordu.
Şikayetçi değildi. Açıkçası arzulanmak gün geçtikçe daha da kendisine iyi geliyordu. İnsan sevildikçe sevdikçe kendisini daha bir enerjik hissediyordu, e bu da haliyle hayatını etkiliyordu. Özellikle iş yerindeki halini. En son Chris'le yaşanan gerginlikten sonra kimse pek kendisine yokmuş gibi davranmıyordu. Chris, Yalena ve Tracey üçlüsü bir ittifak kurmuşlardı, kendisine karşı. Dişlerini gösterince üçü de işsiz kalmak adına köşelerine geçmiş ve artık ne bir sözle taciz ne de bakışla taciz edebiliyorlardı.
Bu olayın üstesinden kendi gücüyle gelmiş olmaktan inanılmaz memnundu. Şöyle gücünün tadına varınca ayakları sanki yere daha sağlam basmaya başlamıştı. İşteki performansı da baya yükselmişti. Öyle ki en son aldıkları sorunlu iki markayı öyle bir kendilerinden geçirmişlerdeki adamlar yeniden doğmuş gibiydi. Üzerlerindeki o olumsuzluk da gitmişti hatta. Kostas için yılbaşından sonra iki büyük markayla anlaşma yapacaklardı. Bu sayede birinin reklam yüzü olma ihtimali vardı. Onun bu kadar ünlü olması biraz canını sıkıyordu açıkçası. Üstelik onu ünlü yapacak kişinin kendisi olması daha da canını sıkıyordu. Türkiye'deki gibi sansürlü reklam çekimleri de yapılmıyordu ki burada... Diliyordu ki ateşli bir reklamın bir parçası olmasındı. Kıskanması bir yana dursun, insanların onun üzerinde hüküm sürmesine tahammül edebileceğini sanamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİ MAVİ (Treló Ble)
RomantizmDenizin maviliğinden sıcak kalpli iki insanın hayatına uzanan deli bir aşk romanı... Bir varmış bir yokmuş berrak bir denizin içinde güzel bir deli maviyle, yemeklere fısıldayan havalı bir adam varmış ve bu hikâye denizin tam da ortasında başlamış. ...