Tüm gece hayal kırıklığı ve yalnızlığıyla bir köşede içkisini yudumlayıp insanların mutluluğunu izlemek Sezgi'yi daha da depresyona sokmuştu. Kostas'la göz göze gelmemek için güzel önlemler almıştı, almaya da devam ediyordu. Ancak bu tür olayların sonunda haklı olan taraf arkadaşlarıyla eğlenir, çevresindeki kalabalıkla kafasını dağıtırdı. Lanet olsun ki şu anda kalabalık bir çevreye sahip olan kişi yalancı ve haksız Niko'ydu ve haklı olan kendisi yalnızdı. Adaletsizliğin de hani bu kadarıydı! Kalbi bu kadarını cidden kaldırmıyordu. Gittikçe daha da mutsuzluğa sürükleniyordu sanki. Mutsuzluk kuyusundaydı da mutluluğa tırmanamıyordu. Bu denli mutsuzluğa alışmış biri değildi. Bu sebeple göz taraması yaparak Timun'u bulmaya çalıştı. Timun'u Kostas'ın yanında görünce gözü Kostas tarayıcısı gibi gidip şak diye onunla kesişti yine. Zaten onun da kendisine baktığını anladı da etkilenmemeye çalıştı. Tabii duyguları öylesine ayaklanmış ve eylem için bekliyordu ki etkilenmemesi anormal olurdu.
'Timun'a odaklan canım gözlerim. Bir kere kalbini kıran birine böyle duygu yüklü bakman hatalı bir davranış. Hadi yapabilirsin, bakışlarını güzel bir hızla sağa yönlendir. Evet işte böyle de bu salak Timun nerede? Şimdi sola bakmak için tekrardan ona değecek gözlerim ya... Bu ne biçim şans, ben kime ne yaptım anlamıyorum ki? Bir, iki ve üç! Ay biraz değdi ama o da artık olsun canım. Hala bana bakıyor ya! Çıldıracağım şimdi! Şu anda bambaşka şeyler yaşıyor olabilirdik be my god! Of, of! Bak Timun da orada hala brownie'den tıkınıyor, gözüne dizine dursun vallahi! Hadi odaklan buralara hadi! Adamın umurunda bile değilim şu anda! Kim bilir elindeki brownie'yi kime benzetip yiyor öyle... Buradaki kaç kişiyi aynı anda hayal edebiliyor acaba? Yalnızlıktan iyice kendime sardım ben. Şuraya bak iç sesimle bu kadar uzun konuştuğum nerede görülmüş abi benim?'
Timun'a biraz daha bakıp kendini fark etmediğinden iyice emin olduktan sonra gözlerini devirip elindeki bardağı köşeye bıraktı. Sonra o yöne bakmadan çıkışa yürüdü. Yolda mesaj atardı artık. Çıkışa doğru geldiğinde sağdan dönerken o meraktan çıldıran duygusuna yenilip Kostas'ın olduğu yöne baktığında, onun da kendisine baktığını görünce yine kalbi tekledi ancak üzüntüsü daha ağır basınca yüzüne hızla oturan hüzünle başını çevirip çıkışa doğru ilerledi. Görevlilerden kendisine bir taksi çağırmalarını istedi. Taksi gelirken de hemen Timun'a mesaj gönderdi. Taksi beklerken sürekli telefonuna baktı Timun'dan gelecek herhangi bir yanıt için. Ancak taksi gelene kadar bir cevap gelmedi. Sezgi de uzatmadan bindi. Gideceği yeri yarım yamalak Yunancasıyla söyleyip geriye yaslanırken, arkadaşlarının meraklı mesajlarına cevap verip biraz kafa dağıtmak istedi.
**
Partinin bitmesiyle yorgunlukla evine döndü Kostas. Çok üzgündü. Üstelik inanılmaz mutlu olması gerekirken inanılmaz hüzünlüydü. Olayların bu kadar karmaşık ilerlediğine inanamıyordu. En azından kendini anlatacağını düşünmüştü ancak Sezgi'nin bu kadar kırılgan bir kadın olacağını hesap edememişti. Açıkça bu dil meselesi üzerinde espri yapıp güler geçerlerdi diye düşünüyordu. Sandığı her şeyin tam tersini yaşadığına inanmıyordu. Hayatını normale koyacakken şu yaşananlar canını çok sıkıyordu. Sezgi'yle nasıl bir iletişim kuracaktı artık bilmiyordu. Bugün cidden bu konuyu en azından konuşma yolunda halledeceklerine inanmıştı. Ne var ki olan kalp kırıklığıyla birleşen bir hayal kırklığı olmuştu. Onun burada iletişimsizlikten yalnız kaldığına da inanamıyordu. Çok enerjik bir insandı. Hatta baya da eğlenceli.
"Gidip kızın kanayan yarasına basmayı nasıl becerdim acaba? Salak Kostas! Ne demeye kızdırıyorsun ki kızı? Zaten sana sinirli, üzerine gitmeye ne gerek var yani?" Oflayarak koltuğa oturdu ve geriye yaslandı. Gözlerini kapatıp biraz düşüncelerini durdurmayı seçti. Birkaç dakika içinde aklı yine Sezgi'ye gitti. Onun kızgınlıkla deliren gözleri geldi aklına. Çenesini sinirden gererken yanağında oluşan gamzesi... Bu akşam o gamzeye özel bir ilgide bulunabilirken şu anda yapayalnız koltukta oturuyordu. Ezio da yerinde uyuyordu ve hiç oralı olacak gibi de değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİ MAVİ (Treló Ble)
RomanceDenizin maviliğinden sıcak kalpli iki insanın hayatına uzanan deli bir aşk romanı... Bir varmış bir yokmuş berrak bir denizin içinde güzel bir deli maviyle, yemeklere fısıldayan havalı bir adam varmış ve bu hikâye denizin tam da ortasında başlamış. ...