30. BÖLÜM

6.1K 561 145
                                    

Evdeydi. On sekiz yaşından beri ayakları üzerinde durup kendine ait bir eve çıkıp tüm özgürlüğünü dibine kadar yaşayacağı anı hayal eden o küçük kız bunu gerçekleştirmiş ve yine buraya dönmüştü. Kürkçü dükkanına döner gibi... Ancak bir yerlerde eksik bir şeyler olduğunu hissediyordu. Mesela uyurken üşümeyen bir yanı üşümeye, evin içinde dolanırken kendini yalnız hissediyordu. İşin komiği zaten hayatını tek başına yaşamayı seçerken, bir anda Kostas şekillenip buna alışmış olmasıydı. Onun yaşamayı kabul etmişti yahu! Bu kendisi için öyle böyle küçük bir şey değildi. Özellikle kendini sıkan o düşüncülerden kaçmak için arada sırada yazdığı günlükleri okurken neydim ne oldum demeden edememişti.

Burası eviydi. Ama kalbi hala Atina'daki evinde kendi evi olduğunu söylüyordu. Orada kaçarcasına kaçmışken şimdi tüm bedeni yeniden dönmeyi arzuluyordu. Evet merhaba yeni hormonları! Artık neden bu kadar dengesizleştiğini biliyordu. Hayır buna rağmen hala haklı tarafları vardı tabii de yine de Sezgi kendini aşırı iyi tanıdığından Eleni gibi bir manyağın kendi hayatına giriş iznine izin verip böylesine kavga samimi yapacak kadar gözü dönmüş birine düşmeyeceğini bilmeliydi.

Açıkçası mutsuzdu. Öyle böyle bir mutsuzluk değildi. Bir kere canı yanıyordu, kalbi sızlıyordu ve cidden şu üşüme konusu canını sıkıyordu. Kostas'la kavgaları vardı, her sevgili gibi tartışıp atışıp sonunda mutlu sonuna ulaşırlardı. Her uykuya dalışlarında küskün her sabahında kucak kucağa uyanırlardı, belki de ekstra üzüntüsünün sebebi buydu.

Mutluluğu sözde yakaladığını düşünüyordu, hatta bir noktada da bundan emindi. İlk kez gerçekten de aşk hayatı tam da hayal ettiği gibiydi. O cadı babaanneye rağmen hem de! Bir noktada o bile kendisine eğlenceli geliyordu ya. Lakin son yaşananlar... üstesinden gelebileceğini sanması... kendini kandırmaktan bir şey yapmadığını şimdi daha net görüyordu. En azından dediği gerçekleşmişti ve her şeyi daha net öğrenmesine vesile olmuştu. Eve dönerken kırık kalbi ve kırık bir aşkını sırtına takip döneceğini düşünürken, karnında bir canlı bedeninde onu ele geçiren bir korkuyla dönmüştü.

Haftalar önce hastanede o konuşmanın üzerine bayıldıktan sonra doktorun söylediği o tek kelime moralinin belasını bir güzel vermişti.

Hamileydi.

Hayal kurduğu aşktan çok uzak, hayal kurmadığı bebek ile çok yakındı.

Üstelik bu yakınlık her geçen gün varlığına bir tık daha ekletiyordu.

Haberi öğrendiğinde on dört haftalık hamileydi.

Stresten regl günleri karışmıştı ve genel kanamanın az olmasını buna bağlamıştı. Meğer birileri sinsi sinsi yerleşiyormuş da dünyadan bihabermiş! Aslında düşündüğünde bedeni stres altındayken verdiği anormal tepkileri vermişti. Mesela yeniden kilo almak gibi! Mesela sürekli yemeğe yönelmek gibi! Ya da dengesiz reglleri. Aklına gelebilecek tüm dengesizlikler hep normaldi. Bundan dolayı da hamile kalacağı aklına bile gelmemişti.

Bazen sadece kendisi korunuyordu ya da tembellik yapıp Kostas'a veriyordu bu görevi ama bunlar ciddi anlamda nadiren oluyordu. Acaba tam olarak hangi gün hangi saate denk gelmişti, belki çok yalvarırsa geriye dönüp o anda bir kutu ertesi gün hapı içer ve Kostas'a on kat kondom katardı. Ya da daha iyisi sevişmeyiverirdi canım, çok şey değildi hani! Çok da şeydi aslında...

Kısacası artık bunların bir cevabı vardı. Aldırma süresini de bir güzel geçirdiği için el de var sıfırdı ya da el de var bir bebekti! Zaten aldıramayacağının bilince de olduğu için bu fikirden olabildiğince uzaklaşmaya çalışıyordu.

Türkiye'ye döndükten sonra doktora gitmemiş ve bununla birlikte iki haftadır buradaydı. İki haftadır hamile olduğunu biliyordu. Yani bebek on altıncı haftaya bir güzel girmişti. Zaten artık büyümesini görüyordu. Evde kendi kilosundan kalma kıyafetleri cuk diye olduğundan ve bebekle ilgili hissiyatı da olmamasından kaynaklı sadece kilolarını geri almış gibi hissediyordu.

DELİ MAVİ (Treló Ble)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin